IMF’den sonra Türkiye
Bazı muhalefet partileri tarafından sürekli dillendirilen gezi olayları ortaya çıkalı ve bazı sözde aydınlarca gezi ruhu söylemleri ile ülkeyi karıştırmak ve seçilmiş devlet yönetimine darbe vurabilmek için hala umut bağladıkları bir isyan olarak karşımıza çıkalı üç yıl oldu. Peki neden gezi, neden 17-25 aralık veya neden mit tırları olayları gibi soruları daha da çoğaltabiliriz neden DAEŞ neden PKK saldırılarını artırarak devam ediyor , neden Ankara ve İstanbul bombalı eylemleri ve en önemli soru neden son yıllarda gündemimiz sürekli iç ve dış olaylarla hızlı bir değişkenlik gösteriyor ve neden toplumumuz kutuplaştırılmaya çalışılıyor. Son sorunun cevabı olarak ülkeyi yönetilemez ve iç karışıklıklarla halkımıza mesaj verilmek istenmektedir. Neden neden neden?
Neden olacak borç almayan bir ülkeyle ne yapılabilir diyen batı zihniyetinin dışarıdan ve ülke içindeki uzantılarının türlü oyun ve bahanelerle halk üzerinde bir çeşit algı operasyonlarını artırarak devam etmesini istemeleridir. 14 mayıs 2013 yılında ilk kez IMF olan borcun tamamen kapatılarak Türkiye’nin 50 yıl enerjisini alan ve batının istediği faizi , enflasyon ve karışıklılar ile kendi güvenliklerini sağlayan çarkın durdurularak ülke lehine çevrildiği bir dönüm noktasıdır bu tarih , bu tarih faiz ödemekten kurtularak kendi gücünün farkına vardığı, muhteşem tarihini fark ederek özüne dönmeye çalıştığı bir dönem olması bakımından önemlidir. Eski Türkiye’de batı faizle para verir para gelince de enflasyon ve develüasyonla tekrar yurt dışına çıkardı.
Batı da zenginliğine zenginlik katardı. Hükümetlerde faiz üstüne faiz yaparak ülkeyi idare etmeye çalışır ancak başarılı olamazdı. Türkiye siyasi tarihinde Başkanlık sistemini kim savunursa bir şekilde önüne setler çekilerek iktidardan indirilir yani batının istediği ayarlara yeniden dönülürdü. Şimdi bir siyasi parti lideri çıkıp Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz diyerek seçilmiş hükümeti ve seçilmiş Reisi Cumhuru tehdit etmeye cüret etmesi ve yine AB büyük elçisinin biz şahıslarla değil devletle anlaşma imzalarız diyerek Reisi Cumhuru halkın gözünde diktatör gibi göstererek , içimizdeki işbirlikçilerin arkasında durmayı tercih etmesi gibi geziden 3 yıl sonra dahi gezi benzeri iç olaylarla halkın Reisi Cumhura desteğini keserek amaçlarına ulaşmak istemektedir. Ana muhalefet partisinin bu tehditkar tavrı yine toplumu kutuplaştırma isteğinin bir göstergesidir. Ana muhalefet lideri 2015 yılının son günlerinde ‘’ kendimize uygun Başkanlık sistemini tartışılabilir.’’sözlerini unutmuş olacak ki şimdilerde kan dökmeden başkanlık sistemi gelmez demesi ile kendisini ikileme düşürmüş oluyor. Günlük siyasi polemiklerle halkın huzur ve güvenini sarsıcı söylemlerden uzak bir duruş sergilemesi gerekirken ana muhalefet liderinin bu duruşu son günlerde Mecliste PKK ya destek veren Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması oylamasında hayırcı tavrı da CHP tabanını rahatsız ettiği gerçeğidir. Meclis çatısı altında hangi siyasi parti olursa olsun Milli birlik ve beraberliği zedeleyecek söylem ve eylemlerden uzak durması gerekir.
Son olarak Türkiye’nin IMF olan borcu sıfırlanmasından sonra siyasi olarak halkı kutuplaştırmaya çalışan çevrelerin ve terör örgütlerinin işbirliğinin günden güne artması ülkemiz üzerinde oynanan oyunların ne kadar büyük ve kapsamlı olduğunu göstermektedir.
SAYGILARIMLA