Cumhurbaşkanımıza Küfür Edene Sahip Çıkan Sakat Zihniyet
Son günlerde biliyorsunuz paralel yapının eylemleri ciddi oranda artış gösterdi. Özellikle Başta Hidayet Karaca’nın tutuklanması, Ekrem Dumanlı gibi bu örgütün önde geleni olarak medyada ifade edilen tiplerin gözaltına alınması ve dahası bugünlerde ciddi bir soruşturmanın başlayacağı beklentisi elbette ki paralel yapının mensuplarını korkuttu.
Zira artık çok net anlaşılıyor ki, paralel yapı tam anlamıyla terör örgütü kurmuş, burada sistemli bir yapı oluşturulmuş. İnsanlardan himmet isteniyor, paralelcilere hizmet etmeleri isteniyor, eğer bu taleplerini kabul ettiremezlerse, örgütlü bir şekilde o insanlar hakkında delil oluşturarak, medya kuruluşlarında gerekirse iftira mahiyetinde haberler yaptırarak ve hatta dizi filmlerine konu ederek kendilerince olayın kanıtlarını oluşturarak, insanlara operasyonlar yapıyorlar, emirlerindeki savcı ve hâkimlere kararlar verdirtip insanları mahkûm ediyorlarmış.
Hakikaten fecaat bir durum var ve doğal olarak da şimdi paralel yapının mensupları ve bu çarkın içinde yer alan militanları afallamış durumda, sokaktan medet umuyorlar, eylemler yaptırmaya, yıllarca efsunladıkları masum insanların üzerinden mazlum edebiyatı yaparak üste çıkmaya çalışıyorlar. Filistin için bir defa sokağa çıkmayan, mazlum Müslümanlar için bir defa sokağa çıkmayan paralel örgütün mensupları şimdi korkudan sokaktalar.
İçeride yanlarına Hürriyet, Sözcü, Cumhuriyet, FOX TV, Halk TV ve CHP’yi, çıkarlar çerçevesinde de küçük partileri alıyorlar, yurt dışında kendilerine destek veren, hizmet ettikleri siyonizm sermayesi ve medyası ile sistemli bir saldırı yürütüyorlar.
Konya Barosu gibi bazı kuruluşlarında şu an için desteğini alıyorlar, zira böyle kurumları şu an için arzu ettikleri gibi yönetebiliyorlar.
İşte bu süreçte enteresan bir taktik uygulamaya başladılar, 18 yaşını doldurmamış gençleri sokaklara sürüyorlar. Bu taktikleri PKK’nın Doğu ve Güney Doğu ile bazı illerimizde yaptıkları illegal gösterilerde, eşkıyalıklarında öne çocukları sürmesine benziyor, anlaşılıyor ki PKK ve onun siyasi kanadı HDP- BDP ile aynı merkezden yönetiliyor paralel örgüt, zira paralel örgütte aynı PKK gibi çocukları, gençleri kullanıyor.
Bizi asıl üzen ise, Cumhurbaşkanına bir gencin küfür etmesi ve bunun akabinde gözaltına alınması ile ilgili yapılan açıklamalardır.
12 Eylül dönemlerinde yine gençleri bu şekilde terör örgütleri kullanırdı ama o zamanlar bu çocukların aileleri çocuklarını terör örgütlerinin elinden kurtarmak için mücadele eder ve hatta zaman zaman kendileri bu terör grupları ile çatışmaya girerlerdi. Ne tuhaf ki, şimdilerde, paralel örgütün çocuklarını, gençlerini kullandığı aileler devleti suçlamayı, hâkimlerimizi, polisimizi suçlamayı tercih ediyorlar. Bu durumu aynen PKK ve onun siyasi kanadı BDP- HDP’nin kanunsuz gösterilerinde de görüyoruz, hatta insan katledilen görüntülerinde bile bu duruma ne yazık ki bir insanlık utancı olarak şahit olduk.
Çok şaşırtıcı buluyorum, 16 yaşında bir genç medyanın önünde Cumhurbaşkanımıza, devletimize küfür edecek ve bu çocuğu derdest eden polisler suçlu olacak.
Peki, yarın 18 yaşını doldurmamış gençler ekranlardan, sosyal medyadan, paylaşım sitelerinden, internet haber sitelerinden Terör örgütü kurmaktan aranan Fethullah Gülen’e, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye, MHP sözcüsü Oktay Vural’a küfür etmeye başlarsa ne olacak? Yine paralel örgütün mensupları, CHP’liler, MHP’liler, Oktay Vural bu kadar hoşgörülü olabilecek mi?
Yanlışa yanlış diyemeyen zihniyet bitmeye mahkûmdur, kimse, yaşı kaç olursa olsun, bırakın devletimize ve Cumhurbaşkanımıza hiç kimseye, hatta hiçbir varlığa, canlıya küfür etme hakkına sahip değildir. Eğer küfür ederse suç işlemiş olur ve bunun karşılığında mutlaka cezası verilmelidir.
Evet, haklısınız, 18 yaşından küçüklerin öğretmenlerine, annelerine, babalarına da bu çocukları eğitemedikleri için, terbiye edemedikleri için, ahlaklı ve maneviyatlı gençler yetiştiremedikleri için ceza verilmelidir, bunu da ifade edelim.
Biz küfürcü nesil istemiyoruz, milli manevi değerlerine sahip, ülkesi ve insanlık için hizmet etme aşkını içinde taşıyan, nitelikli, meslekli, sorumluluk sahibi gençler istiyoruz.
Bu arada HUDER Başkanı Şamil Şenalp kardeşimiz, dün bu konuyla ilgili bir açıklama yapmış, baro seçimleri öncesi bizi yanlış anlıyorlardı ama Şükürler olsun geç de olsa doğru noktaya geldiler ve doğal olarak da yanlışlara tahammül edemiyorlar. Kendilerine ben şahsen teşekkür ediyorum, en azından HUDER’in bu çizgide durması, paralel yapının karşısında olması, yanlışa yanlış demesi çok önemli.
Hukuki Araştırmalar Derneği Konya Şube Başkanı Av. Mehmet Şamil Şenalp açıklamasında:
"Geçtiğimiz hafta Teşvikiye Camiinde cemaati ''Allah Yok'' diyerek tahrik eden liseli gençlerden sonra geçtiğimiz günlerde mütedeyyin yapısı bilinen Konya'da Menemen Olayının yıl dönümü bahane edilerek içinde Cumhurbaşkanına da hakaret içerebilecek ifadelerin bulunduğu iddia edilen bir metin gençlerden birine okutturulmuştur. Tesellimiz odur ki her iki olayda da halkımızın engin hoşgörüsü sayesinde herhangi bir infial yaşanmamıştır. Anıldığı söylenen Menemen olaylarında bir sarhoşun işlediği cinayet nedeniyle Türkiye'nin farklı yerlerinden 1200 mütedeyyin âlim insan tutuklanmış, sonrada yirmi sekizi idam edilip biri zehirlenmiştir. Yeni Kubilaylar, yeni Menemenler yaşanmaması için herkesi tahriklere karşı sağduyuya davet ediyoruz. Çünkü Menemen olayı masum ve inanan insanlara yapılan kurgu iftiraların ilki olmadığı gibi sonuncusu da değildir.
Yaşanan bu olaylarda asıl önemli olan gençleri maşa olarak kullanan azmettiricilere ulaşılmasıdır.
Bu olay bahane edilerek, yargı kurumlarının itibarsızlaştırılmaya çalışılması doğru değildir. Diğer yandan 28 Şubatın yitip giden yaşamlarından Yakup Köse hakkında, tek kelime edemeyenlerin anılan olayı afişe etmeleri tavırlarının hukuki değil siyasi olduğunu göstermiştir.
Her fırsatta sanki bir yerlere mesaj verir gibi, Türkiye'nin düne göre bugün ''otoriterleştiğine'' dair beyanlar yanlı beyanlar olup gerçeği yansıtmamaktadır.
Demokrasi ve özgürlük getirme bahanesiyle toprakları çiğnenen komşularımızın halleri bugün ortadadır. Türkiye'nin otoriterleştiğine dair söylemlerle uluslar arası arenada Türkiye'ye demokrasi getirin çağrısının doğrudan ya da dolaylı olarak yapılması kabul edilemez.
Türkiye, tüm sorunlarını kendi iç dinamikleri ile çözecek milli bir tecrübeye sahiptir." Diyor. Biz de Şamil Şenalp’i kutluyoruz ve “oh be”, diyoruz.
Diğer taraftan bilginiz olsun Konya Barosu paralel yapının üniversitesi olarak kamuoyunda ifade edilen Mevlana Üniversitesiyle birlikte dün sempozyum yaptı.
Sempozyumun bütün parasını baro karşılıyor ve sempozyumda Mevlana Üniversitesinden kimse yok…
Bunu sormaktan bıkmayacağım:
Görüyor musunuz? Fevzi Kayacan neciymiş?