İran bölgeyi karıştırdı
Ortadoğu’da akan Müslüman kanı durmak bir yana yeni cephelerle daha da artıyor. Şiilerin uzun süredir kaşıdığı Yemen’deki operasyonu, Şii blok karşısında Sünni blokun Şii etkisini sınırlandırmak için düzenlediği askeri bir harekat olarak tamlayan Dış ilişkiler Uzmanı Dr. Yusuf Sayın operasyonun büyük sonuçları ve gelecek yansımaları olacağını kaydetti.
Hâlihazırda devam etmekte olan, Suudi Arabistan’ın başını çektiği Arap ülkelerinin Yemen’e düzenlediği askeri operasyon hakkında sizin için Uluslararası İlişkiler uzmanı Dr. Yusuf Sayın ile görüştük. Yusuf Sayın’a göre Yemen operasyonu, bölgede Şii Blokun karşısında Sünni Blokun Şii etkisini sınırlandırmak için düzenlenen askeri bir harekat...
- İran destekli Hutilerin, bölge açısından ve özellikle Suudi Arabistan için hayati bir önemde bulunan Aden’e kadar dayandığını biliyoruz. Bu bağlamda Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri de askeri bir operasyon için harekete geçmiş bulunuyor. Bu noktada Yemen operasyonunun temel hatları ile neyi kapsadığını özetleyebilir misiniz hocam?
Teşekkür ederim. 10 Mart’ta Yeni Haber’de “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suudi Arabistan Ziyareti” başlıklı yazımda bu operasyonun sinyallerini vermiş ve Şii blokun karşısında Sünni blokun oluşturulmaya çalışıldığını belirtmiştim. İran destekli Şii Hutiler ile devrik Devlet Başkanı Mansur Hadi’ye bağlı güçler arasındaki çatışmalar nedeniyle Yemen bölünmenin eşiğine gelmiş bulunuyor. Çatışmaların Devrik Lider’in sığındığı Aden’e kadar uzanması ve Yemen Dışişleri Bakanı Yasin’in birkaç gün önce Arap ülkelerini acil bir şekilde askeri müdahaleye davet etmesi üzerine, Suudi Arabistan’ın başını çektiği Sünni blok, “Kararlı Fırtına” isimli bir operasyonla Yemen’e askeri müdahalelerde bulunmaya başladı. Suudi Arabistan’ın ABD büyükelçisinin operasyonu tüm dünyaya duyurmasını izleyen saatlerde operasyona katılan diğer devletlerden de destek açıklamaları geldi. An itibariyle operasyona 10 ülke destek vermektedir. Ağırlıklı hava bombardımanı şeklinde geçen operasyona 100’den fazla savaş uçağı ve 150 binden fazla asker katılmaktadır.
-Hangi ülkeler Yemen operasyonuna katılmaktadır, ve şu anda operasyonda gelinen son durumu bizimle paylaşır mısınız?
Suudi Arabistan’ın öncülüğünde ABD, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas, Ürdün, Sudan, Pakistan ve Mısır bu operasyona katılmaktadır. ABD ise lojistik ve istihbarat düzeyinde destek verdiğini açıklarken bazı ülkeler de doğrudan silah, uçak ve mühimmat desteğinde bulunmaktadır. Şu anda birçok askeri unsurun etkisiz hale getirildiği haberleri geliyor. Sana'da Deylemi hava üssü, İhtiyat Komutanlığı ve Reyme Humeyd komutanlıkları girişilen operasyonlara hedef olurken, bu üslerde bulunan hava savunma sistemlerinin, uçak savar bataryalarının ve savaş jetlerinin etkisiz hale getirildiği bildiriliyor. Sadece Sana ile sınırlı kalmayacağı öngörülen operasyonların, güney bölgelerine de ulaşacağı tahmin edilmektedir. Aden’e 60 kilometre mesafedeki el-Aned üssünün de hedef alınmasından sonra Ensarullah Hareketi olarak bilinen Huti güçlerinin üssü terk ettiği ifade ediliyor. Yine bu operasyonda da en kritik konu, sivillerin yaşamıdır. Maalesef bazı sivil can kayıplarının meydana geldiğini öğreniyoruz.
-Sünni Blok merkezli olarak gelişen operasyon karşısında Şii Blokun temsilcisi durumundaki İran’ın harekâta dair görüşü hakkında bilgi verir misiniz?
Öncelikle, İran’ın Yemen’e düzenlenen operasyonu kınadığını ve saldırıların acilen durdurulmasını talep ettiğini ifade etmeliyim. İran Dışişleri Bakanlığı’na göre “tehlikeli bir adım” olan Yemen operasyonu, “ülkelerin ulusal egemenliklerini zedeleyen uluslararası sorumluluklara aykırı bir eylem” olarak görülmektedir. İran’a göre bu harekâtla birlikte durum içinden çıkılmaz bir hale girecek ve krizin boyutları daha da derinleşecektir. Buna ilave olarak ülke içindeki ihtilafların barışçıl bir şekilde çözülmesi için ortaya çıkabilecek fırsatlar reddedilmiş olacaktır. Fakat tersi bir okuma yaparsak, İran’ın bir süredir Yemen’de takip ettiği siyaset ve özellikle Hutilere olan desteği, tam da kendilerinin ifade ettiği üzere, bir ülkenin ulusal egemenliğini zedelemeye ve uluslararası normları hiçe saymaya dönük olarak gelişmektedir. İran’ın Yemen’e olan dış politikası, Yemen’deki barış umutlarını gölgede bıraktığını görüyoruz. Aynı durum bugün Irak ve Suriye’de de ortaya çıkmaktadır.
-Operasyonda Türkiye’nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ankara, Yemen operasyonuna açık bir destek vermektedir. Ve bu desteğin kapsamı ve çerçevesi tam olarak çizilmese de Suudi Arabistan öncülüğünde düzenlenen harekâta olan destek çok açık bir şekilde en üst düzeyden ifade edilmektedir. Türk Dışişleri, Yemen'de varılan tüm anlaşmalara ilave olarak 2201 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının reddedilmesini ve Sana'dan ve Hükümet kurumlarından çekilmeyen Huti Hareketi milislerinin tek taraflı eylemlerini sürdürmesi ve meşru Cumhurbaşkanı Hadi'nin sığındığı ve geçici başkent ilan ettiği Aden'i ele geçirmek üzere askeri harekât başlatmasını şiddetli bir şekilde kınamıştır. Türkiye, 2011 yılında Körfez İşbirliği Konseyi Girişimi çerçevesinde başlatılan siyasi geçiş sürecinin rayından çıkmış olduğunu ve sürecin kazanımlarının tersine çevrildiğini öne sürmektedir. Ve bu durumun, Yemen halkının maruz kaldığı vahim insani ve ekonomik sorunları derinleştireceğini ve uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturacağını ifade etmektedir. Türkiye, Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri başta olmak üzere bölge ülkelerinden oluşan bir koalisyon gücü tarafından Hutilere karşı girişilen ve Türkiye’ye Suudi Arabistan hükümeti tarafından önceden bilgisi verilen askeri harekatı desteklediğini ve bu harekatın ülkede ortaya çıkan iç savaş ve kaos tehlikesinin önlenmesine ve meşru devlet otoritesinin ihya edilmesine katkı sağlayacağına inandığını belirtmiştir.
-Son olarak, operasyonun muhtemel sonuçları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şahsen Yemen operasyonunu, uluslararası güçlerin desteğiyle bölgede Sünni ve Şii blokların karşılaşması ve çarpışması olarak değerlendiriyorum. Her iki tarafın da Müslüman unsurlardan oluştuğu göz önüne alındığında ve girişilen harekâtlarda mutlak surette sivil can kayıplarının da yaşanacağı hesaba katıldığında, oldukça vahim ve üzücü bir tablo karşımıza çıkıyor. Olaya insani kaygılarla bakarsak, maalesef yeni bir insani bunalımla karşı karşıyayız. Mezhep çatışmasının körüklendiği, bütün siyasi ve ekonomik hırsların şaha kalktığı bir zamanda bölgede bir alanın daha kaosa sürüklenmesi, Orta Doğu-Asya havzasındaki gelecek barış ve istikrar umutlarını suya düşürmektedir. Altını çizmek istediğim husus, akan kanın Müslüman kanı olduğu, kanın döküldüğü toprakların asırlarca birbirleriyle dost ve kardeş olarak İslam çatısı altında bir arada yaşanan topraklar olduğudur. Muhakkak ki Yemen operasyonunun büyük sonuçları ve gelecek yansımaları olacaktır. Ama kanaatimce en önemli sonuç, kardeşlerin birbirlerine karşı savaş açtığı veya karşı karşıya getirildiğidir…
-Hocam teşekkür ederiz…
Ben Teşekkür ediyorum. Dilerim savaş beklentilerinin yerini barış umutları alır…
MERVE ATEŞ / YENİ HABER