Karapınar’a Recep Konuk’un Gözünden Bakmak
MÜSİAD Konya’da geçen Perşembe akşamı biliyorsunuz, Cumartesi günü de yazmıştım, Konya Şeker’in Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk vardı.
Kısmen de, Recep Beyin konuşmasından aldığım notları sizinle paylaşmaya çalıştım. O yazımda da ifade etmiştim, zaten Sayın Recep Konuk’un konuşmasını bir yazı ile anlatabilmek gerçekten pek mümkün değil. Ama özellikle, Konya’da birlikte hareket etme ve enerji hususlarında ifade ettikleri, Konyamıza hakikaten çok önemli bir yol haritası çizmektedir.
Elbette bu konuşmadan aldığım notları sizinle paylaşmaya çalışacağım ama öncelikle şunu da ifade etmek istiyorum, Allah’ınızı severseniz Konyalılar artık gelin şu birlikte hareket etme kültürünü oluşturalım.
Yahu herkes kazanacak, hepimiz kazanacağız, Konya kazanacak. Bugün Konya bulunduğu noktadan, birlikte hareket etme kültürünü hayata geçirebilirse, en az 10 kat büyür.
Belki daha fazla…
Bugün telaffuz ettiğimiz rakamlar çocuk oyuncağı gibi kalır.
Bakın başımızdan geçen bir olayı anlatacağım. Geçenlerde Konyalı bir sanayici ağabeyimizle bir hususu konuşuyorduk. İnanın pazarlık yaptığı rakam 200 lira ve ısrarcı bir şekilde diyor ki, “ben 40 yıllık esnafım”. Bunu diyen ağabeyimizin devasa bir fabrikası var ve bütün dünyaya mal satıyor.
Sevgili ağabeyimizin paraya sahip çıkması güzel ama tamam 40 yıl önce esnaftın, anlıyorum, seni kutluyorum da, zira o esnaflıktan almışsın işletmeni bugün devasa bir fabrika haline getirmişsin. Fakat bugün de esnaf olursan bu fabrikayı büyütemezsin, senden sonraki nesillere aktaramazsın, bunu anlayamıyor musun?
Allah’ını seversen hala esnaf mantığı ile hayata bakarsan nereye gideceksin, daha doğru bir soru ile kendini esnaf görmeye devam edersen, işlerini esnaf mantığı ile çözmeye devam edersen yarın nerede olacaksın? Hiç düşündün mü?
Ben anlıyorum, o gün Konyalı ağabeylerimizin düşünce kabiliyetleri var oldukları döneme göre gayet iyiydi ve işletmeler bugüne taşındı, Konya bir sanayi kenti haline geldi.
Ama bugün o günkü kafa yapısı ile bu işletmeleri ileri taşıyamazsınız?
Peki, ne yapacaksınız?
Çok açık yazıyorum, birkaç kurum ile birleşeceksin, işletmeni bugünkü büyüklüğünün 5 katına çıkaracaksın. Sonra bir yönetim kurulu ihdas edeceksin, sen yönetim kurulu olarak, para sayacaksın, senin adına Amerikalarda, Ankara’larda, ODTÜ’lerde, İstanbul’larda, Boğaziçi gibi üniversitelerde okumuş insanlarda senin bu işletmene para üzerine para kazandıracaklar.
Ve sizin işletme 10 yıl sonra dünya çapında büyüklüğe ulaşan, marka değerler üreten, ARGE Merkezi olan devasa bir şirkete dönüşecek.
Hacı Abi Allah’ını seversen anla, bundan başka bir yol yok…
Eğer bu dediğimi yapamazsan da, Amerikalı, Hollandalı, İngiltereli, Alman, İsrailli, Rus, firmalar gelecek, seni batıracak, yok edecek, kaybolup gideceksin.
Bunları izah ettikten sonra MÜSİAD Konya’daki konferansta Türkmen Beyimizin Karapınar ile ilgili ifadelerine geçelim.
Türkmen Beyimiz Recep Konuk diyor ki, “Karapınar kolay para kazanılabilecek bir yer. Gelin Konyalılar bunu birlikte yapalım. Kız güzel, tahsilli, soyu sopu belli, iyi terbiye almış. Bu kız bizim oğlana yakışır, bu kızı bizim delikanlıya alalım.”
Şöyle bir de öneri getiriyor; “önce bir konsorsiyum kuralım, buraya bu işi bilen insanlar getirelim. Bize bu arkadaşlarımız bir rapor hazırlasın. Orada yatırım yapmak için ne kadar para gerekiyor bakalım. Mesela ‘300 milyon lira gerekiyor’ densin. Biz de bu işe birlikte para koyarak girelim. Girmek isteyen herkes girsin. Büyük küçük fark etmez, herkes gücü kuvvetince bu şirketten hisse alabilsin. Bütün Konyalıları bu işe ortak yapalım.
Şöyle de yapabiliriz. Biz Konya şeker olarak önce bu 300 milyon lirayı koruz, bu işe başlanır. Sonra buraya girme ölçüsünce biz geri çekilir. Ne kadar çok para girerse biz o kadar geri çekiliriz. Bizim bu anlamda ‘şu büyüklükte olalım’ diye bir iddiamız yok. Önemli olan Konyalılar, Karapınar’daki santrallerin yatırımını yapsın ve buraların sahibi Konya olarak kalsın. Dışarıdan ortak da alabiliriz ama büyük bölümü mutlaka Konya’da kalmalı, ortak hareket etmeliyiz.”
Evet, Türkmen Beyimiz Recep Konuk böyle diyor, Allah’ınızı severseniz kötü mü diyor?
Yahu anlayamıyor musunuz? Karapınar’da iyi kömür var, kömür derinde değil, kolay işlenebilecek şekilde. Buraya yatırım yapılması kolay, arazi müsait. Biz Konyalılar olarak bu işin ucundan tutmazsak, bu işi yürütecek organizasyonu oluşturamazsak, Konya Çimento gibi, Seydişehir Alüminyum gibi, MEDAŞ gibi, TÜMOSAN gibi, Karapınar’da Konya dışından olan firmalara, insanlara, gruplara gidecek ve Konya yine avucunu yalayacak.
Bakın Konyalılar “Yeni Büyük Konya” diye bir kavram geliştirmeye çalışıyoruz, inanın bunu anlayabilirsek, bunu hayata geçirebilirsek, Konya bugün olduğundan en az 10 kat büyür.
Konya büyür, Konyalıların kazancı büyür, geliri artar, arazisi değerlenir, işçimiz daha yüksek maaş alır, nitelikli insan transferi ile Konya dünyada önemli bir merkez haline dönüşür. Konya beyin göçü alan bir şehir haline dönüşür.
Türkmen Beyimiz de ben bu vizyonu görebiliyorum, bu vizyonu MÜSİAD Konya Şube Başkanımız Dr. Lütfi Şimşek’te de görürdüm.
Ne olur, şu dedikoduyu, birbirimizi çekememeyi, birbirimizin arkasında atıp tutmayı, kuyu kazmayı bir tarafa bırakalım, iş yapalım, büyüyelim.
Bakın MÜSİAD Konya’da da, Türkmen Beyimiz Recep Konuk’ta da inanın, Konya’yı yönetelim, bu işlerden menfaat elde edelim, gibi bir düşünce yok. Cumartesi günü yazdım, Konya Şeker’in bugün büyüklüğü 5 Milyar TL’yi aşmış durumda. Aynı Şekilde MÜSİAD Konya’nın bütün üyeleri zaten Konya’nın önde gelen işadamları…
Burada mesele büyümeyi genele yayabilmek, top yekûn Konya’nın zenginliğini artırmak ve Konya’yı Yeni Türkiye’nin ve hatta dünyanın Medeniyet Merkezi yapmak, Konya’nın ölçeğini bugünkü çaptan en az 10 kat daha fazla büyütmek.
Bu ideale inanmak lazım, değişimin bir parçası olmak lazım, hukuk, standart, nitelik, yasalara uygunlun, bu çerçevelerde büyümenin bir parçası olmak lazım…
Karapınar’a da, MÜSİAD Konya’daki Türkmen Beyimizin konferansına da, MÜSİAD Konya’nın idealine de, “Yeni Büyük Konya” algısına da bu açıdan baktığınızda bir anlamı var.
Gelin bu “anlam” üzerinde kafa yoralım…