Öncü Kuşak Söyleşileri - Ömer Faruk Okka - Kentsel Dönüşüm Meram’da Yoğunlaşacak

Öncü Kuşak Söyleşileri - Ömer Faruk Okka - Kentsel Dönüşüm Meram’da Yoğunlaşacak

Öncü Kuşak Söyleşilerine Konya’da inşaat sektörünün önemli ve öncü aktörlerinden Okkalar İnşaattan Ömer Faruk Okka ile yapılan söyleşilerle devam ediyoruz.

Ömer Faruk Okkaya, Okkalar İnşaat’ı, Konya’da ki inşaat sektörünü, Okkaların hedeflerini, Konya’daki Kentsel Dönüşümü, Okkaların Yeni Projelerini sorduk.

 

Ömer Faruk Okka Kimdir?

Biz Konya’nın Botsa beldesindeniz, 1979 Yılında Konya’da doğdum. İlkokulu Yunus Emre İlkokulunda, ortaokulu Karatay Anadolu Lisesinde, Liseyi de Meram Fen Lisesinde okudum.

Üniversiteyi ise Selçuk Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünde okudum, buradan mezun oldum.

Üniversiteyi bitirdikten sonra aslında Konya dışından da çok ciddi iş teklifleri geldi ama gitmedim, burada aile şirketimiz olduğu için burada devam etmek daha uygun geldi burada devam ettim.

İş hayatına da 2000 senesinden itibaren başladık.

İş hayatına başladıktan sonra yönetim ve organizasyon anabilim dalı ile Elektrik Anabilim Dalında iki ayrı yüksek lisans yaptım.

2000 yılından beride aile şirketimizin, yönetici olarak görev alıyorum.

Okkalar İnşaat bizim aile şirketimiz ve ben finansman, hesap işleri bölümünün yöneticiliğini yapıyorum.  

 

Okuduğunuz bölümün dışında bir işle iştigal etmiş oluyorsunuz, bu alanı kendiniz mi özellikle seçtiniz, yoksa aile şirketi ile ilgili bir mecburiyet mi bu?

 

Okul bittikten sonra bizim aile şirketi gibi bir imkânımız vardı. Biz üniversitede tercih yaparken o gün için arkadaşlarımızın etkisi ile popüler olan bölümleri tercih ettik.

Ancak okul bittiği zaman oluşan durum, aile şirketinde devam etmemin benim için çok yönlü kazanım olacağını gösterdi bana. Ve böylece devam etmiş olduk. Doğal olarak şirketin en önemli birimlerinden birisi finans ve bu alana da ben bakıyorum

 

Üniversitede okuduğunuz elektrik elektroniğin hayatınızda etkisi var, bu akıllı binalarda öncü olmanın bunlarla ilgili olabilir mi?

 

Türkiye’de sayılı projelerden birisini yaptık, Hâkim Konaklarında, elbette var. Teknoloji konut imalatında kullanılmaya başlandı ama yine de çok az. Sadece elektriği prizlerden, bağlantılardan başka alanlarda yok. Oysa teknoloji oldukça gelişti. Biz bunun ilk uygulamalarından birisini yaptık ve önemli bir aşama olduğunu düşünüyorum ben.

Okuduğumuz bölülmede alakalı olduğu için elbette yatkınlığımız oluyor.

Ama tabi asıl fikir patronumuz İbrahim Okka’dan çıktı, biz de geliştirdik.

 

okkalar-(12).jpg

 

Hâkim Konakları bir meslek grubunu içine alan enteresan bir proje… Burada sadece hakimler mi oturuyor.

 

Biz Hakim Konaklarına başlamadan önce o bölgede büyük arsalar arayışı içindeydik. Bu bölgede bir site yapalım, akıllı olsun istedik.

Site değimiz şey de dört duvar ve güvenlikten oluşuyor ama biz bunu aştık, içinde her türlü soysal imkânın olduğu bir proje tasarladık. 

Bizim arayışımız devam ederken o bölgede hâkimlerin bir arsası olduğunu öğrendik. Bize hâkim arkadaşlarımız şöyle bir teklifte bulundu, “bizim arsayı size verelim, siz yapın”…

Hâkim Konakları böylece oluşmuş oldu. 

Tabi arsa sahipleri onlar olduğu için belirli bir sayıda onlara daire verdik ama dairelerin çoğu bizim elimizde ve biz bu daireleri herkese açık satıyoruz. Onun için aslında bir meslek grubundan insanın yoğun yaşadığı bir alan olmaktan çıkmış oluyor…

Orada şu anda her meslekten insan var. Şu anda doktorda var, esnafta var, öğretmende var, herkes var şu anda orada…

 

Şehrin inşaat dağılımının ile ilgili de soru sormak isterim… Meram’da, Selçukluda, Karatay’da inşaat yapıları, fiyatları çok farklılık gösteriyor, nedeni nedir?

 

Konya aslında sıkışmış durumda. Meram’da büyük çapta bir arsa kalmadı, üretilmesi de çok zor. Bundan sonra dönüşüm projeleri başlayacak.

Ancak bizim insanımız, gerek planlamadan dolayı, gerekse, popülaritesinden dolayı Meram’dan konut almak istiyor. Meram’dan vazgeçmiyor. 

Oysaki büyükşehirlerde gördüğümüz, şehir dışındaki yaşam alanları daha çok tercih ediliyor.

Çünkü herkesin ulaşım imkânı var. Ulaşım artık problem olmaktan çıkmış vaziyette. Bu Konya’da önümüzdeki süreçlerde gündeme gelecek, çünkü artık Konya’da sıkıştı.

 

Şehrin merkezinde eski yapıların çok fazla olması, onları yenileme ihtiyacını gündeme getirmiyor mu?

 

Konya’da yeni merkezler oluştu, eskiden sadece bir merkezimiz vardı. Herkes orada yer almak isterdi.

Real bölgesi, otogar, Bosna Hersek, Aydınlık Evler, yeni merkezlerimiz oluşunca bu da tabi insanların tercihini etkiliyor.

Bizim gördüğümüz bariz bir tespiti ifade edeyim, şehir dışından gelip Konya’da görev yapan insanlar, otogardan şehir merkezine kadar olan bölgede oturmak istemiyorlar.

Otogar bölgesinde oturmak istiyorlar.

Otogar ile kampus arasındaki alanda oturmak istiyorlar, orada oturuyorlar.

Şehrin kalabalığı, gürültüsü, trafik yoğunluğunu çekmek istemiyorlar.

“Ben işime 10 dakikada varıyorum, nerden olursa olsun”, diyor ve şehrin yoğunluğunu yaşamamak için bu bölgede oturuyor. 

 

Konya’da bazı bölgelerde bir türlü dönüşüm sağlanamıyor? Özellikle 8 mahalle denilen bölgede niye çözülmüyor?

 

O bölgede arsa sahipleri çok fazla, belediye birebir kendisi sorunları çözme eğiliminde olmadı, arsa sahipleri ile müteahhitleri baş başa bıraktı. Bir parselde en az 20 ya da 30 tane hisse var, metre kareler çok küçük. Bu hissedarları ikna edip, arsanın tamamını alabilecek bir sözleşme yapması, müteahhit açısından çok zor.

En az çalışan müteahhit 2 sene çalışıyor bir arsa üzerinde. Ancak ondan sonra bir inşaat çalışmasına başlayabiliyor. Bu arada isteyerek ya da istemeyerek süreç de uzuyor.

Bir arsa sahibi vefat ettiği zaman bunun 5 – 6 tane çocuğu çıkıyor, bunların arasında yurt dışında olanı var, şehir dışında olanı var…

Arsa sahiplerinden açık göz davranıp müteahhitten ne koparabilirim diye düşünenler var, bu insanların sorunlarını çözebilmek, çözemediğiniz takdirde hukuka gitmek, ki hukukta da süreç kısa değil, orada da 2 – 3 yıl süreç geçiyor, bu gibi sebeplerden dolayı bu dönüşümler kolay olmuyor. Konya’ya, şehirciliğe de aslında bu sürecin uzaması çok ciddi zarar veriyor.

Belediye bir bölgeye imar verirken, özellikle kentsel dönüşümle ilgili, kendisi direk o bölgeden çekilmemesi lazım. Arsa sahibini müteahhide verecek şekilde teşvik etmesi, düzenleyici olması lazım.

Biliyorsunuz kentsel dönüşüm ile ilgili bir yasa çıkmıştı. Bu apartman tipi binalarda yasayı işletebiliyorsunuz ama tek katlı binalarda bu yasada bir düzenleyici madde yok. Direk arsa sahipleri ile karşı karşıyasınız ve onların insafına kalıyor şehrin dönüşümü.

Apartmanlarda 3/2 kabul ettiği zaman geri kalanlarda kabul etmek zorunda. Mesela 8 mahallede, tek tek evler var, tabi aslında hepsi ruhsatsız, kaçak ev bunlar ama arsa sahibi bunu böyle görmüyor. Kaçak olarak 5 tane üst üste kat çıkmış, o arsaya 5 tane daire istiyor. Bu alanda bir düzenleme yapılması gerekiyor. Kanuni bir düzenleme de olabilir, belediyelerin hakemliğinde, elbette arsa sahipleri zarar etmesin ama kentsel dönüşümde sağlanabilsin, bu olanağın oluşturulması gerekiyor.

Zannediyorum bunun için yasa gerekiyor ama şehirlerimizin düzeleşebilmesi için bu yasanın da elzem olduğunu düşünüyorum.

Belediye ile müteahhitler beraber oturup, ortak bir çözüm bulabilir, burada siyasi irade de gerekiyor tabi. Ancak bu şekilde art niyetli arsa sahipleri diskalifiye edilebilir.

Ancak kentsel dönüşüm bu şekilde başarıya ulaşabilir, yoksa daha çok uzun yıllar bu haliyle devam eder.

Mesela Selçuklu ilçesindeki bu 8 mahallenin plan tadilatlarının yapılmasının üzerinden nerede ise 15 yıl geçti ama ciddi bir mesafe kat edilemedi, birçok bölge şu an için çok sıkıntılı bir şekilde çözülmeyi bekliyor. İyi niyetli arsa sahipleri de mağdur oluyor, müteahhitte mağdur oluyor, şehir de gelişemiyor.  

Hala eski evler o bölgede yerini koruyor.

 

Peki, gelecek 10 yılda ne bekliyorsunuz, ne tür bir inşaat açılımı olacak? Şehrin içinde ne tür bir dönüşüm bekliyorsunuz?

 

Kentsel dönüşüme kesinlikle ihtiyaç var, şehir merkezinde çok fazla eski ev var. Bu eski evlere imar verilmediği içinde, mevcut haliyle duruyor. Meram bölgesinde özellikle yeni Başkanın gelmesiyle beraber, bir hareketlilik bekliyoruz. Kentsel Dönüşüm Meram’da Yoğunlaşacak. Önümüzdeki süreçte Meram bu anlamda çok fazla konuştuğumuz bir bölgemiz olacak. Ciddi yeni inşaatların yapılmasını bekliyoruz biz.

Selçuklu’da Binkonutlar, Cumhuriyet, Aydınlıkevler, Fatih Işıklar, Nalçacı gibi bölgelerde de belki kentsel dönüşüm gerekiyor ama buralar biraz zaman alabilir. Ancak bu bölgelerde 20 yıllık süreden sonra kentsel dönüşüm başlar diye düşünüyorum.

Başka alanlarda çünkü çok fazla arsa hala var. İmara uygun gelişen araziler var, bu bölgeler yapılaşma için tercih ediliyor.

 

İnşaat sektörünün cazip olması bu sektöre ciddi girişi beraberinde getiriyor. Bu konudaki düşüncenizi alabilir miyim?

 

Bugün sektörün en büyük sıkıntılarından bir tanesi, kontrolün olmamasıdır, devletimiz bu alanı rahat bırakıyor, devlet müdahale etmeyince de kontrolsüz bir giriş oluyor, herkes inşaat yapabiliyor.

Devlet kendisi ihale verirken, şu kadar inşaat mühendisi, şu kadar mimar, şu kadar makine mühendisi, elektrik mühendisi, makine park ve iş bitirme ister.

Oysaki konut yapımında devletin istediği tekbir şey var, ruhsatını al, tamam diyor, nasıl istersen öyle yapabilirsin, yapı denetimine tabi ol tamam. Hiçbir denetim yok, hiçbir kıstas yok, hatta İnşaat Mühendisi, mimar bile önemli değil.

Dolayısıyla herkes inşaat yapabiliyor.

Bizim insanımızda da şöyle bir özellik var, güzel bir söz, ben bunu çok seviyorum, “her Türk potansiyel müteahhit doğar”. Bizim insanımızın alışkanlığı bu, biraz imkânı odlumu, hemen inşaat yapmaya başlıyor.

Bakıyorsunuz herkes birden inşaatçı olmuş. İnşaat sektörü biraz yavaşladığı zaman geri çekilirler, tekrar inşaat sektörü hızlandığında yine herkes inşaatçı olur.

Müteahhitlikle kontrol olmadığı sürece, bunun önüne geçmek mümkün değil.

Oysa insan hayatı bu kadar ucuz değil, elbette yapı denetim firmalarının kontrol etmesi gerekiyor ama yapan kişinin de öneminin olması lazım.

İşi bilen kişiler bunu yapması lazım.

Biz bununla çok sık karşılaşıyoruz. İşi bilmeden yapılan bir binadan ev alan müşteri, kendisi ile birlikte çevresindeki bütün insanları da inşaat sektöründen soğutuyorlar.

Bize bile etki ediyor.

 

Peki, inşaat karlı kalmayı sürdürecek mi?

 

Geçtiğimiz dönemlerde çok fazla karlılık vardı. Ama şu anda eskisi kadar yok. Tabi insanımızın refah seviyesi yükseldi. Refah seviyesi yükselince insanlar oturdukları evleri de değiştirmek istiyorlar.

Teknolojinin de gelişmesi ile beraber kullanılan malzemeler gelişti, enerjide gelişim, dönüşüm oldu, site anlayışı geldi, apartman anlayışından site anlayışına geçiş oldu. İnsanların ihtiyaç değişikliği oluştu ve insanlar, bundan dolayı yeni binaları talep ediyorlar.

Ama talep arz, dengesinde şu anda arz daha fazla gibi görünüyor.

 

Yarın:

- İnşaatta daralma bekliyor musunuz?

- Belediyelerin İnşaatta aktif olması sektörü nasıl etkiliyor?

- İnşaatın gözdesi şehirler hangileri olabilir?

- Okkaların yeni projeleri var mı?