Abdullah Akif Solak
Abdullah Akif Solak Mısır’da tarih farklı, taktik aynı

Mısır’da tarih farklı, taktik aynı

Mısır’da 1869 tarihinde Süveyş Kanalı’nın açılması, İngiltere’nin gözünü Mısır’a dikmesine neden olur.

Tarih 1878. Osmanlı İmparatorluğu parçalanma dönemine girer.

Bu dönemde, gücünü hepten kaybeden Osmanlı’da toprak kayıpları yaşanmaya başlar.

Bunu fırsat bilen ve Mısır’a önem vermeye başlayan İngiltere, Mısır’ı ele geçirmek için bahaneler aramaktadır.

              Bazı tarih kitapları, Mısır’ın o dönemde İngiltere ve Fransa’ya borçlandığını, Mısır’ın borçlarını ödeyememesi de bu iki devletin Mısır’ın maliyesine el koyduğunu yazar. Tabi bu durum Mısır’da da isyana neden olur. İşte bu isyan, İngiltere’ye bir fırsat olmuş ve İngiltere’nin Mısır’ı işgal etmesinde başrol oynamıştır. II. Abdülhamid Han, bu isyanın vereceği zararları önceden sezmiş ve isyanı bastırmak için büyük bir diplomatik mücadele etmiştir. Fakat bu mücadele ne yazık ki yeterli olmamış ve isyanı bastıramamıştır. Bunun üzerine Fransa ve İngiltere, II. Abdülhamid Han’a isyana müdahale ederek bastırma çağrısında bulunmuştur. Ancak Abdülhamid Han, Müslüman kanı dökmemek için müdahaleyi reddetmiştir. Bunun üzerine isyanı bahane eden İngiltere, Mısır’ı işgal etmiştir. Bu tarihten sonra Abdülhamid Han, Mısır için büyük bir diplomasi savaşı vermiş ancak bu diplomasi savaşı Mısır’ın İngiltere’nin eline geçmesini sadece geciktirmiştir. Nihayet 1914 I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle Mısır, İngiltere’nin himayesine girmiştir. Daha sonraki süreçte Mısır bağımsız bir devlet olmuştur.

Yaşanan bu tarihi süreçten sonra, 32 yıl boyunca Hüsnü Mübarek ile yönetilen ülke, 2011 yılında yaşanan ve Arap Baharı ile başlayan devrimle demokrasileşme sürecine girmiştir.

           Elbette bu süreç, İngiltere’nin Mısır’a bağımsızlığını verdiği 1922 yılından bu yana yaşanan en büyük olaydı. Yıllarca tek bir kişinin hakimiyetinde olan bir ülkede yönetenler değişecek hem de bu halkın eliyle yapılacaktı. Bu nedenle sürecin sancılı geçmesi muhtemel bir tabloydu. Süreç, seçimlerin yapılmasıyla ve Mısır’ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’nin başa gelmesiyle başlamış oldu. Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle her şey bitti diyen Mısır, aslında yeni başlıyordu. Çünkü yıllarca bir ülkeye yapışmış olan bir yönetim sistemi, tamamen değişik bir hal alıyordu. Bu durum hem içerideki belli noktaları hem de dışarıdaki emperyalist ülkeleri rahatsız etti.

                   Bunun üzerine, ülkedeki belli noktalar ilk kez seçimle gelen Muhammed Mursi’nin, ülkeyi iyi yönetemediği, ekonomik sıkıntıları aşamadığını bahane ederek sokaklara döküldü. Bir nevi karşı ayaklanma süreci başladı. Bunun üzerine ülke, Mursi taraftarları ve Mursi karşıtları olarak ikiye ayrıldı. İç çatışmalar ve karşı duruşlar başladı. Tabi Mursi’nin bu duruma direnmesine izin verilmeden duruma askeri darbeyle müdahale edildi. -Yani Mursi, II. Abdülhamid Han kadar direnemedi.- Bu müdahalenin öncesinde ve sonrasında Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin tutumları da çok dikkat çekiciydi.  Bu ülkeler darbeye ‘Darbe’ bile diyemedi! Neticede Mısır’da ateş yanmaya devam ediyor.

Şimdi Mısır’da Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana gelinen noktaya bakıldığında, Mısır’ın Osmanlı’nın elinden çıkması ve ülkenin şu an yaşadığı sıkıntılar arasında benzerlikler olduğunu görüyoruz. İngiltere’nin o dönem, Mısır’da yaşananları bahane ederek işgal etmesi ve şu an Mısır’da yaşanan iç karışıklıkla ilk kez seçilen bir Cumhurbaşkanı’nın darbe ile indirilmesi düşündürücüdür. Osmanlı döneminde yaşanan o isyanın İngiltere tarafından çıkarıldığı bile düşünülebilir. Emperyalist ülkelerin şu an Mısır’da yaşanan olaylar karşısındaki tutumu, Osmanlı Devleti zamanında yaşanan olaylarla karşılaştırılınca daha iyi anlaşılacaktır. Buna bağlı olarak,   Emperyalist ülkelerin çalışma prensipleri ve düşünce yapıları, Afrika’da, Orta Doğu’da ve dünyanın her yerinde yaşanan bu tür olaylarla net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Gücü elinde bulunduran bu ülkeler, çıkarlarına uygun bir şekilde hareket etmek için bahaneler üretmekte ve bu bahaneleri kullanarak çeşitli yollarla güçsüz olan ülkelere diplomatik ya da fiziki müdahalede bulunmaktadır. Buna göre bakıldığında, Mısır’a Osmanlı döneminde yapılan dış müdahale (işgal), şimdilerde içeridekiler yönetilerek gerçekleştirilmiş bir müdahale halini almış olma ihtimali güçlüdür. Her iki durumda da, zamanlar farklı olsa da, taktikler aynıdır. Osmanlı döneminde yaşananlardaki amaç Mısır’ı ele geçirmekti. Mısır’da şu an yaşananların amacını zaman gösterecek fakat; kazanan ve kaybeden yine gün gibi ortadadır. Saygı, sevgi ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah Akif Solak Arşivi