Mahmut Ali C. Körosmanoğlu
Mahmut Ali C. Körosmanoğlu Gıda ambalajı okuma rehberi

Gıda ambalajı okuma rehberi

Gıda paketlerindeki etiket bilgileri, tüketiciler için önemli bir kılavuzdur ve çok güzel bir bilgilendirme aracıdır, yeter ki biz okumasını bilelim. Ürünlerin ön yüzüne bakarak ismi, markası, fiyatını değerlendirerek bazen de son tüketim tarihini kontrol edip alışveriş yapmak, aslında çok da doğru bir davranış değildir. Bu konuda eğer iyi bir gıda okuryazarı olmak istiyorsak detaylara inmek zorundayız. Bu detayları incelemeye devam edelim, gıda ambalajlarında yazan bilgiler ne ifade ediyor irdeleyelim...

Tatlandırıcı içermez:

Kısaca şekerin yerine kullanılan maddelere tatlandırıcı denir. Normalde ürünleri tatlandırmak için şeker kullanırız. Şeker tüketimi problem olan kişilerde şekere muadil bir tat oluşturmak için şeker yerine başka şeyler katarlar. Buna tatlandırıcı denir.

Tatlandırıcılar, aynı miktarı şekerden daha az enerji içerirler. Genellikle diyabet hastalarının veya obezite diyetinde, şeker miktarının kısıtlanması gerekliliği nedeniyle, şeker yerine kullanılan, şeker tadı veren maddelerdir tatlandırıcılar. Burada iki hususa dikkat etmek gerekiyor. Bu tatlandırıcılar ya doğal tatlandırıcılar yada yapay tatlandırıcılardır. Yapay tatlandırıcılardan mümkün mertebe uzak durmak gerektiği gibi, ismi doğal olmasına rağmen doğal tatlandırıcılara da mesafeli olmak lazım. Mümkünse hiç almamak daha uygundur. Burada bu tatlandırıcılar kullanılabilir ama günlük tüketimine dikkat etmek gerekir. Burada E kodlu katkı maddelerinde olduğu gibi dozunda olmak ve tavsiye edilen miktardan fazla almamak gerekiyor. Hayatın olmazsa olmazı durumundaki su ile bunu açıklayabiliriz. Her insan vücudunun ortalama yüzde 3 ü kadar su tüketmesi tavsiye edilir. Ama biz bir anda 10 litre suyu içersek sıkıntı olur vücuda. Hatta su zehirlenmesi bile yaşayabiliriz. Burada oranlara dikkat etmeli, bir de toplam tüketime dikkat edilmelidir.

Ünlü bir bilim adamının güzel bir sözü var: “İlaçla zehir arasındaki fark sadece dozdur”

Fenilalanin içermez:

Bu uyarı fenilketonüri hastalarına has bir uyarıdır. Bu hastalık sizde yoksa Fenilalanin olsa da size bir sıkıntı oluşturmaz. Olay kısa şudur; proteinli gıdalarda bulunan fenilalanin isimli aminoasid, fenilalanin hidroksilaz isimli enzim eksikliği nedeniyle karaciğerde parçalanamaz.

Tıbkı çölyak hastası değilseniz, rahat bir şekilde gluten içeren ürünler yiyebileceğiniz gibi, fenilketonüri hastası değilseniz içerisinde Fenilalanin bulunan bir gıdayı alıp tüketebilirsiniz...

Laksatif etkiye yol açabilir:

İshal olma durumudur. Yani bu gıda tüketildiği zaman sindirim sistemi çok çalışacak demektir.

Emülsifiye et ürünleri:

Emülsiyon birbiri içerisinde çözülmeyen iki maddenin (su ve yağ) üçüncü bir bileşik (emülsifiyer) yardımıyla bir arada tutulması olayıdır. Salam ve sosis benzeri ürünler emülsifiye et ürünü olarak adlandırılır. Fazla miktarda yağ içerdiğinden düşük miktarda tüketilmelidir.

Isıl işlem görmüş:

Sucuk üretiminde işlem basamaklarının süresini kısaltmak için uygulanan bir yöntemdir. Sucuğa göre tat ve aroma olarak biraz daha düşük kalitede bir üründür.

UHT Teknolojisi:

Düşük asit içeriğine sahip gıdaların sterilizasyonu için kullanılan UHT işlemi ürünlerin 135°C sıcaklığın üzerine çıkana kadar ısıtılmasını içerir. Sterilizasyon, mesela sütten örnek verirsek sütün en az 135 °C'lik bir sıcaklığa kadar hızlı bir şekilde ısıtılması, birkaç saniye bu sıcaklıkta tutulması ve ardından hızla ortam sıcaklığına kadar soğutulması yoluyla yapılır. Tüm mikroorganizmaları yok ederek son ürünün ortam sıcaklığında dağıtım için uygun olmasını sağlar. Burada tüm mikroorganizmalar yok olurken, yararlı enzim ve proteinlerde etkilenebilirler.

Besinin yüksek ısıda işlem görerek bütün mikroorganizmalardan arındırıldığını uzun süre oda şartlarında kapalı olarak saklanabileceğini gösteren etikettir. Yalnız bu tür ürünlerin paketi açıldıktan sonra buzdolabında saklanmaları gerekmektedir. UHT işleminde amaç mikroorganizmaların yok edilmesini en üst seviyeye çıkarırken üründeki kimyasal değişiklikleri minimuma indirmektir. Bu da farklı gıda türlerine yönelik optimum sıcaklık ve işleme süresi kombinasyonunu bulmak anlamına gelir. UHT teknojisi faydalı mıdır, zararlı mıdır tartışmasına biz şöyle cevap vermek istiyoruz: Biz sütü yoğurt ve peynir olarak tüketirsek daha faydalı olacaktı diye düşünüyoruz. Genel olarak sütle ilgili bizim kanaatimiz şudur; eğer hijyenden eminseniz çiğ süt alıp kendiniz pişirerek tüketmeye çalışın. Daha sonra günlük süt (pastörize süt) tüketin. Bu iki imkândan mahrumsanız UHT süt kullanabilirsiniz.

Pastörize (Günlük) Süt:

Çiğ süt ve yumurta gibi besinlerin içinde bulunabilecek zararlı mikroorganizmaların nispeten düşük ısıda yok edildiğini anlatan ifadedir. Pastörize ürünler buzdolabında saklanmalıdır.

Pastörizasyon, sütün ya 70–75 °C ısıda 15 saniye ya da yaklaşık 90 °C ısıda 1 saniye bekletilmesi ile elde edilir. Kutu sütlerde ise çok daha yüksek ısı UHT yöntemi (Ultra High Temperature) kullanılıyor. Süt 135-150 derece sıcaklıkta 2-4 saniye ısıtılıyor. Klasik evde kaynatma usulünde ise; sıcaklık yavaş yavaş 95-100 dereceye çıkıyor, bir taşım kaynatılıp ocak kapatılıyor. UHT'li süt 4 ay, pastörize 3 gün, evde kaynatılan ise daha az dayanıyor. Bütün bu ısıl işlemler sütteki faydalı bakterileri, onların ürettikleri enzim ve vitaminleri de tahrip ediyor. Ama en büyük kayıp UHT teknolojisi uygulandığında yaşanıyor. Bundan dolayı sokak sütü ya da pastörize şişe sütte yoğurt yapılırken, kutu sütle yoğurt yapılamıyor. Aslında bu bize bir yol haritası sunuyor, bir kanaat oluşturuyor.

Laktoz İçermez:

Kısaca süt şekeri demektir. Sütün doğal yapısında disakkarit formunda laktoz adı verilen süt şekeri bulunur. Bu şeker bağırsaklardan salgılanan laktaz isimli bir enzim tarafından parçalanır. Eğer bağırsaklarda bu enzim yeteri kadar bulunmadığında ya da yetersiz çalıştığında laktoz intoleransı denilen bir hastalık oluşur. Laktoz intoleransına sahip hastalar süt ve süt ürünleri tükettiklerinde ciddi sindirim problemleriyle karşılaşırlar. Bu durum da hastaların yaşam kalitesini ileri düzeyde bozar. Bunun sonucunda ishal, gaz, şişkinlik gibi sindirim şikâyetleri oluşur.

Bu hastalığa hassas bireyler Laktoz İçermez ibareli süt ürünlerini kullanmak zorundadır.

Böyle bir rahatsızlığınız yoksa bu Laktoz İçermez ibareli ürünleri almanıza gerek yoktur, tüm süt ve süt ürünlerini tüketebilirsiniz

Gluten içermez:

Glutensiz, Gluten free şeklinde de görülür. Gluten, başta buğday olmak üzere çavdar, arpa, yulaf gibi bazı tahıllarda bulunan bir proteindir. Glutensiz gıdalar, çölyak hastalığı olan kişilerin beslenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan ürünlerdir. Gluten içeriği kilogramda 20 mg olacak şekilde sıralandırılan ürünlerdir. Bu ürünleri çölyak hastaları ve glutene duyarlı insanlar tüketmelidir. Glutene duyarlılığınız yoksa, çölyak hastası değilseniz bu ürünleri tüketmek zorunda değilsiniz, rahatlıkla glutenli ürünleri tüketebilirsiniz.

Glutenle ilgili detaylı bilgiyi gluten zararlı mıdır diye müstakil bir program yapmıştık. Daha detaylı bilgiyi oradan alabilirsiniz. Glüten konusunda yaptığımız programın lingini alta bırakıyorum. İlgilenenler oradan takip edebilir.

Şunu iade etmeden geçemeyeceğim: son yıllarda gluten konusu çok fazla abartıldı. Tabi bunun altında yatan çok ciddi bir para var. Bugün glutensiz beslenme piyasasının dünya genelindeki cirosu 10 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bu konu çok ciddi şekilde istismar ediliyor.

Olay çok net: Tüm dünya nüfusunun ancak yüzde biri çölyakla iken, beslenme ve zayıflama diyetlerinin yüzde sekseni glutensiz diyetten oluşuyor. Burada bir çelişki yok mu? Glutensiz yaşam konusu tamamen ticarileştirilmiş, bir kazanç haline gelmiş durumdadır. Sosyal medya bilim adamlarına mı itibar edeceğiz yoksa gerçek bilim adamlarına mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mahmut Ali C. Körosmanoğlu Arşivi