Tuğba Açıkgöz
Tuğba Açıkgöz Gençliği Korumak Zorundayız

Gençliği Korumak Zorundayız

15 Temmuz’u yaşamış bir ülke olarak, çok büyük dersler çıkararak hayatımıza devam etmeliyiz. Bundan 20 yıl önceki Türkiye’nin gençleri maalesef ki, FETÖ hizmetine dahil olmuş ve bugün ülkesine darbe yapacak, ülkesinin vatandaşını gözünü kırpmadan öldürecek, 1 dolarlık insanlar haline gelmişlerdir. Peki süreç özetle nasıl işledi?

Özellikle maddi durumu iyi olmayan ailelerin zeki çocukları örgüt tarafından sahiplenildi. Onlara hayatları boyunca sahip olamayacakları imkanlar sunuldu. İyi okullarda okudular. Mezun olunca işleri hazır oldu. Evlendirildiler. Çocukları bile garanti altındaydı.

Maddi durumu iyi olan aileler! Onlarda çocuklarına İslam’ın öğretileceği kurumlar araştırdılar. Evlatlarını şehir dışında okutmaya gönderirken, güvende olacağını düşündükleri evler aradılar. Dini sohbetlere katılıyor olmaları, onların güvende olması anlamına geliyordu.

İslam aşılandı çocuklarına! Asla harama el uzatmayacaklardı. Abdestinde namazında olacaklardı!

En net ifadeyle; Kötü yola düşmeyeceklerdi!

Düştüler…

Bir gün ülkenin her kurumunda birbirini tanımayan bir terör örgütü haline gelmiş insan yığını oldular. Bir gece de hain oldular. Hepimizi sattılar! Hiçbirimize acımadılar! Yetim bıraktılar çocukları, anaların ciğerini söktüler.

Bombaları tepemizden sicim gibi yağdırdılar. Ülkelerinin meclisini bombaladılar. Ülkelerinin Cumhurbaşkanını öldürmeye niyetlendiler. Askerdiler, polistiler, öğretmendiler, doktordular,  yazardılar, bir gecede kanı bozuk oldular, satılmış oldular. Öncesinde de abi oldular abla oldular! Yazık ettiler kendilerine bile diyemiyorum. Onca şehidin ardından rahmet dilerken bunlara ıslah bile dileyemiyorum. Bunların şifası bu saatten sonra ancak ‘Kahhar’ olabilir!

Ve bizler ne yapmalıyız?

Asıl mücadele şimdi başlıyor!

Geleceği kurtarma mücadelesi! Omuzumuzdaki yük her zamankinden daha ağırdır bilin isterim. Şahit olduğumuz bu tarifsiz keder bir daha yaşanmasın diye bugünün gençlerini korumak tercih değil, zorunluluktur! Bugün hala maddi durumu kötü olan öğrencilerimiz var. Bugün hala çocuğu İslami eğitimle büyüsün diye düşünenler var.

Bir cemaatin yok oluşu başka bir cemaatin büyümesine sebep oluyorsa, fetullahcılar gitti, adnancılar, furkancılar, çaycılar, çorbacılar geldiyse, vay halimize!!!

Ülkemin gençlerini kandırmanın yolunu bir şekilde bulacaklarından şüphem yok. Bu sebepledir ki; bizler öksüzümüze yetimimize sahip çıkacağız. Eğitimlerini destekleyeceğiz ki, birilerinin kucağına düşmesinler. İslam dinini biz yaşayacağız, biz yaşatacağız.

Mensubu olduğumuz mukaddes din BAKARA Süresiyle bizlere şöyle diyor; ‘İyilik yüzlerinizi sağa sola çevirmekten ibaret değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir’.

Çocuklarımıza İslamiyet’i öğretmek için sağa sola savrulmayacağız. ‘Kuran’da böyle yazıyor ve hocamız bunu şu şekilde yorumlamıştır’ diye başlayan her meclisten çocuklarımızı uzak tutacağız. İslam tüm dönemlere inmiştir ve bugünün uyduruk hocalarının yorumuna ihtiyacı olmayacak kadar kusursuzdur, Yücedir! Alimlerin ilminden faydalanmakla, her sakallıya mürit olmak arasındaki kolay ve keskin ayrımı fark edeceğiz! El etek öperek temizlenemeyeceğimizi, ipinden tutarak hidayete eremeyeceğimizi, çorbasından içtik diye şifa bulamayacağımızı anlamalı, takkeli kıyamet alametlerinden medet ummaktan vazgeçmeliyiz.

Secde Allah’adır!

Duayı duyan Allah’tır.

Dertte devada Allah’tandır.

Unutmayın;

Cennet ve cehennem vardır.

Dünya ahlaklılarla, ahlaksızların mücadele yeridir.

Ve gökten lanet hep ahlaksızlar için yağmıştır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuğba Açıkgöz Arşivi