Hasan Mutluoğlu
Hasan Mutluoğlu Bu millet asla unutmayacak

Bu millet asla unutmayacak

“Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.” Deyimini çoğumuz hatırlarız. Günümüz Türkçesi ile, “Unutmak insan hafızasının bir kusurudur.” şeklinde ifade edilebilir. Bu halimize biraz da masumiyet kazandırmak maksadı ile, “Hepimiz insanız, unutabiliriz. Unutmak suç mu?” der, haklılık payımızı yükseltmeye çalışırız.

Sağlık açısından düşünüldüğünde, bazen unutmak gerektiğini söyler uzmanlar. Unutmaya ihtiyaç gerektirecek durumların insana özel olması, unutmayı masumlaştırabilir. Anlayışla karşılanabilir.

Milletimizi, devletimizi, ülkemizi ilgilendiren olayların unutulması, unutturulması için oynanan oyunların farkında olunmaması “ Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.”  deyiminin kapsam alanına giremez, girmemeli..!

15 Temmuz’dan beri yaşadıklarımızı unutabilir miyiz? Unutulması mümkün olamayan büyük bir tehlke ile karşı karşıya kaldık.

Yaşadığımız her anın, yaptığımız her işin, gösterdiğimiz her tavrın, yıllar geçtikçe anlamlı bir hikayesi mutlaka olacaktır. Olmalıdır. Her fert bu ülke insanının önemli bir üyesidir.       

 Böyle bir konumda olmanın şuurunda olarak, görev bilinci ile üzerimize düşeni yaptığımızda, hikayesi olan, görevini yapan, bulunduğu konum gereğini yerine getiren insan olma şansını elde ederiz.

Bu necip millet ülkesine, milletine, dinine yapılan her türlü hizmeti asla unutmuyor. Yapılan kötülükleri de unutmuyor. FETÖ maşasının ve uzantılarının son kalkışmada yaptıklarını da BU MİLLET ASLA UNUTMAYACAK.

15 Temmuz gecesi; milletimizin kahramanlığı, mücadelesi, birlik oluşu unutulabilecek sıradan bir hareket olmadığını bütün dünya biliyor. Dostlarımız da, düşmanlarımız da biliyor.

Gerçek dostlarımıza güven, mazlum milletlere ümit veren milletimizin bu kutlu hareketine, sözde dostlarımız - hakimiyet alanlarını daraltma korkusundan- sessizliklerini hala muhafaza ediyorlar.

Her gün değişik ağızlardan destansı hikayeler öğreniyoruz. Bu kalkışmada karanlık taraf kalmayıncaya kadar aydınlanma çalışmaları devam ettirilmelidir.

Tarihin sayfalarında yer alacak olan bu önemli ve ibret alınması gereken olaylar işiğinda yetişecek nesillerin ülkesine, milletine hizmet etmesine, geleceğe güvenle bakmasına vesile olacaktır.

İnsanın değeri, kıymeti ne ile ölçülür/ölçülmelidir veya belli olur? Sorusunun cevabını 40 yıl severek yaptığım eğitim çalışmalarında yaşarak öğrendim.

Sosyal bilimcilerin “Makamından güç alanlar değil, makamına güç katan insanlar” diye ayrıştırarak izah etmeye çalıştıkları insan tiplerinin topluma hizmet aşkında olanların kimler olabileceğini anlıyoruz.

Allah’a şükürler olsun, “MAKAMA GÜÇ KATANLARIN”  hizmet aşkı, basireti ve cesareti ve Yüce Milletimizin BİR olması sayesinde büyük tehlike bertaraf edilmiş oldu.

Aylık UMRAN Dergisi Ağustos ayı sayısında Cevat ÖZKAYA15 Temmuz Darbesinin Ortaya Çıkardığı Yeni Sosyoloji ve Geleceğin Siyaseti” başlıklı makalesinden bir bölümünü paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum.

SAYIN CUMHURBAŞKANI BU DİREĞİ SİZ TUTUN”

Bilindiği gibi Romanlar sık ve kolay kavga ederler. Birbirine hasım guruplar bir çadırın içinde kavga ederlerken, gurupların herhangi birisinden bir kişi acilen çadırın orta direğinin yanına gelir ve sıkıca o direği tutarmış, çadır yıkılmasın diye. Hasım gurupların elemanları bile bu şahsa hiç dokunmazlarmış. Çünkü çadır yıkılsa hepsi de çadırın altında kalacaklarının bilincinde olurlarmış.

Türkiye bundan sonra da değişik gurupların siyasal kavgalarına, farklı siyasetlerin tartışmalarına sahne olacaktır. Tabii olan budur. Ancak aynı çadırın altında yapılan bu mücadelenin, çadırı devirmemesi gerekir. Onun için bu çadırın orta direğinin sıkıca tutulması lazımdır.

Cumhurun başkanı doğru ve reel olan, beklenen, bu direği sizin tutmanızdır. Basiret ve feraset sahibi siyasetçilerin de, direği tutanla, dengeyi sağlayanla uğraşmamaları akıl gereğidir.”

Haklı söze söz katmanın “Pişmiş aşa soğuk su katmak” anlayışından hareketle, işimiz, görevimiz ne olursa olsun, bulunulan yere değer katanlardan olmak dua ve dileğimiz olsun.

NOT: İzninizle yazılarıma biraz ara.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Mutluoğlu Arşivi