Konya’daki 374 yıllık meşhur han çeşmesi kaderine terk edildi!
Konya’daki 374 yıllık tarihi olan Suluhan Çeşmesi kaderine terk edildi.
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz tarihi çeşmelerin Konya’nın geçmişten bugüne tarihi ve kültürel miras unsuru olan mimari eserlere sahip olduğunu belirterek bunlardan tatlı su çeşmelerinin sadece su mimarisi olarak değil kültürel bir miras unsuru ve zenginlik kaynağı olarak ele alındığını belirtti.
Yaptığı tarihi araştırmalar ve saha çalışmaları ile Türk İslam medeniyetinin eseri ve birer ecdat yadigarı olan tarihi eserleri adım adım sahada gözlemlediğini ve yerinde incelediğini vurguladı. Tokgöz; 374 yıllık tarihi Suluhan çeşmesinin 2014-2017 yılları arasında yeniden yapılan ve restore edilen Buğday pazarının giriş kapısının iç kenarına taşındığını belirtti. Tarihi çeşme bir kenarında duran çöpler arasında ve yanına bisiklet, motorsiklet konulan bir yer olarak kullanılmaktadır. Üstelik suyu kesik ve plastikten yapılma kırılmış musluğu ile çirkin ve âtıl bir vaziyette durmaktadır. Suluhan çeşmesinin bu durumda olması öncelikle bu tarihi esere ve onu yaptıran ecdadımıza karşı bir saygısızlıktır dedi. Bu durumun birkaç yıldır devam etmesinin ise üzüntü verici.“ olduğunu söyledi.
Tokgöz, “1650 yılında yapılan tarihi çeşme Buğday pazarı civarındaki Suluhan’a ismini vermişti. Çeşmeyi 1920 yılında tamir ettiren Abdülhalim Çelebidir. Abdülhalim çelebi Mevlâna Dergâhı son postnişini, Konya milletvekili ve TBMM 1.başkanı idi. 1650 yılından beri son zamanlara kadar kullanılan ve ismini verdiği han ile birlikte anılan çeşme adeta kaderine terkedilmiştir. Kitabeleri silik vaziyette ve suyu akmadığı için ilgisizliğe ve yokluğa mahkûm edilmiştir.” dedi.
Tokgöz tarihi çeşme hakkında şu bilgileri verdi:
“Suluhan Çeşmesi, Meram ilçesi, Karakurt Mahallesi, Tevfikiye Caddesi üzerinde, eski Buğday Pazarı’nın kuzeybatı köşesinde yer almaktadır. Çeşme; eskiden Suluhan’ın, Sahip Ata Caddesi’ne açılan giriş kapısının sağında, duvara bitişik hâldeyken, hanın yıkılmasıyla bugünkü yerine taşınmıştır. Suluhan çeşmesinin suyu Dutlu Kır tatlı su membaına bağlıydı.
Tarihi çeşmede iki tane kitabe bulunuyor.
oldukça zarif bir görünüme sahip çeşme, uzunlamasına dikdörtgen formlu ve basık kemerlidir. Suluhan çeşmesinde biri inşa, diğeri onarım olmak üzere iki farklı kitabe bulunmaktadır. İnşa kitabesine göre çeşme, Mehmet ve kızı Hasibe’nin vasiyeti üzerine 1061/1650-51 senesinde Müderris Mevlâna Mehmet Efendi tarafından yaptırılmış; onarım kitabesine göre de 1339/1920-21’de Mevlâna dergahı şeyhi Abdülhalim Çelebi tarafından tamir ettirilmiştir.
Çeşme bedeni iki farklı renkteki düzgün kesme taşlardan meydana gelmektedir. İnşa kitabesi ise mermerdir. Çeşme aynalığı yanlarda yüzeyleri süslemesiz uzun ayaklar üzerine oturan basık kemerle örülüdür. Kemer üzerindeki alınlıkta oldukça büyük ölçekli yatay dikdörtgen inşa kitabesi bulunmaktadır. Kitabenin üzeri ise profilli saçakla nihayetlenmektedir. Musluk aynası, köşeleri çeyrek daire, üzeri ise üçgen şekilli düşey dikdörtgen düzenlemenin merkezinde yer alan daire ile hareketlendirilmiştir. (https://www.konyapedia.com/makale/3457/suluhan-cesmesi)
Çeşme; eski At pazarında, Lârende caddesinde Suluhan kapısının sağındaki duvara yapılmıştır. Dar bir cephesi vardır. Üstünde iki kitabe görülür. Altındaki yanı ayna taşının üstündeki tâlik stil ile üç satırlık Türkçe kitabe vardır.”
Kitabelerin anlamı:
Altta yer alan birinci kitabenin anlamı
Canişin-i Hazret-i Mevlâna reşadetlû
Abdül Halim Çelebi Efendi hazretleri tarafından
İnşa ettirilmiştir. 1339/Miladi 1920
Üst kısımdaki ikinci kitabenin anlamı
Kad avsa hazel a’yne sahibül hayrat el hac Mehmet binti hasibe Lillah ve taliben
limerzatihi fahrül müderrisin Mevlana Muhammed efendi sene ihda ve sitte elf
Bu çeşmeyi hayır sahibi hacı Mehmet ve kızı Hasibe Allahın rızasını kazanmak için yapılmasını vasiyet etti. Büyük Müderris Mevlâna Efendi tarafından sene 1061’de yaptırılmıştır.
Tarihçi İbrahim Hakkı Konya’lıya göre Suluhan üç asırdan fazla bir zaman hem han olarak hem kamu görevlerinde kullanılmıştır. Han Âbid çelebi tarafından Mevlâna Celaleddin Rumi dergahına vakfedilmiştir. Sulu han yapıldıktan sonra Tuz gümrüğü olarak kullanılmış, sonra Tahir paşanın ceza reisliği zamanında adliye binası ittihaz olunmuştur. 1890 yılların sonunda yapılan Hükümet konağı inşa edilinceye kadar adliye burada vazife görmüştür. Hanın solundaki Mezarlığa Şehitler mezarlığı ve köşesine Kör Ağanın köşesi derlerdi. Bu mezarlığın yerine Alât-ı ziraiye şirketi bina yaptırmıştır. (Konya Tarihi, İbrahim Hakkı Konyalı, Ankara, 1994.sf:1013)
Suluhan çeşmesine ait eski bir görünümü merhum İlahiyatçı Yazar Hasan Özönder tarafından çekilen bir fotoğrafta yer almıştır. Suluhan çeşmesi han giriş kapısının sol kısmında duvara bitişik vaziyette ve o günlerde de suyu kesik, bakımsız ve virane durumda görülmektedir.”
Tokgöz yaptığı araştırmalar sonucunda: Hanlarla ilgili olarak Konya Ticaret Odası tarafından yayınlanan İpekyolu dergisinde Prof. Dr Haşim Karpuz ve Prof. Dr. Ahmet Çay tarafından Recai Gıcıkoğlu ve Hasan Çopur ile yapılan bir röportaj yayınlanmıştır. Röportajda son devir Konya şehir hanlarının mimari özellikleri şöyle tarif edilmiştir.: “Hanların, moloz taş duvarlı, kerpiç, tuğla malzeme ile inşa edildikleri, büyük bir kısmının düz toprak damlı olduğu anlaşılıyor. (Gevraki Hanı) Tasarım bakımından avlulu iki katlı oldukları görülüyor. Dış cephede dükkanlar, içte nalbant, semerci dükkanları, ahır; üst katlarda yatak odaları vardı. Avlularda kuyu ve çeşmeler bulunurdu. Hanların bazıları vakıflarca bazıları özel kişilerce yönetiliyordu. Ekonomik şartlar, ulaşım teknolojileri gelişince fonksiyonlarını kaybettiler. Kullanım dışı kalan hanlar İşhanı, otopark veya projelendirilerek aşırı yoğunluk yüklendiler. Velhasıl bir zamanlar insanlarca hizmet veren şehir hanları, ekonomik gelişmelere yenik düştüler. Mimari yapıları, yaptıranlarının, kullananların, acı-tatlı hatıraları, bütün yaşanmışlıkları ile birlikte tarihe karıştılar.” (KTO İpekyolu Dergisi, 16.cilt-2, sf:279-295) Her şeye rağmen bazı hanlar işyeri olarak faaliyette bulunmaya devam etmektedir.
Sulu han çeşmesinde kim tarafından ve hangi amaçla yapıldığına ve tamir edildiğine dair iki kitabe yer alıyor. Kitabeler İslam medeniyeti çevresinde gelişmiştir. Özellikle Türk İslam kültürünün temel bir ögesi olarak kitabe demek edebiyat sanatı ve künye bilgileri içeren ve mimari eseri bize tanıtan barkod demektir. Bilindiği gibi günümüzde firmalarca yapılan ürünlerde barkod şifrelemesi yapılır. Bu sayede üretilen ürünler ve tüketilen ürünler için bir rehber olarak bilgiler herkesçe görülmektedir. Mimari eserlerde yer alan kitabelerde bize aynen ürün barkodu gibi mimari eserin tanıtımını yapmakta ve temel bilgilerin şifrelerini vermektedir. Şifreyi çözmek için dönemin kültürüne, o zamanların Türkçesine aşina olmak gerekir.
Birçok kitabede yazılan tanıtım metninin sonundaki kelimeler toplandığında rakamsal olarak tarih düşürmek denilen inşa tarihi yer almaktadır. Kitabeleri çözümlemek için ebced denilen sisteme de vakıf olmak gerekir. Kitabeler içerdikleri bilgiler, edebi sanatlar ve şiirler ile o günün tanıtım levhaları ve taşa yazılmış onlarca yıl insanlara hitap eden kalıcı duvar panolarıdır” açıklamasını yaptı.
“Suluhan çeşmesi Mevlâna dergahına ait bir vakıf çeşmesidir.
Tokgöz, çeşmeyi 1920 yılında tamir eden Abdülhalim Çelebi Efendi hakkında ise şu bilgileri aktardı: Abdülhalim Çelebi, 1869 yılında doğmuş olup 1925 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Din adamı ve siyasetçidir. 1924 yılında tekke, tarikat ve dergahlar kapatıldığı zaman Konya Mevlevi Dergâhı son Postnişinidir. TBMM I. Dönem Konya Milletvekilliği, TBMM Divân-ı Riyâset Reisi ikinci başkanı, Millî mücadele dönemi halkı aydınlatan İrşat Encümeni Reisliği yapmıştır. Yeşil şeritli İstiklal Madalyası sahibidir. Evli ve dört çocuk babasıdır. Gazi Mustafa Kemal ve eşi Latife hanımla samimiyeti ve hukuku olan bir insandı. Çeşmenin Mevlâna dergahına ait Celaliye Vakfına ait olduğu için bakım ve onarımın dergâh tarafından üstlenildi.”
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz, bu bilgiler ışığında Suluhan çeşmesinin yeniden faaliyet geçmesi için tarihi ve kültürel varlıkları korumakla yükümlü ve yetkili kamu kurumlarının eşgüdüm içinde adım atmaları kültürel mirasın korunması açısından elzemdir diyerek önerilerini şöyle sıraladı:
- Çeşme asli görevi ve vakfiyesi doğrultusunda öncelikle lülesinden tatlı su akar vaziyete getirilmeli, tarihi eserle uyumsuzluk oluşturan plastik(kitsch) malzeme kullanılmamalı, orijinal yapısına uygun estetik nitelik taşıyan çeşme musluğu takılmalı,
- Kültürel bir zenginlik ve tarihi miras olan 374 yıllık tarihi Suluhan çeşmesi yenilenen Buğday pazarı konsepti içinde yeniden inşa edilmiştir. Her ne kadar bu hayırlı bir adım olmuş ise de çeşmenin yer seçimi isabetli olmamıştır. Vakıflar çarşısı karşısında kalan kapı girişinde kimsenin farkında olmayacağı pasif ve köhne bir köşeye konulmuştur. Suluhan çeşmesi hem kullanım yönü açısından hem kullanışlılık açısından mevcut yerinden 1-2 m öne çekilebilir veya Buğday pazarı avlusu içinde uygun bir yere yeniden konumlandırılmalı,
- Buğday pazarı yerleşim planı kapsamında ana kapılara Suluhan çeşmesini belirten tanıtıcı bir levha ve yön levhası konulmalı,
- Çeşmenin yanına orijinal iki kitabenin anlamını içeren bir tanıtım levhası konulmasını, bu kapsamda çeşmeyi yaptıran hayırseverleri ve tamir ettiren Abdülhalim çelebi hakkında bilgi konulmalı,
- Çeşme yanında uygun bir yere dijital bir barkod konulmak suretiyle ilgili web sayfası linklerine yönlendirme yapılmasını, akıllı telefonlar ile isteyenlerin barkot sayesinde çeşmenin mimari özellikleri, kitabesi, yaptıranlar vb. hakkında bilgiler erişime açılmalı,
- Tarihi eserler hakkında yapılacak ihbar ve öneriler için 7/24 açık olacak şekilde e-posta adresi, müşterek alo bilgi hattı ve WhatsApp hattı açılmalıdır.