Batı,Ortadoğu barışı ve Türkiye
Dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip Ortadoğu yaklaşık 100 yıldır kaos ve ölümle boğuşurken durup düşünmemiz gereken en önemli sorun neden bu coğrafya da huzur güven bir türlü hakim değil? sorusudur.
Bunu 1750-1900 yılları arasında sanayi devrimlerinin batıdaki hızlı yükselişi ile birlikte artan enerji ihtiyacı başlarda kömürden sağlanıyordu. 1900 yılların ilk çeyreğinde petrolden sağlanmaya başlanması ile Batının petrolün kaynağı olan Ortadoğuya ilgisini artırmıştır.Ortadoğuda huzur ve güven iklimi bozularak bir türlü istikrar sağlanamamıştır.Petrolün bulunması Ortadoğuya başta İngilizlerin ve Almanların yani Batının ilgisini artırmış ve o zamanlar o coğrafyaya ekilen nifak tohumları Osmanlıyı oluşturan toplumlarda ırk,din ve mezheb farklılıkları oluşturmuştur. Artık günümüzde Müslümanı müslümana zulüm eder hale getirmiştir. Yahudilerin Abdülhamid handan parayla satmasını istedikleri Kudüs toprakları ve petrol kaynakları ile zengin Arap yarımadası ve Afrika üzerinde batının oyun içinde oyunlarla bu coğrafyanın bu günkü temelleri atılmıştır.Vaktiyle Abdülhamid han Yahudilere’’ bu topraklar benim değil milletimindir,kanla alındılar ancak kanla satılırlar’’ cevabı ile karşılaşan Yahudiler ve içimizdeki batılı aydınlar ortak hareket etmişlerdir. Tüm İslam coğrafyasına oyun oynayan sömürgeci batının oyununu bozmak için hilafeti kullanan ve Arabistan coğrafyasını da halifelik ile bir arada tutan Abdulhamid hanı 31 mart olayı ile tahtan indirmişlerdir.Bu coğrafya artık hem Batı hemde Yahudilerin oyun ve güç gösterdiği bir alan olmaktan kurtulamamıştır. Fakat cetvelle çizilmiş Ortadoğu haritasını kendi istekleri doğrultusunda kurgulayan batının oyunları ile İslam coğrafyasını bir tesbih olarak düşünürsek İmame yani Osmanlının dağılması ile tesbihin daneleri gibi dağılmış huzur ve güven bir türlü sağlanamamıştır.Arap baharı ile yeşeren umutlar Batı tarafından destek görmemiştir.Bilakis Demokrasinin en güçlü savunucusu olan Batı Oligarşiyi desteklemiştir.Mısır da Sisi darbesine destek vermesi ve yemen olayları buna en güzel örneklerdir. Bunun yegane sebebi bu coğrafyada istikrarlı bir yönetimin Batının çıkarlarına ters düşmesidir.
Orta Doğu’nun bugünkü durumu hakkında söylenecek çok fazla söz vardır. İslam Dünyası,özellikle Ortadoğu kendi aralarındaki iç ihtilafları mezhep çatışmalarını gidermeden çözüm olmaz kanaatindeyim ,Batı ile kurulan siyasi ve ekonomik ilişkiler, dünya siyasetinde söz sahibi devletlerin bölge üzerindeki çıkar ve güç çatışmaları, petrolün hala en büyük enerji kaynağı olarak kullanılması bölgede barışı yeniden tesis edebilecek “İslami dinamikler”den yoksun bir Orta Doğu olarak karşımıza çıkıyor. Batının bize uyguladığı çifte standartlar karşısında biz ise ırk ve mezheb ayrımcılığı yapa yapa aramızdaki bağları dahada zayıflattık.İşte biz Batı mezalimlerine karşı birlik olmayı başarabilirsek, o zaman hem Ortadoğu hemde dünya barışından söz edebiliriz.
Doğu Türkistanda,Arakanda,Irakta,Suriyede,Gazzede ve daha bir cok ülkede Müslümanlar zulme maruz kalmazdı.
Bugün Orta Doğu’yu barışa götürecek yol, İslam dünyasının kendisiyle barışmasından geçmektedir ve bu yolun güçlü bir Türkiyenin önderliğinde ve liderliğinde olduğunu artık herkes çok net bir şekilde görüyor.Bu coğrafya halklarında oluşmaya başlayan umut ve beklenti güçlü bir Türkiyenin artık dağılmış kaos ve ölümün hakim olduğu Ortadoğuya Balkanlara ve Orta Asyaya yani Osmanlının mirasına sahip çıkarak yeniden barışın, huzurun ve güvenin oluşmasıdır. Saygılarımla.