Öncü Kuşak Söyleşileri - Tuncay Özkan - Tabela Sektöründe Avrupa’dan İyiyiz
Yeni Haber - Hamdi Bağcı
Öncü Kuşak Söyleşilerine Konya’da tabela sektörünün öncü ve lider kuruluşu Tuncay Tabela’nın sahibi Tuncay Özkan’la yaptığımız söyleşi ile devam ediyoruz.
Kadınhanı’nda başlayan, Konya’da sanayide çıraklıkla devam eden, sonra ise tabela sektöründe sadece Konya’da değil Türkiye’de önemli bir firma haline gelen Tuncay Özkan’ın yaşam öyküsünü ve Tuncay Tabelayı, tabela sektöründeki gelişmeleri, şehir estetiği ve tabelaların etkisini tat alarak okuyacağınızı umuyoruz.
Tuncay Özkan Kimdir?
1964 Konya Sarayönü doğumluyum. İlkokul mezunuyum. Askerliğimi Elazığ’da yaptım. Çıraklığımızı sanayide oto döşemecilikte yaptık. Askerden geldikten sonra oto döşemeciliğini bıraktım, parasızlıktan, sermayesizlikten, neler yapabiliriz diye baktık, biraz araştırdık.
1986 yılında askerliğim bitti, Konya’ya geldim, dükkân açamadık, sermayesizlikten dolayı çalışamadım. Bir küçük market açtım, marketçilik yapmaya başladım. 2 yıl bu işi sürdürdüm. O yıllarda Meram Belediyesi ekmek fabrikalarını açtı, onun dağıtımını yapmaya başladık. O yıllarda bir araba almıştım dağıtımı o araçla yaptık. Sonra 2 araba daha aldık. 3 arabayla Meram Belediyesinin halk ekmeğini dağıttık. Sonradan bırakmamız icap etti, bıraktık.
Bıraktıktan sonra Konya Büyükşehir Belediyesinin arka tarafında, MEDAŞ’ın yanında bir büfe açtık. Büfenin yanında bir tabelacı arkadaş vardı.
Ömrünün en kötü günleriydi o büfede geçirdiğim günler. Hayatımın en ağır imtihanının olduğu süreçti. Parada kazanıyorduk, işte yapıyorduk ama ne cenazene gidebiliyorsun, ne düğününe, doğumuna gidebiliyorsun. Orada sabitsin sabah 6’dan akşam 22’ye kadar oradasın.
Yanımdaki tabelacı dikkatimi çekiyordu, acaba biz de bu işi yapabilir miyiz? Diye ciddi ciddi düşünmeye başlamıştım.
Sonra yapabileceğimize kanaat getirdim ve tabelacılığa öyle başladık.
O büfe hala orada çalışıyor, o tabelacı arkadaşımızda hala orada devam ediyor. Ama Şükür biz buralardayız.
O yıllarda Konya’da billboardlardaki reklamları basan makineden aldık. Bu Konya’da ilkti, başka yoktu. 1997 yılında böylece Konya’ya bu makineyi kazandırmış olduk.
Aslında çok da çalıştıramadık, o makineden de zarar ettik ama bizi bu olay motive etti.
Şunu da belirtmeliyim, paramız çok çok azdı, ekmek arabalarını sattık büfe aldık, büfeyi sattık, bu tabelacıyı açtık. Bizim köyden, anadan babadan paramız da yoktu. Sonra billboardları nasıl basarız diye baktık, başka çarede bulamadık, şablonla basmaya başladık. Öbürünün maliyeti çok yüksek oldu. Billboard makinesini sattık, akabinde bu dijital baskı makineleri çıktı, dijital baskı makinesini aldık.
Derken yerimiz az gelmeye başladı, ilk başladığımız yer 18 metre kareydi, buradan 600 metre kare yere geçtik, işi biraz daha büyüttük, buradan da 1000 metre kare yere geçtik, şimdi 3600 metre karelik bir çalışma alanımız var ve bize dar geliyor.
Konya’da son yıllarda sanayide ciddi bir gelişim var, bu tabela ve reklam sektörünü nasıl etkiliyor?
Son 10 yıla batkımızda her alanda bir gelişme olduğu kesin, bu en fazla bizi etkiliyor, bizimle birlikte büyüyor. Bir şehirdeki tabelalara bakıp o şehrin gelişme sürecini ifade edebilirsiniz. Bir şehrin vitrini tabelalardır, bir şehrin gelişmişliğini ya da geri kalmışlığını tabelalardan anlamak mümkündür.
Ben bir ile gittiğimde bir tabelacıya girdiğimde o ilin gelişimi ile ilgili net bir şekilde fikir sahibi olurum. Kesin böyle midir? Evet, kesin böyledir, reklam ve tabela bir ilin gelişmişliğini gösterir.
Bir müşteride vizyon varsa, benden bir şeyler istiyorsa, bir şeyler bekliyorsa, bu müşterinin ufkunun açık olduğunu gösterir, benim de ufkumu açar böyle müşteri. Tabi reklamcının, tabelacının sunumunu da müşterinin kabul etmesi lazım… Birlikte büyüme sağlanabilir, hem müşterinin hem de tabelacının ufkunun geniş olması gerekir. Böyle olunca da aslında bir şehrin ne kadar ileri gittiğini, ne kadar gelişmiş olduğunu tabelacılar, reklamcılar gösterir diyebiliriz.
Böyle baktığımızda Türkiye’nin en gelişmiş illeri hangileri oluyor?
İstanbul bu alanda kesinlikle lider bir şehirdir. Tabelalarda da bunu görebilirsiniz. Ama şimdi birinci sırada Kayseri, ikinci sırada ise Konya gelmektedir. Bu iki ilimizde İstanbul seviyesinde tabela yapıyor, bu aynı zamanda o düzeyde üretim yaptığınız da anlamına gelir, an azından yakalayabileceğinizi gösterir.
Peki, bu iki ili takip eden bir il var mı?
Kesinlikle Gaziantep… Gidip bakabilirsiniz, bu alanda şu anda Kayseri ve Konya’yı takip etmektedir ve ciddi bir gelişim trendi yakalamıştır. Gaziantep şu anda kendisini hissettiriyor.
Tabela ve Reklamcılık, ne tür bir ilişki içinde olan sektörlerdir? Tabelacılık reklamcılığın neresinde durmaktadır?
Radyo ve televizyon reklamı tabi ayrı, o mecralar herkese hitap ediyor. Bizim yaptığımız tabela reklamı ise bir iş yerinin vitrinini teşkil ediyor, imajını belirliyor. Tabela, bir işyerine girerken, gelenin gözünü, gönlünü, o iş yerinin ne kadar kurumsal olduğunu, ne tür bir imajı olduğunu, ne kadar büyük bir iş yeri olduğunu gösterir.
Eskiden şöyle bir algı vardı; aman vergi vermeyelim, ufak bir tabelamız olsun. Tabi herkes reklamın değerini anlayınca, benimki en büyük olsun, şeklinde mücadele başladı. Herkes kendi tabelasın daha büyük olmasını istiyor. Tabela reklamın başlangıç yeridir. İşin doğrusu da budur. Bir işyeri vergiden kaçmak için küçük bir tabela yaptırırsa ve bunu da müşteri göremezse bu işyerini açmanın ne anlamı kalıyor.
Tamam, vergi vermiyor ama işte yapamıyor, bari hem iş yapsın, hem de vergi versin. Onun için rahatsız etmeyecek şekilde görülebilir tabelanın yapılması çok önemli oluyor. Böyle olunca tabela aynı zamanda bir iş yerinin reklamını da yapmaktadır.
Burada tabi estetikte çok önemli… Çok büyük olacak diye estetiğin tamamen ortadan kaldırılması da yanlış olur.
Benimki öne çıksın, düşüncesi ile çevresindeki işyerlerini düşünmeden hareket etmekte burada yanlış oluyor. Bize soruyorlar, bizim iş yerinin tabelası nasıl farklı olabilir, nasıl büyük olabilir, renk değiştirebilir mi? Gündüz başka renk gece başka renk olabilir mi?
Şimdi bunları yapıyoruz, yenilik talepleri oluyor, onları karşılamaya çalışıyoruz. Eğer bir sektör kendisini fazla geliştirememişse tabela ile ona destek oluyoruz, daha fazla tanınması için uygun tabela yapıyoruz.
Dekorasyonda yapıyorsunuz galiba?
Evet, doğru, dekorasyonda yapıyoruz, ışıklandırmasını yapıyoruz, LED ışıklandırmasını yapıyoruz.
1997 yılında ben bu işe başladığımda, İstanbul’a gittiğimde, Konya İstanbul’un tam 20 yıl gerisindeydi. Şu anda Konya’da İstanbul’da hatta Avrupa’da yapılan bütün tabela kalite standart, estetik düzeyini yakaladık. Tabi teknoloji olarak da onlarla aynı seviyedeyiz, fazlamız var, eksiğimiz yok.
Türk aklı, Türk girişimciliği burada bizi öne geçiriyor.
Bir kere gerçekten üretkeniz, dehamız çok iyi, yaratıcı sanatçı bakış açısına sahibiz, onun için biz onlardan daha iyi karar veriyoruz ve daha iyiyiz.
Onlar biraz daha statik gidiyorlar, kalıplaşmış bir bakış açısıyla yaklaşıyorlar, robotlaşmış birçok şey. Ama bizde öyle değil.
Mesela Türkiye’de sadece üç tane olan bir makineye biz sahibiz. Burada her yüzeye baskı yapabiliyoruz, ahşam, mermer, metal, beton, fark etmiyor.
Tuncay tabela Konya’da bu anlamda öncülük yapmaktadır diyebilirim. Biz Konya’da bu sektöre lokomotif oluyoruz.
Tuncay Tabela bu yeniliklerine devam edecek mi?
Biz bu şehre bir katkıda bulunuyoruz, işlerin daha kaliteli, daha modern olması için çalışıyoruz. Gösterim, sunum gibi konularda işyerlerinin çözüm ortağı olduk. Bu katkıyı devam ettirebilmek için bünyemizde elektronikçi, elektrikçi istihdam ediyoruz.
Bunu Konya’da tek Tuncay Tabela yapıyor.
Biz hem enerjiyi verimli kullanmak istiyoruz, LED’i nasıl kullanabileceğimizi teknolojiye uygun bir şekilde ayarlıyoruz. Yaptığımız işlerin uzun ömürlü olması için böyle yapıyoruz. Bir demirci ustası LED’den nasıl anlasın ama elektronikçi bunu çok iyi anlar. Burada biz bir elektrik mühendisi ile çalışarak teknolojinin bütün detaylarına hâkim olmuş oluyoruz.
Bunu da daha iyi işler yapmak için yapıyoruz, şehrimize daha fazla katkı yapmak için yapıyoruz.
Biz işi yapmadan üç boyutlu fotoğraflarla yapacağımız işi müşteriye gösteriyoruz. Bu çizimle müşteri iş yerinin tabelasını takılmış olarak görüyor ve daha o iş yapılmadan o üç boyutlu fotoğraf sayesinde müşterinin ne isteyip ne istemediğini ortaya koyabiliyoruz.
Bu çerçevede bir de mobilyacı var bünyemizde.
Bazı televizyonların stüdyolarını yaptık. Kon TV’nin daha önceki stüdyosunu da biz yapmıştık, Sun TV’nin stüdyosunu da biz yaptık.
Böylece farklı alanlarda da kendimizi geliştiriyoruz.