Hamdi Bağcı
Hamdi Bağcı Fethullah Gülen’in adamları beni de dava etmiş

Fethullah Gülen’in adamları beni de dava etmiş

Biliyorsunuz ben ta ilk günden beri şerefli onurlu bir şekilde paralel çetenin karşısında yer aldım ve elbette alacağım. Bunu da her yazımda çok net bir şekilde yazdım ve elbette bundan sonrada yazacağım.

 
Fethullah Gülen’i çok severdim, sohbetlerini hep dinlerdim ama ihaneti gördüm ve hemen onurlu bir vatandaş gibi Türkiye düşmanlarının karşısında yer aldım, alacağımda İnşa Allah…
 

Neyse konumuza geçelim: Dün beni emniyetten aradılar, 10 Temmuz 2014 tarihli “Fethullah Gülen sıradan birisi midir?” Ve 07 Temmuz 2014 tarihli “Paralel Aymazlık Belediyelerde sürüyor mu?” Başlıklı yazılarım için beni dava etmişler.

Beni dava etmişler anladım ama benimle birlikte Gazetemizin İmtiyaz Sahibi Ahmet Koyuncuoğlu amcamızı ve Gazetemizin spor servisindeki arkadaşımız internet editörü  olarak Hüseyin Koyuncuoğlu’nu da dava etmişler.

Beni arayan emniyetten polis kardeşimize, “ben tamam ama onları niye dava etmişler anlayamadım”, dedim. Savcıyı aradı, sağ olsun bize bilgi verdi, evet Savcı Bey benimle birlikte Hüseyin Koyuncuoğlu’nun ve Ahmet Amcanın da gelip ifade vermesini istemiş.

Gidip ifademizi vereceğiz, sıkıntı yok.

Tabi yazılarıma tekrar baktım, hakaret var mı diye? Elbette yok, şöyle ifade edeyim, eğer Fethullah Gülen milletin kalbinden düşmüştür, kapısından kovulmuştur demek hakaretse, hakaret etmişim.

Belediyelerimizde paralel yapılanma sonlandırılmalıdır, demişiz, ülkemizin başbakanına, ülkemizin İstihbarat birimine, bakanlarına operasyon yaptıran bir örgüt ve o örgütün lideri olarak ifade edilen şahıs masum olamaz demişiz, hakaret mi etmişiz?

Aslında ne yalan söyleyeyim, daha önce birkaç farklı kanaldan beni tehdit etmişlerdi, "seni süründürürüz", diyenleri bile oldu.

Ama ben onlara şunu ifade ettim, “dün atalarımız, ecdadımız İngilizlerin, Fransızların, Rusların, karşısında onurlu bir şekilde ölümüne durmuştur, eğer bugün de bizim onurlu bir şekilde paralel çetenin karşısında durma günümüzse sizden korkmuyoruz ve duruyorum.”

Elbette benim de çoluğum çocuğum var ama onların onurlu bir hayat yaşayabilmesi için bugün devletimize öbeklenmiş hain bir örgütün karşısında onurlu bir şekilde durmamız gerekiyor. Bu milli bir davadır, bu örgütün karşısında duracağız, bizi sindirmeye çalışabilirler ama sinmeyeceğiz. Kimse kusura bakmasın, bu vatan bizim, biz bu vatanın bedelinin ecdadımızın kanıyla ödedik ve kimseye gel, senin olsun, demeyeceğiz.

Çok açık yazıyorum, Fethullah Gülen ve adamları, paralel çete ve mensupları, haşhaşiler savcı olabilirler, hâkim olabilirler, emniyete sızmış olabilirler, askeriyeye bile sızmış olabilirler ama bizim irademizi yok edemezler, bu milletin iradesini yok edemezler ve Allah’ın izni ile bitecekler… Onlarla daha önce ecdadımızın yaptığı gibi şerefli bir şekilde mücadele edeceğiz, milli bir mücadele yürüteceğzi ve onlardan korkmadık, korkmayacağız.

Neyse şunu da ifade edeyim, evet Konya’da paralel çetenin tek dava ettiği gazeteci ben oluyorum, bu bir şereftir, şükür Rabbimiz bu şerefi bize bahşetti.

Türkiye’nin lideri Recep Tayyip Erdoğan bunlardan korksaydı bugün ülkemiz Mısır’a dönmüştü, çoktan cunta gelmiş bu ülkeyi yönetmeye başlamıştı.

Ama bugün bu millet bu oyunu Recep Tayyip Erdoğan’dan aldığı iradi güçle bozdu, Rabbimizin yardımı ile bozacaktır da. Buna inanıyor ve paralel çeteden korkmadığımızı ilan ediyoruz.  Elhamdülillah…

 

 

“Asla Yalnız Yürümeyeceksin; Uzun Adam” Filmi Olmamış Dedik Zorlarına Gitmiş

 

En büyük suçumuz doğruya doğru, yanlışa da yanlış dememizdir. Yapamıyorum ne yapayım, yanlışa kalkıp doğru diyemiyorum. Buna emdiğim süt, yediğim helal rızık müsaade etmiyor.

Rabbimize imanımız müsaade etmiyor.

Neticede “Asla Yalnız Yürümeyeceksin; Uzun Adam” filmini en az on defa izledim, oturdum bir tahlil yazısı yazdım. Elbette yüzlerce aldığım destek mesajı yazımda haklı olduğumun kanıtıydı ama kolay şöhret arayan, kendini yönetmen zanneden, belediyelerden ihale almayı ajans olmak zanneden bir grup bana saldırıya geçti.

Bayağıda aşağıladılar, beni muhatap almazlarmış, sizin anlayacağınız yine aşağılanmama doğruya doğru demem yetti.

Yönetmeniymiş, bir beyefendi telefonla aramaya bile tenezzül etmiyor, sosyal medyadan bizi bilgisizlikle suçlayarak, adeta hakaret ediyor.

Bilinçsizce eleştiri yaptığımı iddia ediyor. Şu ifadelere bakar mısınız?

“en doğrusu sizin söylediklerinizi takmamak. tamer bey muhatap almayın demişti ama ben dinlemedim. Sizin ifadelerinizden tamer beyin haklı olduğunu düşündüm.”

Evet, o filmin yönetmeni olan şahıs, benim eleştiri yazımı  bir ajans sahibi ve aynı zamanda AK Parti Konya İl Yönetim Kurulu Üyesine Tamer Yiğit’le konuşuyor, o da beni takmamasını ifade ediyor.

Yahu gözünüzü seveyim bu nasıl bir yaklaşım, bu adamlar iletişimden anlamıyor, bu kadar iletişim özürlü olan bir ajansa kim, hangi firma niye güvenir?

Yalan mı söylemişiz, o karakter akrabası tarafından işe katılmış AKP’liye benzemiyor mu? Yalan mı söylemişiz, etliekmekçinin önünde mazlum mavalı okunmuyor mu?

Yalan mı söylüyoruz, hızlı tren var mı bu filmde?

Konya bu filmde var mı?

Film tekniğini bilmeye gerek yok, filmde konu sıkıntı var, çekimin nasıl olduğunun ne önemi var?

Neyse üzüldüm, dostum zannettiğim bir insandan böyle bir yaklaşım görmek gerçekten beni üzdü. Dostluk ve arkadaşlık bir vefa işidir, vefadan anlamayanlar bizi taksa ne olur takmasa ne olur? Türkiye’nin lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın reklam filmini gördünüz mü? 15 saniyeye hızlı tren nasıl konur, Türkiye nasıl ifade edilir, aşk nasıl ifade edilir, millet nasıl ifade edilir gördünüz mü?

Recep Tayyip Erdoğan’ı en fazla anlaması gerekenler kesinlikle AK Partililerdir… Bu durum hakikaten üzücü bir durum…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi