DAVA ANLAYIŞI MENFAATE YENİK DÜŞTÜ
Türk siyasi tarihi kapanan partilerle doldur. Değişik sebeplerle bugüne kadar pek çok parti kapatılmıştır. Parti kapatmak bu anlamda bir çözüm olmamış, başka bir isim ve başka bir logo ile partiler siyasi yaşamlarını devam ettirmişlerdir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan önderliğindeki Milli Görüş Hareketi de bir döneme damgasını vurmuş, belli bir dönem büyük kitleleri peşinden sürüklemiştir. Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve son olarak da Saadet Partisi…
AK Parti’nin kuruluşuna kadar Milli Görüş Hareketi siyasi tarihimizde çok büyük başarılara imza atmıştır. Bazılarına göre Milli Görüş Hareketi, Saadet Partisi ile devam ettiği düşünülse de bana göre bu hareket 2002 itibariyle misyonunu tamamlamıştır.
Milli Nizam Partisi kapatılması üzerine 45 yıl önce bugün yani 11 Ekim 1972 yılında Milli Selamet Partisi kuruldu.
Milli Selamet Partisi 1980 yılına kadar hep koalisyon hükümetlerinin içinde yer aldı. Hatta Kıbrıs Barış Harekatı’nın başarı ile tamamlanmasında çok önemli bir misyon üstlendi. Hem Bülent Ecevit hem de Necmettin Erbakan’ın bu anlamda hakkını vermek gerekiyor.
MSP’nin kapatılma nedenlerinden bir tanesi de 6 Eylül 1980’deki Büyük Konya Mitingi idi. Bu miting 12 Eylül darbecileri tarafından şeriat amaçlı kalkışma girişimi olarak yorumlandı ve 12 Eylül askeri müdahalesinin en büyük bahanelerinden biri oldu.
Dönemin siyasi şartları düşünüldüğünde o gün Konya’da böyle bir miting yapabilmek gerçekten cesaret gerektiren bir olaydı.
Demek ki o dönemlerde insanlar partilerine gönülden bağlıydılar. Şimdilerde ise hangi partiden olursa olsun ağızlarda dava akıllarda menfaat var. Bu son dönemki AK Parti kadroları dâhil bütün partiler için geçerli.
Baksanıza Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her seferinde üstüne basa basa aynı zamanda da sert bir şekilde metal yorgunluğu olan, yük almayıp yük olan görevi bıraksın dese de koltuk sevdası ağır basıyor.
Herkes bir köşe başını tutmuş elinden bırakmak istemiyor.
Son birkaç yıldır özellikle de 15 Temmuz sonrasında Türkiye el freni çekilmiş bir araç edasıyla hareket etmeye çalışıyor. Bu durum ülkemizin hem yorulmasına hem de istediği ilerlemeyi kaydedememesine neden oluyor.
Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o el frenini indirmekte kararlı. Bazıları istese de istemese de kaçılmaz son gerçekleşecektir.
Ülke olarak son derece önemli zamanlardan geçiyoruz. Bu süreçte herkes taşın altına elini değil gövdesini koyması gerekiyor.