İsmail Koç
İsmail Koç Erdoğan kazandı, Batı kaybetti

Erdoğan kazandı, Batı kaybetti

15 Temmuz’un üzerinden iki aya yakın bir zaman geçti ancak her geçen gün büyük resmi biraz daha iyi görüyor, ülkemiz üzerinde oynanan hain planları daha iyi anlıyoruz.

Türkiye 15 Temmuz sonrasında çok kritik dönemlerden geçiyor. Darbe kalkışmasının halk tarafından engellenmesinin ardından, 27 gün süren demokrasi nöbetleri ve OHAL ilanı…

Ardından başlayan FETÖ Operasyonları…

Akabinde Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu ve Suriye’nin kuzeyinin DAEŞ’den temizlenmesi… Tüm bunlar sebebiyle ülke olarak son dönemlerde oldukça hareketli günler yaşıyoruz. Bir yanda paralel operasyonlar, Bir yanda Türk ordusunun Suriye’ye müdahalesi, bir yanda G20 zirvesi…

Ülke gündeminde bundan sonra daha da hareketli günler bizleri bekliyor.

FETÖ operasyonlar genişledikçe Türkiye’nin paralel örgüt tarafından nasıl çepeçevre kuşatıldığı daha iyi anlaşılmış oluyor.  Kimse darbe kalkışmasının başarıya ulaştığını düşünmek bile istemiyor. Çünkü böyle bir durumda tam anlamıyla bir kaos ortamının bizi beklediği gün gibi aşikar.

15 Temmuz bir darbe kalkılmasından çok daha fazlasıydı. 15 Temmuz bir işgal girişimiydi. Ülkede oluşacak kaosla sınır güvenliği ortadan kalkacak, ülkemizin güneyinden DAEŞ, PKK, PYD adı her ne karın ağrısıysa, özü terör örgütü olan işgalciler ülkemizi yağmalayacaktı.

15 Temmuz’dan sonra bir kez daha farkına vardık ki bize dost gibi görünenler aslında en büyük düşmanlarımız. 1000 yıllık kinleri daha ilk günkü gibi taze. Haçlı zihniyetini hiçbir zaman terk etmediklerini biliyorduk da hala bu kadar büyük bir kin beslediklerini çoğumuz tahmin etmiyordu. Kıyamete kadar da ülkemizin üstündeki kirli emelleri hiçbir zaman bitmeyecek, atılan her adımı bu bilinçle atmakta yarar var.

Çok şükür ki belki de ülke tarihimizin en kritik döneminde başımızda Recep Tayyip Erdoğan gibi dirayetli bir lider vardı. Bu gerçeği en azılı düşmanları bile kabul ediyor bugün. Bu olaylar kısa bir zaman önce yaşanmış olsa çok büyük felaketlerin bizi beklediğini de dost düşman herkes kabul ediyor.

G-20 zirvesinde ve öncesinde atılan adımlar Türkiye için gerçekten önemliydi. Çünkü ülkemizdeki terörü temizlemekle iş bitmiyor. Terörün dış kaynaklarını da kurutmak gerekiyor. Yoksa ülkemizin üzerindeki terör bugüne kadar devam edebilir miydi?

G-20 zirvesi 15 Temmuz sonrasında bir kat daha önemliydi. Kısa bir süre önce darbe kalkışmasını bertaraf etmiş bir ülke olan Türkiye zirvede oldukça güçlü bir görüntü verdi. Recep Tayyip Erdoğan’da adeta savaştan galip çıkmış bir komutanın edası, diğer ülkelerin liderlerinde ise tam tersi savaştan mağlup ayrılmış askerlerin ezikliği vardı.

G20 zirvesinde uzun yıllardır yüzünü Batıya dönmüş durumda bulunan Türkiye’nin çizeceği yeni yol haritasının da sinyalleri verildi. Çin ve Rusya ile yakınlaşmamız ve bir dizi ticari anlaşması yapmamız bunun en büyük kanıtlarından…

Hatta aile fotoğrafı çekilirken Erdoğan’ın Putin ile olan samimi görüntüleri ve Obama’ya uzak duruşu bu savı kanıtlar nitelikteydi.

15 Temmuz sonrasında Türkiye kendine yeni bir yol haritası çizmenin eşiğinde…

Dış politikada kartlar yeniden karılıyor. Türkiye’de dünya siyasetinin merkezinde yer alıyor.

Dost düşman herkes bilsin ki bu yaşananlar hangi pencereden bakarsanız bakın sadece ve sadece yeni ve büyük Türkiye’nin ayak sesleridir.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Koç Arşivi