Her Fetullahçı teröristtir!
Gazeteci-Yazar Cem Küçük'le 'Cehennem Köpekleri FETÖ' isimli yeni kitabını konuştuk....
Gazeteci-Yazar Cem Küçük 'Cehennem Köpekleri FETÖ' isimli yeni kitabıyla gündeme damga vurdu. Yeni eseriyle ilgili ilk söyleşisini Yeni Haber’e veren Küçük, Türkiye’nin neredeyse bütün batılı emperyalistlerle karşı karşıya geldiğini anımsattı. Türkiye’nin er ya da geç Amerika’yla fiili savaşa gireceğini, çünkü ülkemizin artık kendi çıkarına göre hareket ettiğini söyleyen Küçük, ayrıca Fetullahçı yapının her üyesinden öte sempatizanların bile birer terörist olduğunu kaydetti.
İşte Cem Küçük'le gerçekleştirdiğimiz söyleşi...
Cemaatin bir kanadı iktidar ortağı mı? 21 Haziran 2012’de Türkiye’de ilk defa böyle bir ifadeyi kullandınız. Bu 4 yıllık süreçte önce cemaat, sonra paralel yapı ve son olarak FETÖ terör örgütü olarak ifadeleriniz var. O yazıda cemaatin iktidarın bir kanadı olduğunu açıkladınız. Bunu nasıl gözlemlediniz?
2010’da Hanefi Avcı’nın tutuklanmasıyla beraber Türkiye’de bu operasyonları Fetullah’çıların yaptığı yönünde kamuoyunda bir algı oluşmaya başlandı ama bu açık açık görülmüyordu. Ardından şike davası çıktı. Peşinden 2011’in Kasım ayında Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla kozmik odaya girildi. Sonra eski Genel Kurmay Bakanı İlker Başbuğ tutuklandı ve 2012’de 7 Şubat Olayı oldu. O tarihte cemaatin devletin içinde operasyon yaparak hem kendi önlerini açmak hem de istedikleri kişiyi devre dışı bırakmak ve sistemi ele geçirmek için bu operasyonları yaptılar. Ben bunları 2011’den sonra gördüm ve 2012 yılında yazmaya başladım. Zaten 7 Şubat Olayı FETÖ’nün gerçek yüzünü gösterdiği en bariz olaylardan birisiydi. Zaten aklı başında biri bu olayları o zamanlarda görebilirdi. Ama takdir edersiniz ki o yıllarda bunları yazmak o kadar kolay değildi. Uyarı geliyordu, ‘yazma seni içeri atarlar’ diyorlardı. Ama o yıllarda bunları birilerinin söylemesi gerekiyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Hakan Fidan, hedefte kim varsa, onları tutuklayarak devre dışı bırakma girişimi bariz bir şekilde belli oldu. Bunların durmayacakları belliydi. 15 Temmuz darbe girişimiyle bunu hepimize göstermiş oldular.
Kitabınızda yazan her şey gerçekleşti. Ömer Faruk Kavurmacı da tutuklandı. Sizce sürpriz olan, devlet bu kadarını da yapmaz diye gördüğünüz bir şey oldu mu?
Bana 2012’de deselerdi bunlar askeri darbe yaparlar mı diye ben yapmazlar derdim. Ama 17-25 Aralık’ı görünce bunların PKK’ya istihbarat verdiğini görünce bunlar bizi de vurabilirler diye 2016’nın Nisan ayında yazdım. Bu örgüt tamamen Amerikan kafasıyla düşünerek bakıyor. Orada ne oluyordu? Dünya böyle bir olayla karşılaşınca ne oluyor, bizde ne oluyor? Yani suyun bir akışı vardır. İsteseniz de istemeseniz de su bir yere akar. Siz ne kadar oynarsanız oynayın su bir yolunu buluyor. Zaten bunların medyasına er ya da geç el konulacağı, operasyon yapılacağı bunların dağılacağı, devletten temizleneceği, söküp atılacağı, bütün demokrasilerde nasıl operasyon yapılıyorsa bizde de aynı olacağını ben açık açık gördüm yazdım. Beni bu şaşırtmadı. Ama ben 2014’te ‘terör örgütlerinin medyası olmaz. El konulması lazım. El kaidenin, IŞİD’in, FETÖ’nün olmaması lazım’ dediğimde düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü falan diyorlardı. Şimdi bakıyorsun herkes aynı şeyi söylüyor. Benim o yıl kullandığım cümleleri şimdi onlar söylüyor. ‘Terör örgütlerinin medyası mı olur?’ diyor. Hatta benim tartıştığım bir arkadaşım, bunları isim isim vermek gerekirmiş diyor. Bunları darbe girişiminden sonra söylüyor. Öncesinde neden söylemedin? Öncesinde de bu isimler biliniyordu. Bu işte korku. Korkmaktan dolayı bu isimleri veremiyordu. Benim böyle bir korkum olmadığı için bunları çökertmek gerektiği için isim isim veriyordum. Haklı çıkmak bunla alakalı bir şey. Hesabın olmazsa, bildiğin doğruları yazarsan zaten Allah da insana yardım ediyor. Haklı da çıkıyor yani. En önemlisi de bu.
Can Dündar’la ilgili ‘Türk Julian Assange’dır Can Dündar’ dediğiniz yazılar var. Can Dündar kaçak. Türkiye’ye gelmesi de artık zor görünüyor. Bunlarla ilgili Ekrem Dumanlı’yla, Adil Öksüz’le ilgili çok net şeyler söylediniz. Ancak bu yaşananlar göz göre göre nasıl oldu?
Kurumlar arası irtibatsızlıkla alakalı. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da söylemişti. Devlette MİT, genel kurmay, emniyet, savcılar bir irtibatsızlık vardı. Koordinasyonsuzluk vardı. Bu adamların kaçma sebebi buydu. Şerif Ali Tekalan, Mustafa Özcan kaçmış, medyadaki önemli adamlarından olan bu da duracak değil. Yüzde yüz kaçacak. Yakalanırsa tutuklanacak. Ama oradaki hata 14 Aralık 2014 tahşiye operasyonlarında tutuklayamamak oldu. Çünkü kamuoyunda öyle bir baskı geldi ki onlar o zaman tutuklanmadı. Halbuki o dönemde tutuklansalardı Ekrem Dumanlı’nın içeri girmesiyle birçok şey önlenebilirdi. Bu belliydi. Savcıların, hâkimlerin, gazetecilerin kaçacağı biliniyordu. Bunu öngörememeyi ben kabul etmiyorum. Kaçtılar ama bir miktarları kaçamadan yakalandılar. Buna da şükür diyoruz.
Birisi Türkiye’de 2012’den beri ne oldu diye merak edip kitabınızı okursa aslında her şey berrak şekilde ifade edildiği için bütün detaylarıyla anlayabilir. Aslında Türkiye’de yaşayanlar buna çok inanmadılar. Şu yazıları görünce ‘Evet biz sadece Cem Küçük’ü dinlesek bile en azından 15 Temmuz gerçekleşmezdi’ denilecek bir şey. Ufuk açıcı ifadeler ve net şeyler var. Bu noktada Türkiye’deki özellikle medyanın büyük bir kısmının bu konuda net bir tavır alamamasını neye bağlıyorsun?
İki şeye bağlıyorum. Birincisi bizim arkadaşların bir kısmının yıllardan beri gelen muhafazakar kesimin içine sinmiş korku var. Bu korkuyu aşamadıkları, kafalarında bitiremedikleri için bunları yazamıyorlar. Başıma iş almayım, lazım değil diyorlar. İkincisi bizim arkadaşlarımız, iktidar olduklarını unutuyor. Bugün AK Parti yüzde 50 ile iktidarda, arkasında Türkiye’nin gücünün olduğunu, halkın kendisini desteklediğini idrak edemedikleri için bunu yazamıyorlar. Bir sebebi de az önce söylediğim gibi, gelecek kaygısı falan gütmeyeceksin. Başıma iş gelir, çocuklarım var, bunlar beni içeri alırlar, yarın öbür gün AK Parti iktidardan düşer hesabı yapılırsa bu korkaklık devam eder. AK Parti 14 yıldır iktidarda ama hala Hürriyet Gazetesi medyada tahakküm kuruyor. Bunları aşmak lazım. Bizim onları yönetmemiz lazım. Bir dönem benim yazılarımla bu biraz sağlanmıştı, yapılıyordu. Ama bakıyorsun hala aynı korkaklık sürüyor. Dolayısıyla isimleri söylemek de bu konuda mantıklı olur.
Bundan sonrasıyla alakalı daha net daha keskin, hem kamu hem de siyaset ayağında neler yapılmalı? Nasıl durulmalı?
Bence FETÖ devletten nasıl temizleniyorsa PKK da DAEŞ de öyle temizlenmeli. Bunlara sempatiyle bakanlar da atılmalı. Biz nasıl FETÖ’cüler maaşlarının bir kısmını himmet olarak veriyorlar diyorsak, bu PKK’lı memurlar da maaşlarının bir kısmını veriyorlar. Onları henüz doğru dürüst analiz edemedik. Bu PKK ve FETÖ devletten olduğu gibi sökülüp atılacak. Ama dışarısıyla alakalı olduğu için bu kavga devam edecektir. FETÖ biter, PKK biter ama başka unsurlarla gene önümüze bir şeyler çıkarırlar. Çünkü Türkiye dış politikada bir değişikliğe gidiyor. Doğru veya yanlış kendi çıkarlarına göre hareket ediyor. Hata da yapıyor. Doğru da yapıyor. Dolayısıyla batı da bundan hoşlanmıyor. Çünkü NATO konseptinin dışına çıkıyorsun. Amerika’nın her dediğini yapmıyorsun. Bu kavga belli bir zaman daha 10-20 yıl kadar sürecek gibi görünüyor. Yani biz daha işin başındayız. İçeride temizlik yapıyoruz. İç temizlik bittikten sonra dışarıyla meseleleri görüp Türkiye yoluna girecektir. Şöyle bir iddiam var benim. Türkiye er ya da geç bu bölgede Amerika’yla karşı karşıya gelecek. Türkiye Amerika’yla fiili savaş yapacak. Ülkemiz oraya doğru gidiyor. Biz bunu görür müyüz görmez miyiz bilmiyorum ama bunlar yaşanacak. Çünkü kendi çıkarına göre hareket etmek batının çıkarlarını yok saymak demektir.
Her zaman söylediğiniz ve slogan olması gereken bir cümleniz var. “Asla unutmayalım. Her Fetullahçı bir teröristtir ve başı ezilecektir” bunu iki cümleyle özetlersek bu sözü artık okullara indirgeyerek, her çocuğa her gence söyletmek gerekiyor. Bunun özetini alabilir miyiz?
Fetullahçı yapının her üyesi birer teröristtir. Bunlar emir geldiği zaman hepsi birer robota ve teröriste dönüşüyorlar. Onlar için bir canının kıymeti yok. Nitekim uçaklarla tanklarla bizi vurarak adeta yok saydılar. Yani öldürdüler. Bunlara karşı daha sert mücadele etmek lazım. Yumuşamamak gerekir. Çünkü onlar bize acımadı. Biz haklıyız. Bu milletin uçağıyla tankıyla, bu millete ateş edenlerin hesabını en iyi şekilde sormak lazım. Arada yanlışlıklar yapılabilir. Kurunun yanında yaşlar da yanabilir. Buna itirazımız yok ama bizim amacımız bu PKK’yı FETÖ’yü devletin içerisinden söküp atmaktır. Herkes bunun için çalışmalıdır.
HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER GAZETESİ