Macit Uluçamlıbel
Macit Uluçamlıbel Kim kimi kabullendi?

Kim kimi kabullendi?

Demokrasi havarisi kesilmiş olan ama milletin seçtiği cumhurbaşkanını biz tanımıyoruz bizim cumhurbaşkanımız değil diyerek reddeden tuhaf bir güruh var karşımızda. Seçim kazandıklarında demokrasinin güzelliği… Seçim kaybettiklerinde hırsızlık var, trafoya kedi girdi, sandığa bilmem ne girdi… Biz bu durumlara alıştık artık. Şimdi birde bu güruh toplu halde seçime giriyor varın yaygarayı siz düşünün…

Son haftalarda altılı masada yaşananlar millet ittifakı kazanırsa yaşanılacakların fragmanı gibiydi. Aylardır Cumhurbaşkanlığı seçimi için oturup kalkanlar görünüyor ki Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunu hiç konuşmamışlar.

Adayı açıklayacağız diye gün verdiklerinde bile aday kim belli değilmiş… Şaka gibi. Tabi aslında aday belliydi. Ama adayı belirleyenin altılı masa olmadığı belli.

Ben bu adayı istemem diyerek masayı yıkıp giden Meral hanımı masaya geri döndürende muhtemelen adayı belirleyen kimse o.

Yine bir mutabakat metniyle çıktılar milletin karşısına.

Hükümeti lüzumsuz görevlendirmeler yapmakla suçlayan muhalefetin kazanmaları halinde şuanda sadece Fuat Oktay tarafından yürütülen göreve en az yedi kişi atayacağı kesin… Masadaki her ortağın bir şekilde gönülleneceği bir denklemde, cumhurbaşkanı danışmanları ve cumhurbaşkanı yardımcılarının ekipleri de göz önüne alındığında o dillerinden düşürmedikleri bin oda da millet ittifakına yetmeyecek gibi görünüyor.

Türkiye’nin geçmişte koalisyon hükümetleri yüzünden yaşadığı sıkıntılı günleri vadederek seçim çalışması yürütüyorlar resmen.

Daha ortada bir şey yokken yaptıkları pazarlıklar bile yaşanacak sürecin vahametini gösteriyor aslında.

İstanbul sözleşmesi aile yapımızın altına konan dinamittir diyen ve hükümeti İstanbul sözleşmesi üzerinden sözleşme iptal edilene kadar durmadan eleştiren partiyle, İstanbul sözleşmesi seçimi kazandıktan sonra derhal yeniden yürürlüğe sokulacak diyen parti kol kola seçime giriyorlar.

Aday açıklama töreninde ki en ilginç görüntülerden biri ise (aslında her kare ilginç) dersliklerde, kışlalarda, devlet dairelerinde başörtülü kimseyi görmek istemiyoruz çığlıklarının sahibi olan zihniyetle o zihniyetin her ortamdan uzaklaştırdığı, ötekileştirdiği ve görmeye tahammül bile edemediği başörtüsünün yan yana olmasıydı.

Soru basit aslında… Kim kimi kabullendi?

Chp mi başörtüsünü kabullenip her türlü kamusal alanda olmasını destekleyecek hamleler yapacak?

Yoksa Sp mi chp’nin zihniyetini benimseyip siz bizi nerede isterseniz biz orada dururuz diyecek?

Emin olun ben yaşayıp görmek isterim aslında…

Lakin ülkemin on yıllardır süren kalkınmasının, gelecek hedeflerinin, edinilmiş kazanımlarının heba olmasına gönlüm razı değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Macit Uluçamlıbel Arşivi