"Bu şehir oruç tutar" şiirinin hikayesi

“Bu şehir oruç tutar” şiirinin şairi Ahmet Köseoğlu hem şiirinin hikayesini hem de şehrin nasıl oruç tuttuğunu Yeni Haber’e açıkladı.

"Bu şehir oruç tutar" şiirinin hikayesi

“ORUÇ VE ŞEHİR KELİMELERİ EN ÇOK KONYA’YA YAKIŞIYOR”

Konya Büyükşehir Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Ahmet Köseoğlu 2007 senesinde kaleme aldığı ve yıllardır severek okunan Ramazan şiiri olan “Bu Şehir Oruç Tutar” şiirinin öyküsünü ve Konya’nın oruç ile birlikteliğini anlattı

Bu Şehir Oruç Tutar şiiri nasıl doğdu?

Bu Şehir Oruç Tutar’ın bir hikayesi var. Şehir ve oruç kelimelerinin Türkiye’de en çok yakıştığı şehirlerin başında Konya gelir. 2007 senesinde bir Ramazan günü Yazarlar Birliği’nin bahçesinde bir meşguliyetim vardı. Bir Konya gazetesine gözüm ilişti. Gazetede bir köşe yazarı şöyle diyordu; Konya Milletvekillerinden bir iki tanesi kendisine demiş ki gazeteciye hitaben; “Bak ağabey, bir turizm dergisi var. Bu dergide kapak konularından biri şuydu; “Ramazan’da Konya’ya gitmeyin.” Bunun altını doldurmuşlar; oruç tutmazsanız; aç kalırsınız, kızarlar, bağırırlar gibi bir sürü aslı astarı olmayan şeyler yazmışlar. O gazeteci arkadaş da Konya’nın imajı ile oynadıkları penceresinden bakmış. “Konya’nın imajını olumsuzlaştırmışlar. Biz aslında öyle bir şehir değiliz, her inanca hoşgörümüz var” demiş. Ben burada hem o dergiden hem de Konya hakkında söylenenlerden biraz rahatsız oldum. Ramazan’ın atmosferi sebebi ile üzüntü duydum ve ben de bu şehrin oruç tutan bir şehir olduğunu vurgulamak için karalamaya başladım.

a.koseoglu1.jpg

Bu şiir ne amaçla yazıldı?

Normalde bir şiir kolay yazılmaz ama olaydan o kadar alınmışım olayı o kadar içselleştirmişim ki hemen orada yazılıverdi mısralar. Bu şiir aslında bir manifestoydu, bir tepkiydi ama sonra bir Ramazan güzellemesine dönüştü. Bu şehir oruç tutuyor hatta bu şehrin etrafını sarıp sarmalayan her şeyin oruç tuttuğu kozmik bir yapıdan bahsediyorum aslında. Bu Şehir Oruç Tutar şiiri buradan çıktı hikayesi de buydu.

Şiirde de belirtmişsiniz, sizce oruç ne demektir?

Burada oruç demek vicdan demek, oruç demek tefekkür demek, oruç demek iftar demek, oruç demek niyet demek, oruç demek iç aleminde sema etmek demek, oruç demek ruhu temizlemek demek, oruç demek cemaate yetişmek demek, oruç demek kim mukim kim yolcu kavramının tekrar gündeme gelmesi demek, oruç demek infak demek, sabır demek, kanaat demek, muhabbet demek, bayram demek. Bunu anlatıyoruz aslında. Orucun bütün kavramlarının insani ve ulvi değerler olduğunun bilincindeyiz. Orucun bir miraç olduğunu, manevi yükseliş olduğunu, bir sema olduğunu vurgulamak için Ramazan ile alakalı terimlerin büyük bir kısmını şiirimizde kullandık. Şiirin son mısraında, “kötülüğe kalkan iyiliğe Reyyan açılsın diye” diyoruz. Başka bir kapı değil Reyyan, çünkü oruç tutanların gireceği cennet kapısı Reyyan. Buradaki kavramların hepsi Ramazan’a ait, oruca ait şeylerdir. Şiirin aynı satırında da şehre ait enstrümanla, kişi ile birlikte kişinin kullandığı camiler, şerefeler, minareler, onlar da bu şehrin yaşayan organizmaları. Onlar da oruç olma halinin içindedirler diye düşünüyorum. Çünkü eşyanın da bir ruhu vardır. Benzeri denemeler de edebiyatımızda vardır. Biraz da edebi metin olarak böyle bir karşılığı var.

a.koseoglu.jpg

“HERKESİN DİNİ KENDİNEDİR”

“Bu şehir oruç tutar, şehri oruç tutsun diye” ne demektir? Oruç kendisini nasıl tutar?

Eskiden çocukluğumuzda kullanılan olumlu bir durumu olumsuzlaştırmışlar. “Seni oruç mu tuttu” diye bir ifade var. Aslında oruç tutmak insanın saflaşması, süzülmesi, ruhunun taşıdığı manayı yüzüne yansıtması ve Allah’ın “Kim inanarak ve Allah’tan sevap umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları affolunur” dediği bir hadisedir. Dolayısıyla bu şiir ile orucun ruhi boyutuyla oruç ile yükselmesini söylemiş oldum. Bu şiir aslında bir manifesto olarak yazıldı ama bu bir dua anlamı da taşıyor. Bu bir dua makamıdır bir niyaz makamıdır. Bu demek? Şu demek; Böyle olsun bu şehir demek. Aslında böyle ama bu şehri böyle görmeyen için de bir dua makamında. Dünyada manevi yönü ile ön plana çıkmış şehirler vardır. Vatikan ve Roma’yı da bunlardan sayabiliriz. Ama en önemlisi Mekke, Medine, Kudüs, Şam, Konya için böyle söylenmesi daha iyi bir cümledir. Allah ne diyor Kur’an’da; “ Deki; Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” Ey Dünya sizde bize dinsizliği, deistliği, ateistliği dayatmayın. Herkesin dini kendisine diyoruz.

Şiirinize nasıl tepkiler aldınız?

Ben bir şair değilim, bu şehrin bana hissettirdiklerini kaleme almış bir çocuğuyum. Çok olumlu tepkiler aldığımı söyleyebilirim. İlk defa 2007’de yazıldığında bir gazete şiirimi ek olarak yayınlamıştı. Daha sonra televizyon ve radyolar da yayınlamaya başladı. Ben yayınlandıktan sonra baktığımda sadece Konya’yı değil her şehri ifade ettiğini gördüm. Ramazan için içten bir dua, temenni şeklidir bu şiir. Erzurum’da bir dernek sitesinde gördüm ben bu şiiri. Ben bu şiirle ilgili şunu söyleyebilirim. Bu bir edebi kaygıyla yazılmadı. Edebiyat ya da şiir olsun diye de yapılmadı. Şehrine sevdalı bir insanın, şehri bilmeden dışarıdan haksızlık edenlere serzenişiydi. Aslında öyle değil böyle. “Esas arıyorsanız budur” demek için yaptık. Ben zaten edebiyatla uğraşıyorum ama alanım şiir değildi. Bu şiir de şehirlerin ruhuna uygun bir şiir oldu. Zaten son çıkan kitabım da Kendini Koruyan Şehir’di. Şehirlerin kendisini nasıl koruyacağı ile ilgili sürekli kaygı duyan biri olarak bu şiiri yazdım. Konya’da şimdi çıktığınızda tüm camilerde cemaat normal zamandan daha fazla. Hani hocalar der ya; diğer 11 ayı da Ramazan’a çevirsek keşke. 

 

BU ŞEHİR ORUÇ TUTAR

Bu şehrin sokakları oruç tutar, vicdan terk edip gitmesin diye;

Bu şehrin ağaçları oruç tutar, bengisu pınarları sulasın diye;

Bu şehrin çiçekleri oruç tutar, burcu burcu kokan pideler hanelere dağılsın diye;

Bu şehrin parkları oruç tutar, genci yaşlısı huşu ile tefekküre dalsın diye;

Bu şehrin güvercinleri oruç tutar, hu deyip kubbeyi harda sema etsin diye;

Bu şehrin dağları oruç tutar, batan günle iftar doğan günle niyet olsun diye;

Bu şehrin camileri oruç tutar, her günün beş vakit kadri bilinsin diye;

Bu şehrin minareleri oruç tutar, ışıl ışıl şerefeleri bir’liği göstersin diye;

Bu şehrin sebilleri oruç tutar, kirlenen ruhlar temizlensin diye;

Bu şehrin vakıfları oruç tutar, açta açıkta kimse kalmasın diye;

Bu şehrin bedesteni oruç tutar, iskemleyi dükkân kapısına koyup cemaate yetişsin diye;

Bu şehrin tramvayı oruç tutar, ihtiyarı gencine yerini ikram etsin diye;

Bu şehrin otobüsleri oruç tutar, durakta, arada yolcu kalmasın diye;

Bu şehrin trafiği oruç tutar, sıkışıklık sabrına gölge düşürmesin diye;

Bu şehrin sanayisi oruç tutar, üretimi sahur bereketine çoğalsın diye;

Bu şehrin marketleri oruç tutar, gıda paketleri infak olup sessizce uçup gitsin diye;

Bu şehrin fırınları oruç tutar, kanaatin ne büyük servet olduğunu anlasın diye;

Bu şehrin berberleri oruç tutar, sohbet uzasın muhabbet artsın diye;

Bu şehrin lokantası oruç tutar, yolcusu mukimi bayramı iftarla yapsın diye;

Bu şehrin gazeteleri oruç tutar, ramazan aşkına sayfalar yıl boyu temiz dolsun diye;

Bu şehrin radyoları oruç tutar, mukabele halkaları oluşsun diye;

Bu şehrin televizyonları oruç tutar, cüz’ler ayet ayet gönüllere insin diye;

Bu şehrin insanları oruç tutar, kötülüğe kalkan iyiliğe reyyan açılsın diye;

Bu şehrin insanı oruç tutar, oruç kendini tutsun diye;

BU ŞEHİR ORUÇ TUTAR, ŞEHRİ ORUÇ TUTSUN DİYE. 

 Şiirin videosu için tıklayın 

 

MÜCAHİT YAPRAKCI / Yeni Haber