Bugün Başka Ne Yazılabilir
O an, bakışların donduğu an, dünya ile irtibatın kesildiği an ve ebedi âleme yolculuğun başladığı an.
Sevenlerin hüzünlendiği, çiçeklerin kuruduğu, bülbülün ağladığı, suskunluk ve teslimiyet anı…Kimseyle konuşmak istemiyorum, bunları düşünüyorum sadece, bir imtihanın başarıyla verildiği günü, Pir’in düğün günü olarak ilan ettiği, darul bekaya intikalinin seneyi devriyesinde başka ne düşünebilirim onu da bilmiyorum.
İşte o gün Allah ondan razı o Allah’tan razı…Dünyamda yapraklar düşüp duruyor, ağlamaklıyım, bir Allah Dostu vefat ettiğinde sanki onunla birlikte namaza duran Meleklerde ağlar gibi gelir bana.
Yürüdüğü yol ağlar, baktığı yerler ağlar, yemek yediği tabaklar ağlar diye düşünürüm. Tabiatta var olan her maddenin kendine göre yaratılmış bir ruhu olduğuna, bir hissi olduğuna inananlardanım ben.
Onun için bir daha eline alamayacak diye asanın bile ağladığını düşünürüm.
Zaten O vefat ettiğinde bütün Konya ağlamış…
Hey dünyayı ağlatan, sen bu dünyadan göçeli yıllar oldu, biliyor musun sevgin hala hepimize yetiyor ve hepimize hayat veriyor…
Nasıl sevdin, neyi sevdin böyle…
Seni düşündüğümde hep cahil hissediyorum kendimi, çulsuz, işe yaramaz, adam olamaz bir zavallıyı görüyorum seni düşündüğümde, bitkin oluyorum hep, sana layık olamamanın hüznü bütün benliğimi sarıyor.
Sonra kendime kızıyorum, bizler seni anlamayı bile başaramıyoruz…
Allah (C.C.) sevmiş seni ve bize sevdirmiş, hala seviyoruz, gidişinle hüzünlendi ve hala hüzünlü Konya, hep senin ektiğin tohumları hasat etti yüz yıllardır, Evliyaların Piri Mevlana…
Tasavvuf ve zikir sende zamanın durduramadığı bir ritme dönüşmüş… Dilinin Yüce Mabudumuzu zikir yapması ile bedenine ve kalbine sirayet eden bir kucaklama anı senden ta bu günlere kudüm olmuş ney olmuş, inleyip duruyor.
Belki Allah’a (C.C.) yaklaşana Rabbimizin daha fazla yaklaşmasının tezahürüdür bilemiyorum…
Gazali’yi yıllarca çöllerde gezdiren de bu değil mi?
Para ile satın alınmıyor ki Allah Rızası ve paraya tahvil de edilmiyor… Bir sürü mala mülke sahip olmak, arabaların en iyisine binmek, elbiselerin en iyisini giymek mücadelesi değil bu.
İbrahim Ethem’in tacı tahtı bıraktığı makam bu makam…
Dünya malı ile mülkü ile satın alınamayan bir makam…
Allah Allah Allah diye diye bir bir geçilen yollar, sevgi, istikametteki düzgünlük, ihsan ile ibadet etmekle ulaşılan bir makam.
Haram lokmanın insanın boğazından geçmediği, bedenin harama değmediği bir teslimiyetle elde edilen bir makam…
Yolları geçe geçe, Peygamber Efendimiz’e, iki cihan güneşimize ulaşmak ve onun istikametiyle Yüce Mabudumuza erişmek, orada “hiç”leşmek, hiçlik içinde sevgi ile nur ile büyümek, güzelleşmek ve ölüm gününü bayram günü ilan etmek…
Bugün O’nun günü, bugün O’nun sevgisini anlama günü…
Asıl olan ne? Asıl olan Mevlana’yı sevmek Pir’inn sevdiğine yol bulmak ve teslim olmak sevmek ve onda kaybolmak…
O’nun sevdiğini anlamak, ona teslim olmak, ona ibadet etmek, O’nun rızası için mücadele etmek…
Dinle neyi, dinle kudümü, hep bunları söylüyor bize…
O vefat ettiğinde sadece Müslümanlar değil bütün insanlar gelmişti, nasıl kucaklamıştı herkesi?
Başka bir şey yazmayalım, bugün bizi siyaset ilgilendirmiyor, bugün dünyanın savaşları, nefreti, kini, insanı aldatan hırsı ilgilendirmiyor.
Hepsinden azadeyiz, hepsinden uzağız, makam yok, mevki yok, pahalı elbiseler yok, pahalı arabalar yok, dünya yok şimdi.
Hatta bugün başka bir şey konuşmayalım, işte o an, sessizlik anı, tefekkür ile Allah, Allah, Allah deme anı…
Sağ el semaya açık, sol el dünyaya ışık olmuş dönüp dursun zihnimizin içinde semazenler.
Bütün kirlerden sıyrılmış ruhumuz, bütün çirkinliklerden uzaklaşmışız.
Sadece tefekkür ve bütün varlığın ile yarata teslim olmak…
Huzur, mutluluk, sevgi ve açsın çiçekler, güller, bir bahar esintisi yüzümüze vursun, gönlümüze vursun, ta uzaklardan gül kokuları gelsin.
Bizi kendimize sadece davudi bir ses ile çekilen besmele getirsin biz ve yine deryaya dalalım, bu sefer huzur Kuran’dan damla damla kalbimize dolsun.
Ey büyük evliya, Ey sevgisi ile hepimizi sarıp sarmalayan Mevlana…
Rabbimiz seni rahmetiyle kuşatsın, yolumuz yolun, gittiğin yere yolculuğumuz olsun.
Yüce Mabudumuz senden razı olsun. Binlerce Fatiha, binlerce Yasin okunsun, Ruhun şad olsun.