GDO’lu ekmek mi yiyoruz
Ekmek konusuna girmeden önce GDO hakkında temel bilgilere bakalım.
GDO Nedir: Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar demektir.
Ne demek bu?
Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü dışındaki bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilen bitki – hayvan ya da mikroorganizmalara “transgenik” ya da “genetiği değiştirilmiş organizma” denilmekte ve bu ürünler kısaca GDO olarak adlandırılmaktadır. Bu kapsamda, örneğin domuza ait gen domatese, bakteri veya virüse ait gen de bir bitkiye aktarılabilmektedir.
İddia;
‘Türkiye kurak geçen yıllarda ucuz buğdayımsı "cüce buğday" adını verdiği genetiğiyle oynanmış GDO'lu buğdayı ithal etmeye başladı. 1948 yılına kadar Ekmeğimiz esmerdi. Maya, ekşi maya olarak evde üretilirdi, organikti, doğaldı. Sofrada doyduğumuzu bilirdik. "Cüce Buğday" türü geliştirdi.’
Bir kere 1948 Yılında daha GDO diye bir teknoloji yok. GDO konusu 1990’lı yıllarda başlar.
GDO’lu ürünler üzerindeki ilk çalışmalar, ABD kökenli şirketler tarafından başlatılmıştır. Tarla denemelerine 1985 yılında alınan GDO’ların ticari anlamda ekimine 1996 yılında başlanmıştır.
GDO teknolojisi, aslında iyi niyetli olarak geliştirilmiş, tüm dünyadaki açlık sorununa çözüm bulabilmek için üretilmiştir. Bütün bilimlerin amacı aslında temel olarak iyi niyet üzerine inşa edilmiştir. Amaç insanların dertlerine, meselelerine çözüm üretmek, insanların hayatını kolaylaştırmaktır.
GDO hakkında zararlı mı yoksa faydalı mı sorusunu bugün cevaplamamız imkansızdır. Çünkü GDO bir nesil sonra anlaşılabilecek bir durumdur. Yani gen ile alakalı olduğu için sonuçlarını bir nesil sonra görebileceğiz demektir. GDO yararlıdır demek ne kadar anlamsızsa GDO zararlıdır demek o kadar anlamsızdır. Sonuçlarını biz göremeyeceğiz, bizden sonraki nesil görecek. Genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında devam eden çok sayıda çalışmaya rağmen yeterince araştırma sonucu olmadığından zararları veya yararları konusunda kesin bir yargıya varmak şu an için mümkün değildir. Bu alanda, çevremize ve gelecek nesillere etkileri olabilecek risklerin en aza indirilmesi ve bunun için gerekli önlemlerin alınması göz ardı edilmemelidir.
Dünyada GDO’ lu olarak üretilen bitkilerin %99’unu soya, mısır, kolza ve pamuk oluşturmaktadır. Bunların yanında bazı ülkelerde patates, domates, pirinç, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, ve papaya da GDO’lu olarak üretilmektedir.
"Türkiye'de GDO'lu hiçbir gıda ürününün üretimine ve satışına izin verilmemektedir"
Türkiye'de GDO ve ürünlerinin gıda amaçlı olarak kullanılması ve GDO'lu üretim yapılması da tamamen yasaktır. Ülkemizde GDO ile ilgili işlemler, Biyogüvenlik Kanunu ve bu Kanun kapsamında oluşturulan Biyogüvenlik Kurulu'nun almış olduğu kararlar çerçevesinde yürütülmektedir.
Ancak hayvan yemi olarak kullanımına müsaade edilmektedir.
Resmî Gazete'de yayınlanan son kararlar ışığında Türkiye'de kullanımına izin verilen GDO'lu soya çeşidi 13, mısır çeşidi 23 ve enzim çeşidi 3’tür.
Ülkemizde GDO Mevzuatı
GDO'lu ürünlerle ilgili işlemler; 26 Eylül 2010 tarihinde yürürlüğe giren 5977 sayılı "Biyogüvenlik Kanunu" ve yine aynı tarihte yürürlüğe giren "Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik" hükümlerine göre yürütülmektedir.
Biyogüvenlik Kanunu kapsamına giren ürünler ile ilgili olarak;
• GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi,
• GDO ve ürünlerinin, Kurul kararlarına aykırı olarak kullanılması veya kullandırılması,
• Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi,
• GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı,
• GDO ve ürünlerinin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır.
Bugüne kadar gıda amaçlı olarak onay verilmiş bir gen bulunmadığından GDO ve ürünlerinin gıda amaçlı olarak kullanılması yasak olup gıda amaçlı GDO'lu ürün ithaline de izin verilmemektedir.
GDO'lu Gıdaların Etiketlenmesi
"Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik" in "Gıdaların etiketlenmesi" başlıklı 18nci maddesinde Yönetmelik kapsamında yer alan gıdaların Bakanlık tarafından belirlenen eşik değerin (%0,9) üzerinde onaylanmış GDO'dan elde edilmiş olması veya onaylanmış GDO'dan elde edilmiş bileşen içermesi veya GDO içermesi veya GDO'dan oluşması durumunda Türk Gıda Kodeksinde yer alan gerekliliklere ilave olarak etiketlemenin nasıl yapılacağı ile ilgili hususlar yer almaktadır.
Ancak bugüne kadar gıda amaçlı olarak onay verilmiş bir gen bulunmadığından ve bu sebeple piyasada bulunan tüm gıdalar GDO'suz olduğundan gıdaların etiketlerinde GDO bulunmadığına dair bir ifadenin yer alması şu an için uygun görülmemektedir.
Biyogüvenlik Kanunu Gerekliliklerine Uymayanlar Hakkında Yasal Süreç
Biyogüvenlik Kanunu'nun 15’inci maddesi kapsamında sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmakta ve ürünlerin piyasaya arzı engellenmektedir.
Savcılık kararı doğrultusunda 1-12 yıl arası hapis cezası, 200 bin Türk lirasına kadar idari para cezası veya 10 bin güne kadar adli para cezası verilebilmektedir.
Gıdalarda GDO Analizleri
Bir ürünün GDO'lu olup olmadığı sadece laboratuvar analizleriyle anlaşılmaktadır.
GDO'ların analizi; genetik modifikasyon sonucu oluşan yeni molekülün (DNA, RNA veya protein) tespit edilmesi esasına dayanır.
GDO tarama ve miktar analizi yapabilen Bakanlığımızca yetkilendirilmiş Kamu ve Özel Laboratuvarlar bulunmaktadır.
Bakanlığımız GDO analizi yapan laboratuvarlar, uluslararası standartlarda çalışmakta olup, AB laboratuvarlarının analiz stratejisini uygulamaktadırlar.
GDO ya karşı bir olumsuz tavra gerek yoktur. Türkiye GDO’lu ürünler konusunda kendi araştırmalarını yapmalı, teknolojisini kendi üretmeli. İnsan sağlığına zara vermeyecek GDO’lu üretimin imkanlarını araştırmalıdır. Jilet katilin elinde silaha dönüşür ve bir hayatı sonlandırır, aynı jilet bir hekimin elinde bir hayat kurtarır. GDO’da aynen bu şekildedir; bunu nasıl kullanacağımıza biz insanoğlu karar verecektir.
Sonuç olarak en başta sorduğumuz soruya gelelim;
- GDO’lu Ekmek mi yiyoruz
- Hayır GDO’lu ekmek yemiyoruz.
Ekmek konusunda da şunu tavsiye ediyorum: Kesinlikle tam buğday ekmeği yiyin. Tam buğday ekmeğinin içi simsiyah olmasın. Ekmeğin içi, doğal un tadında sarımsı, kahverengimsi bir renk olsun.
Ekmeğinizi kendiniz yapacaksanız mutlaka un fabrikalarının lüks ve birinci sınıf unlarını almayın. Tam tersi un fabrikasındaki fiyatı en düşük olan tip 850 ya da eskiden tip5 dediğimiz yüksek oranda kepek içeren fabrikacıların lavaşlık-pidelik dediği unları alın ve onlardan ekmek yapın/yaptırın.