Kayyum Atamaları ve Toplumsal Gerilimler
Kayyum terimini son günlerde sıkça duymaktayız , şöyle ki bazı yayın kuruluşlarına kayyum ataması yapıldı haberleri ile geçen yıl gündemimize giren bu terim anlam olarak ‘’belli bir malın belirli bir süre yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için resmi makamlara yetkili makamlarca görevlendirilmiş kimse’’ olarak tarif edilen bu terim geçtiğimiz günlerde bazı belediyelere kayyum ataması ile tekrar gündemimize girmeye devam etmektedir. Bu hafta ki konumuz bu terimden daha çok belediyelere kayyum atamasını fırsat bilerek halkın oyları ile seçilen bu başkanların yine halkın oyları ile gidebileceğini savunan bir gazetenin köşe yazısını okuduktan sonra, kayyum atamalarının gerilim üreteceği tezi ve yorumu üzerine, yani kayyum atamaları ve toplumsal gerilim hakkında yazmaya karar verdim.
İlk bakışta tamamen demokratik özgürlükçü bir yaklaşım sergilediği izlenimi oluşturan bu köşe yazısının satır başında öteki gördüklerimiz diyerek birilerine mesaj vererek başlamış ve ilerleyen satırlarında ‘’seçilenler uygunsuz işler yapmaya başlayabilirler. Bunların görevlerine son verilmesi, değiştirilmesi gerekebilir. Değiştirme işlemi yine seçimle, yönetilenlerin özgür biçimde katılacakları seçimlerle yapılmak zorundadır. Halkın seçtiği bir yetkiliyi görevinden alarak, yerine birini atamak demokrasinin özgürlüğün özüne terstir.’’ Buradan başlayarak yorumcunun Kayyum atanan belediye başkanlarının bu kurumları terör örgütlerine yardım, yataklık ve parasal destek sağlamak için kullandıklarına hiç değinmemiş olması önemlidir. Anlatımlarında halkın seçtiklerinin halk tarafından seçimle gitmesini isterken terör örgütü üyesi olmalarına hiç değinmemesi ve halkı ötekileştirilmiş hissetmelerini sağlamak üzerine kurgulanmış olması da ayrı bir öneme sahiptir. İktidar siyasi olarak bir belediye başkanını görevden almadığını aksine terör örgütlerine üye belediye başkalarını görevden alındığını ilan etmiş olsa da hala bunu halk arasında gerilim oluşturacağını iddia ederek köşelerinde paylaşmaları ile amaçlarının batının beklediği gezi benzeri toplumsal olayların veya isyanların ortaya çıkma ihtimali olabilir mi acaba? Darbe saldırısı sonrası halkın kenetlenerek devletine ve hükümetine ve dolayısı ile Erdoğan’a sahip çıkması ve bunu kayyum atanan bölge illerinde de demokrasi nöbetlerinin heyecanla beklenerek mezhepsel etniksel veya siyasal olarak değil de halk olarak Millet olarak başarması sonucu alınan Ohal kararı neticesinde başlatılan bu uygulamalara destek vermek yerine eleştirel yaklaşımların bu atamaların hukuksuz olduğunu savunmak toplumu gereceği kanaatindeyim. Seçimler mutlaka olacak ancak seçimler yapılıncaya kadar mevcut başkanların görevde kalmasının mümkün olmadığı bu gibi durumlarda ne yapılması gerekiyor? Lafı eğip bükmeden söylemek lazım siz bu iktidarı ve Erdoğan’ı istemiyorsunuz ve tıpkı darbe öncesi yapılan darbe çığırtkanlığı gibi kayyum atanan yerlerde halk isyanı veya ayaklanma istiyorsunuz kanaatindeyim. ABD büyükelçisi Bass’ın Kayyum atamaları hakkında endişe duyuyoruz açıklamalarını destekler nitelikteki bu tür yorumlar ve büyük elçinin Artvin ziyareti sonrası yapılan yorumlar, Fetö ve PKK üyesi olması şüphesi ile açığa alınan belediye başkanı memur ve öğretmenler için destek açıklamaları yapmak da toplumun yumuşak karnını yoklamaktan başka bir uygulama olamaz. Yarınlar daha güzel olacak bu millet buna yürekten inanıyor ve bunun gereği olarak siyasi polemik ve toplumsal ayrışmayı sağlayacak her türlü argümanın karşısında duruyor.
Malum partinin sözde kürt sorunu üzerine kurguladığı politikalar halk desteğini kaybettiği için kendilerine oy verenlerin artık yeter gibi tepkilerini her geçen gün artarak gördükleri için çark ettiler. Ama nafile bu toplum artık ayrışmak istemiyor birlik istiyor bu topraklar da huzur ve güven istiyor. Ayrışma değil kardeşçe yaşamak istiyor. SAYGILARIMLA