Hamdi Bağcı
Hamdi Bağcı Konya Karahummaya Panzehir Bulmalıdır

Konya Karahummaya Panzehir Bulmalıdır

Geçtiğimiz Cumartesi günü takım kaptanımız Lokman Koyuncuoğlu Camlı Köşkte bir konferans verdi, biz de dinlemek için Camlı Köşke gittik.

Lokman Ağabeyin konusu “Basının Gençlik Üzerinde Etkisi”ydi.

Tabi şunu da ifade edelim, son günlerde Konya gerçekten çok aktif. Nerede ise her gün bir konferans var. Nerede ise her hafta bir bilimsel sempozyum var. Bunların medyaya yansıyanı, bir de yansımayanı var.

Hatta Konya’da bazı günler birkaç tane farklı program bile olabiliyor.

Geçtiğimiz hafta içinde Konya’da olan etkinlikleri bazılarını aktarayım.

1- Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Medeniyet Okulu Projesi kapsamında çeşitli kurum ve kuruluşların katkıları ile düzenlediği “Uluslararası Konya Sempozyumu”

2- Gazeteci – Yazar Lokman Koyuncuoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı Camlı Köşkteki Gençlik Söyleşisi,

3- Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Medeniyet Okulu Projesi kapsamında “Bir İken Biz Olmak” isimli Davranış Bilimleri Uzmanı Şengül Yiğit’in konuşmacı olarak katıldığı program

4- MÜSİAD Konya Şubesinde Cuma Programları çerçevesinde, Prof Dr Murat Çemrek Hocanın konuşmacı olduğu, Akdeniz Havzasındaki enerji çatışmalarının konuşulduğu program…

Gördüğünüz gibi, küçük ve orta ölçekli konferans, sempozyum ve seminerleri aklıma bile getirmediğim halde bir çırpıda 4 önemli programı aktarıverdim.

Bu ne demek?

İzah edeyim; evet Konya tam olmasa bile, yeterli olmasa bile, üzerine düşeni yapmaya, bir Medeniyet Merkezi gibi hareket etmeye başladı. Konya Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun şehri olduğunu biliyor ve buna göre hareket ediyor.  

Bu arada ne yazık ki bütün etkinliklerin ortak özelliği ise katılımcıların çok az olması.

Fakat buna bakmamak gerekiyor, Konya’da inadına, konferans, sempozyum, seminer, panel düzenlemek gerekiyor.

Bir taraftan ise tabi bu programlara katılımcıları artırmak için etkinlikler yapmak da lazım, özellikle bunun için ikramların artırılması, medyanın daha yaygın kullanılması gibi seçenekler dikkate alınmalıdır.

Bunları ifade ettikten sonra Cumartesi günü Lokman Ağabeyin konferansında aldığım notlara biraz değinmek istiyorum.

Lokman Bey gerçekten çok önemli bir konuyu konuştu, iyi bir sunum yaptı.

Bir kere şu kesindir, Medyayı çözemezsek, medya ile ilgili gerekli adımları atıp, etkinliğimizi artıramazsak, ne yaparsak yapalım, boş olacak.

Bugün medyada etkin olamıyoruz, toplumu yönlendirebilecek medya argümanlarımız yok. Türkiye’de belki bin tane dizi çekiliyor, bunlardan belki 1 ya da ikisinde mesela “İkindi Ezanı okunda, Camiye gideceğim”, repliği ya yer alıyor, ya yer almıyor.

Bir taraftan çok etkili bir muhafazakâr taban olduğu, dindar taban olduğu seçimlerde ortaya çıkıyor ama bakıyorsunuz medyamız dindar değil, dindar olmaması bir tarafa ne yazık ki dindarlığa saygılı değil ve hatta ahlak bozar mahiyette.

İşte bugün çözülmesi gereken konular…

Ve Lokman Ağabey bunları çok güzel bir şekilde izah etti.  

Konferansın sonunda Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Mücahit Sami Küçüktığlı Lokman Bey’e Hz Mevlana’nın öğütlerini hediye etti, tabi Konya sempozyumu olduğu için de bizim yanımızdan ayrılmak durumunda kaldı.

Lokman Ağabeyin konferansı sonrası, Yeni Haber Gazetemizin yazarı Hakan Bahçeci, KOMPEN İletişim Direktörü Osman Dikilitaş, Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesinden Hasan Boydak, Yine Kültür Dairesinden bu konferansları da organize eden Ahmet Yalçın ile biraz sohbet ettik.

Son günlerde kiminle konuşursam bir kere beni sevindiren şu oluyor, toplumdaki ahlaki çöküntünün Elhamdülillah farkındayız.

Bizim sohbetimizin gündem konusu da buydu.

Ben bu noktada Lokman Ağabeyle aynı düşünüyorum, söz konusu medya ve ahlak ise medyanın ahlaki çöküntü yaptığını kabul ediyoruz ama medyadan uzaklaşmak bir çözüm değil, medyayı yönlendirmeyi başarmamız gerektiğine inanıyoruz.

Bunu şöyle izah edebilirim, eğer bu toplum mesela konferansa gelmiyorsa, mesela kitap okumuyorsa, mesela yere tükürüyorsa, mesela yere çöp atıyorsa, mesela trafik kurallarına uymuyorsa, yalan söylüyorsa, sözünde durmuyorsa…

Ne yapacağız?

Kanaatimce bu topluma bu değerleri yine de medya ile vereceğiz.

Onun için “Medeniyet Okulu” medya ayağı olmadan topal olur.

“Medya Eğitimi” diye bir kavram geliştirmeliyiz.

Burada 4 farklı alan belirlemeliyiz. 1- Televizyon eğitimi, 2- Gazete eğitimi, 3- İnternet eğitimi, 4- Radyo eğitimi…

Konya Büyükşehir Belediyemiz, İttifak, Kombassan gibi kuruluşlarımız ahlakı önemseyen dizileri destekleyebilirler. Ulusal Medyanın bir bölümü Konya merkezli yönetilmelidir.

Ulusal kanallara ahlakı, edebi önemseyen televizyon programları yaptırtabilirler, yapılan programlara sponsor olabilirler. Böyle programların oluşturulmasına ön ayak olabilirler.

Gazetede ve radyoda yapılacaklar var, başka bir yazı da yazayım.

Ama asıl tehlike kesinlikle internet ve sosyal medya, bunu ifade etmiş olayım. Düne kadar bizim dava arkadaşımız bildiğimiz Anayasa Mahkemesinin Başkanı Haşim Kılıç’ın bu konularda çok ağır bir vebal aldığını belirtmek isterim.

Bugün devletimiz Anayasa Mahkemesinin kararı ile bir Amerikan şirketi olan “twitter”e müdahale edemiyor.

Pornografi, hatta çocuk pornografisi de dâhil, en kötü terörizm twitter’den yayılıyor.

Çok rahat bir şekilde her türlü ahlaksızlık buralardan insanlarımızın kanına, ruhuna işliyor.

İşte asıl tehlike; sosyal medya…

Ne yapabiliriz de Anayasa Mahkemesi garantili bu karahummanın yayılmasını önleyebiliriz, bu hastalığının önüne geçebiliriz?

Bence en fazla kafamızı yormamız gereken konu bu…

Konya böyle ağır bir tahribatı da önleyecek, çağı kurtaracak bir panzehiri üretebilecek mi?

Konu Konya’yı aşıyor haklısınız.

Öyle ise şöyle soralım, ey Türkiye bu medya karahummasını önleyebilecek misin?

Yoksa hep birlikte insanlığın bitişine mi gidiyoruz?

Ben umutsuz değilim ve biliyorum, Konya Büyükşehir Belediyemiz başta olmak üzere bütün kurumlarımıza çok büyük görevler düşüyor…

İnşaAllah “Medeniyet Okulu” projesi özlenen mübarek günlerin muştusu olur…

Bu umudu taşıyorum.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi