Doç.Dr. Mehmet Ali Hacıgökmen
Doç.Dr. Mehmet Ali Hacıgökmen Konya’nın Başkent Oluş Süreci- III

Konya’nın Başkent Oluş Süreci- III

Allah’ın  Kılıçarslan’a Sunduğu  İstanbul’u Fetih Fırsatı

                Süleymanşah 1086 yılında ölüp Halep kapısının karşısına defnedildikten sonra  oğulları Kılıçarslan ve Kulan Arslan esir edilmişlerdi. Böylece Selçuklu Devleti sultansız ve başsız  bir döneme  girmiştir. Süleymanşah’ın geride bıraktığı Ebu’l –Kasım’da maharetli bir siyasetçiydi. Selçuklu devletini 1092 yılana kadar koruya bildi.

                Ve  1092 yılı…

Tarihin ve talihin Süleymanşah oğullarına  akmaya başladığı tarih… Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ölmüş, oğulları arasında taht mücadelesi başlamıştı. Bu durum Süleymanşah oğlu Kılıçarslan’ın işine yaradı. Artık o serbesti. Hızla altı yıldır başsız kalan devletinin başına geçmek için hareket etti. İznik’e geldiğinde Ebu’l-Kasım’ın kardeşi Ebu’l- Gazi vardı. Babasının kurduğu devlet yerli yerindeydi. Ebu’l Gazi’yi tahttan uzaklaştırdı.  Böylece tahta geçebildi. Herşey o kadar güzeldi ki Sakarya vadisi ve Kastamonu bölgesinde tamamen Selçuklu Türklerinin nüfus yoğunluğu sağlamıştı.

                Tarihin karanlıklarında gizli bir  Türk beyi; vaktiyle Bizans’a  esir düşmüş olan Çaka Bey İstanbul’dan kaçmış İzmir’de bir beylik kurmuştu. Onun basit bir Türk beyi olmadığı İzmir’de etrafına toplanan Türk boylarından belli idi. Çaka Bey kısa sürede Urla, Foça ve Midilli’ye hâkim oldu. Bir donanma inşasına girişti. Kısa sürede güçlü bir donanma da inşa edebildi. O, Bizans’ın zayıf noktalarını bildiği için Bizans’a karşı etkili bir siyaset izledi. Çanakkale boğazını kapattı. Kılıçarslan ile iyi ilişkiler içine girdi. Kızını Kılıçarslan vererek onunla akrabalık bağı kurdu. Bu durum Bizans’ı çok zor duruma düşürdü. Çaka bey bir adım daha atarak Karadeniz’in kuzeyindeki Türk boylarından Peçeneklerle de anlaştı. Böylece İstanbul daha Osmanlılardan tam 360 yıl evvel fethedilecek hale geldi.

                Allah Türkler’in önüne ilk kez İstanbul’u alma fırsatı sundu. Belki de bu durum 360 yıl sonra İstanbul’un fethinin bir habercisiydi.

İstanbul, Balkanlardan Peçenekler; boğazlardan Çaka Bey; Kadıköy tarafından Selçuklular çepeçevre ablukaya alındı. İstanbul’un fethine ramak kalmıştı.  Fırsatlar o kadar elverişliydi ki, Kılıçarslan’a sadece fırsatı değerlenmek kalıyordu. Ancak bugünde olduğu gibi o günde Türkler’in arasına nifak tohumu ekecek birileri vardı. Ortaya daha evvel bahsettiğimiz  Bizans İmparatoru Manuel Komnenos çıktı. O, Türkler’in zayıf noktasını çok iyi biliyordu. Önce Karadeniz’in Kuzeyinde bulunan Peçeneklerle,  Kıpçak (Kuman) Türkleri arasındaki eski nifak tohumlarını yeşertti. Çaka beyle İstanbul’a yürüme planları yapan Peçenek Türkleri, Kıpçaklar’ın baskınıyla katliama tabii tutuldular. Böylece Peçeneklerin Bulgaristan’daki varlığı son buldu.

                Manuel Komnenos nifak tohumlarına devam etti. Kılıçarslan’ı Çaka beye karşı kışkırtmaya  başladı. Kılıçarslan’a mektuplar gönderdi. Mektuplarda, Kılıçarslan’ı sen büyük fatihlerin evladısın, Çaka beyin gözü senin tahtında diyerek kışkırttı. Kılıçarslan önündeki fırsatı göremedi. Çaka beyin siyasi zekası önünde ezildi. Komnenos’un kışkırtmalarına kapıldı. Kılıçarslan Çaka beyi bir davette ortadan kaldırdı.

Allah’ın Selçuklular’ın önüne sunduğu fırsatı, Kılıçarslan’ın görememesi İstanbul’un fethini 360 yıl daha öteledi.

                Komnenos daha da ileri gitti. Batıdan  Türkler’e karşı yardım istiyordu. Batıdaki siyasi durum da buna çok uygundu. Kılıçarslan bu durumu da göremedi. Dedesi Kutalmış, babası Süleymanşah’ın küllenmiş davasına tekrar kapıldı. Çünkü o, Büyük Selçuklu bu kadar zayıfken İznik’de duramazdı. Yönünü doğuya çevirdi. Binlerce kilometre uzaklıktaki Danişmendliler’in elindeki Malatya’ya yöneldi.  Burayı alıp Suriye, Irak’a sahip olacak, sonra da Büyük Selçuklu tahtına çıkacaktı.

                 Ancak o, Bizans’ın yardım çağrıları ile Papanın öncülüğünde toplanan Haçlı ordusunu unutmuştu. Keşke Çaka Beyle ittifak devam etseydi demenin vakti geldi ve geçmişti bile. O kadar ki Haçlı gürûhu İznik önlerine geldiğinde Kılıçarslan  başkentinde bile yoktu..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç.Dr. Mehmet Ali Hacıgökmen Arşivi