Hasan Mutluoğlu
Hasan Mutluoğlu CUM’A NAMAZI VE MÜSLÜMANLAR

CUM’A NAMAZI VE MÜSLÜMANLAR

“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.” Cum’a (9)

Ayetten anlaşılacağı gibi, Cuma günü öğle ezanları okunduğunda, müslümünlar için Cum’a namazına katılmak bir emirdir.

Haftanın bu belirlenmiş gün ve saatinde, halkın bir araya gelerek toplu ibadet etmesi, toplumu ilgilendiren önemli meselelerin duyurulması, yapılması gerekenler konusunda aydınlatılması, toplum düzeni açısından bakıldığında, oldukça önemli bir dini gerekliliktir.

Bu açıklamaları, yazmak istediğim konuya önemli bir giriş olmasını arzu ettim.

Geçtiğimiz Cuma günü, Cum’a namazını Hacıveyszade Camisinde kıldım. Cum’a vaktinden önce vaizin konuşmasını, ezan ve namazdan sonra da, “sorular ve cevaplar” programını dinledim. İki saatten fazla bir zaman diliminin farkında olmadan dolu dolu geçtiğini farkettim.

Konya İl Müftülüğü çok güzel bir uygulama başlatmış. Hacıveyszade Camiinde başlayan bu uygulama, ilgi ve taktir görürse, diğer merkezi durumundaki camilerde de uygulanmaya başlanacakmış.

Cum’a namazı ve duası sonrasında, değerli dostum Prof. Dr. Ahmet Yaman Hoca “soru ve cevaplar “ bölümüne başladı.

Cemaatin sorularını almadan önce, güncel konu –Fransa’daki Olaylar- ile ilgili önemli bir değerlendirme ve paylaşım yaptı.

Peygamber Efendimize hakaret içerikli yazı ve karikatürler, bu işi yapan dergiye baskın, Fransa Devletinin ve diğer devletlerin tepkileri, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun Fransa’daki yürüyüşe katılması, gbi konular ile ilgli bilgilerin çoğunu yakından mutlaka herkes takip ediyordur.

Ahmet Yaman Hoca; Müslümanca tepkinin nasıl olması gerektiğini güzel bir değerlendirme ile ortaya koydu. Müslümanlar tepkilerini “ İslamın barış dini”  olduğu gerçeği ile hareket ederek ortaya koymaları gerktiğini vurguladı.

Dinimize, Peygamberimize hakareti asla kabullenemeyiz. Bu durumda her müslüman tavır koymak durumundadır. Tavrımız ölüme, şiddete yol açan her türlü taşkınlığın ötesinde, insanca olmalıdır.

Dünyada ve ülkemizde dinimiz ve peygamberimiz etrafında oluşturulmaya çalışılan kaostan ve kargaşadan sadece karşı taraf mı sorumludur?

Bu sorunun cevabını Diyanet İşleri Başkanımızın şu güzel ve ibretli ifadelerinde bulmak mümkün.

 

“Bugün ümmet olarak peygamberimize mahcubuz çünkü o, “Birbirinize zulmetmeyin” dedi, biz birbirimize zulmettik. “Allah’ın kardeş kulları olun” dedi, biz kardeşlik hukukunu ihlal ettik. Çünkü o “Birbirinize hakaret etmeyin, sırtınızı dönmeyin, birbirinizi aşağılamayın” dedi ama biz kardeşlik hukukunu ihlal ettik. O bize “Yeryüzünde adaleti ayakta tutun” dedi. Biz kendi aramızda bile adaleti ayakta tutamadık.”

Önce kendimize bakıp, yaratılış gayesine uygun bir fert olup/olmadığımızı bilmek zorundayız. Sağlam inanç ve iradeli fertlerden meydana gelen toplumlar, her durumda “üstün” olurlar.

Batıdan “ ÇAN SESLERİ” gelmeye başladı. Sayı Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği gibi, “Medeniyetler Savaşı” çıkarılmak isteniyor.

Bütün İslam aydınlarına büyük işler düşüyor. Toplumun şuurlanması, aydınlanması için gerekenlerin yapılması lazım/şart.

İslam dünyasına model ülke!” olarak sunulan Türkiye’ ye, ilim adamlarına daha çok iş düşüyor.

Müslümanca düşünmek, müslümanca düşünmek dua ve dileğimiz olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Mutluoğlu Arşivi