“Hayatın sahici yanına seslenmeye çalıştım”

Bir eğitim kurumunda psikolojik danışman olarak çalışarak hayata ve aynı zamanda çıkardığı şiir albümleriyle yüreklere dokunan Selçuk Küpçük ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

“Hayatın sahici yanına seslenmeye çalıştım”

Bir eğitim kurumunda psikolojik danışman olarak çalışarak hayata ve aynı zamanda çıkardığı şiir albümleriyle yüreklere dokunan Selçuk Küpçük ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Küpçük, yaptığı işleri ‘Hayatın sahici yanına seslenmeye çalıştım’ sözleriyle özetledi.

Şiir ve psikoloji… Her ne kadar ‘ruh’a hitap etse de ve her ikisi de bir şekilde ruhun derinliklerine inme gayesi taşısa da hem kutuplar kadar uzaktır birbirlerinden hem de bir bütünün iki yarısı kadar yakın… Birini Bilim ve birini Sanat kabul edenler için kutuplar kadar uzak, Ruhun iki ayrı tınısı kabul edenler için bir müziğin iki ayrı notası… Bu iki meziyeti maharetle koltuğunda taşıyan Selçuk Küpçük’e konuk olduk ve Şiiri, Mutluluğu, Hayatı , yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını konuştuk.

Selçuk Küpçük’ü tanıyabilir miyiz öncelikle?
Tabi bir sanatçının kendini böyle anlatması zor biliyorum ama en azından tanımayan okuyucularımızın sizin hakkınızda ufacık bir fikir edinmesi açısından önemli bu.  

1971 doğumluyum. Gazi Üniversitesi’nde Psikolojik Danışma ve Rehberlik öğrenimi gördüm. Tebessüm Provaları, Kurutulmuş Gül Mevsimi, Artık Kuşlarını Uçur isimli kendi bestelerinde oluşan 3 albümüm bulunuyor. Selda Bağcan’dan Hasan Sağındık’a kadar birçok sanatçı bestelerini albümlere okudum. Dergâh, Hece, Yedi İklim, Granada Edebiyat, Siyah Sanat, Ayraç, Kertenkele, Mahalle Mektebi gibi edebiyat ve düşünce dergilerinde şiir, eleştiri, müzik, inceleme yazılarım yayınlandı. Müzik çalışmalarımın yanı sıra Kirletilmiş Ölümler Kitabı ve Büyük Tefsir (şiir), Yüzleşmenin Kişisel Tarihi (politik eleştiri), Modern Türk Şiirinde Bellek Arayışı (poetik eleştiri), Türkiye Edebiyat Dergileri Atlası (inceleme-söyleşi) adlı kitapları da kaleme alan Küpçük, halen bir eğitim kurumunda psikolojik danışman olarak çalışıyorum.

Teşekkür ederim bu noktadan sonra hiç sözü uzatmadan direk konuya girmek istiyorum.

Tebessüm Provaları.. Hakikaten hüzünden sevince dönen besteler provası mıydı?

“Tebessüm Provaları” 1994 yılında kayıt ettiğimiz ancak çıkışını 1996 yılında gerçekleştirebildiğimiz ilk kasetim. Orada yer alan bestelerin belki tamamının benim kişisel tarihimde karşılığı bulunduğunu söyleyebilirim. İlkokul 5.sınıftan itibaren bağlama çalıyorum. Türkülerin, dolayısı ile bu topraklara rengini, ahengini veren ses evreninin içinde şekil buldum. O kasette yer alan “Ellerimde Bir Demet Karanfil”den, “Bir Yalnız Savaşçının Ölümü”ne kadar her bestede kuşağımın acıları ve trajedileri vardır. Hayatın sahici yanına seslenmeye çalıştım her zaman. Çok büyük iddiaların adamı olmadım. İnsana dair naif, sıradan, basit öyküleri anlatmak istedim. Mizacım da böyle. Sloganik, gerçek hayat ile irtibatı kurulamayan, ajitatif söylemlerden her zaman uzakta durmaya çalıştım. Bununla beraber yaptığım müziğin sadece içerik olarak değil, form olarak da “yerli” olmasına özen gösterdim. Benim beslendiğim ana form türkülerimizdir. Hatta 1990’ların ortalarında ilk konserlerime giderken, bizi halk ozanlarının yanına katarlardı. Dolayısı ile halk ozanları ile aynı sahneyi paylaşmadım sadece, onların ruhlarını da devraldım. Ki bu ruh, -sadece Anadolu’yu dikkate alırsak- en az bin yıllık bir birikimi taşıyor. Bütün bunların bilinci ile müzik yapmaya yöneldim.

Müziği de temelde kendim için yaptığımı belirtmem gerekli. Kendi acılarım, tanıklıklarım için… 1990’larda herkes büyük sözler, sloganik, ideolojik, ajitatif içerikler ve bu topraklara ait olmayan müzikal formlar üzerinden bir şeyler söylemeye çalışırken ben, türkü geleneğinin devamı olmaya çalıştım, en azından bu büyük külliyata eklemlenmeyi önceledim. 

Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç gibi ustaların sözlerini yine görecek miyiz albümlerinizde. Yüreğinizde neredeler. Niçin Mona Roza?

Modern Türk Şiirinin günümüz örneklerini bestelemeyi ta başından beri kafaya koymuştum. O yüzden toplam üç albümü bulan çalışmalarımda sizin de ismini andığınız büyük ustaların yanı sıra Osman Sarı’dan, Dilaver Cebeci’ye, Mustafa Özçelik’ten, İlhami Atmaca’ya, Mustafa İslamoğlu’ndan Adem Turan’a, Özcan Ünlü’den, Osman Yüksel Serdengeçti’ye, Y.Bülent Bakiler’e, Nurullah Genç’e kadar birçok şairin şiirlerine besteler yaptım. Hazırlığını sürdürdüğüm yeni albümde de yine günümüz önemli şairlerinin şiirlerinin bestelenmiş hallerine tanık olacak dinleyicim. Şiirlerini bestelediğim her şairin mutlaka bende karşılığı vardır. Beste yapmaya başladığım ilk yıllarımdan itibaren, birgün şarkılaştırırım ümidi ile dosyama aldığım ve sırasını bekleyen onlarca şiir söz konusu.

“Mona Roza” kuşkusuz benim kuşağım ve benden önceki kuşaklar için çok önemli bir şiir. 2000’lerin kuşağı için aynı işlevselliği taşıdığını söyleyemem. Ama Türkiye’de, yazıldığı yıllardan beni Mona Roza birçok kuşak üzerinde iz bıraktı. “Tebessüm Provaları” isimli ilk kasette biliyorsunuz, Yavuz Bülent Bakiler’in “Gözlerin İstanbul Oluyor Birden” isimli şiirine yaptığımız bestenin içerisinde, Abdullah Çevik isimli arkadaşımız şiir olarak birkaç kıtasını seslendirdi. Bence zaten bazı şiirleri bestelememek lazım. Çünkü böylesi büyük şiirler o kadar güçlü müziğe sahiptirler ki, yapılan her besteyi anlamsızlaştırır.  O yüzden Mona Roza da şiir hali ile okunmuştur..

“Artık Kuşlarını Uçur” adlı albümde farklı saund mu gördük?

Bu, biraz da çalışma şartlarımızın iyileşmesi ile ilgili bir durum. Ben öyle değerlendiriyorum. Ama benim de müzikal olarak gitmek istediğim bir yol var ve “Artık Kuşlarını Uçur” isimli albümümüz bu yolculukta önemli bir yerde duruyor. Bundan sonraki çalışmada da kuşkusuz yeni sesler, arayışlar ile karşılaşacağızdır. Hayatın kendisi bizatihi durağan değil. Değişken, devingen ve hatta devrimci. Onun gerisinde kalamayız.

Selçuk Küpçük sürekli göremediğimiz, konserlerini izleyemediğiniz bir kişi. Bundan sonra yine hasret mi var sevenlerine. Yoksa hasret artık bitecek mi?

2000’lere kadar konserlere gidiyordum. Sonra bunun böyle olmayacağına karar verdim. Geri çekildim. Eve döndüm bir anlamda. O süreçte “Artık Kuşlarını Uçur”u oluşturan besteler çıktı. Bu albüm ile nadiren konserlere gitmeye yeniden başladım ama artık daha az konserlere çıktığım gerçek. Nitelikli olduğuna kanaat getirdiğim konserlere gidiyorum. Dinleyicinin de eski dinleyici olmadığı ortada. İnternet üzerinden her şeyi çok kolay elde eden yeni kuşaklar ile bizim yaptığımız işler nasıl buluşacak onu da tam bilemiyorum. Yılda birkaç konser oluyor. Bizi dinlemek için özel gayret gösteren kişi ya da kurumlar çıkıyor yine de. Onlara müziğimiz adına teşekkür edebilirim ancak.

Yakında yeni albüm müjdesi var mı?

Artık yeni bir albüm olmalı. Bunu ben de istiyorum. Ama müzik dünyasının içinde bulunduğu şartlar bunu gerçekleştirecek durumda değil. İnternet meselesi her şeyi yeni pozisyonlar ile karşılaştırdı. Çok satan bir müzisyen değilim. Çok satmanın yollarını biliyorum ama denemek istemiyorum. Yenileceksem onurumla yenileyim. Bunu dilerim Allah’tan.

selcuk---konser.jpg

Selçuk Küpçük sadece müzik değil psikoloji, edebiyat alanında da çalışmalar veriyor. Müzik ve edebiyat denkleminde müzik nerede duruyor?

İlk kasetimin çıktığı yıllarda aynı zamanda edebiyat dergilerinde de yazmaya başlamıştım. Oradaki birikim 2000’li yıllarda yayınlanan kitapları besledi. “Kirletilmiş Ölümler Kitabı ve Büyük Tefsir” (şiir), “Yüzleşmenin Kişisel Tarihi” (politik eleştiri), “Modern Türk Şiirinde Bellek Arayışı” (poetik eleştiri), “Türkiye Edebiyat Dergileri Atlası” (inceleme-söyleşi) kitaplarım ardı ardına çıktı. Şimdi sonbahara yetiştirmeye çalıştığım bir müzik kitabım var. Müzik sosyolojisi alanına giren bir kitap olacak bu da. Yani Türkiye’yi müzik üzerinden anlamayı deneyeceğim. Bu kitabı oluşturan çoğu metin zaten makaleler halinde Hece, Kertenkele, Granada, Siyah Sanat gibi dergilerde çıkmıştı. Şimdi oturup, yeni okumalarım perspektifinde yeniden ele alıyorum bu metinleri. Psikolojik Danışma tabi 17 yılı geride bıraktığım mesleğim. Eğitim kurumlarında öğrencilere, genç arkadaşlara ve velilere hayatı kolaylaştırmak, anlamlandırmak adına yıllardır yardımcı olmaya çalışıyorum. Yaparken çok zevk aldığımı söylemeliyim mesleğimi. Hergün yeni bir öykü ile güne başlıyorsunuz ve bu sizi her anlamda çok besliyor. Ben müziği de edebiyatı da hiç birbirinden ayırmadım. O yüzden zaten bestelerimin çoğunun sözleri modern Türk şiirinin günümüz örneklerinden.

Teşekkür ederim bize vakit ayırdığınız için…

SÜMEYRA ARSLAN KASAP / YENİ HABER GAZETESİ