Batı ve Medyasının Amacı Ne?
Geçen haftaki ‘’15 temmuz öncesi ve sonrası’’ başlıklı yazımızda sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak partinin neden hedef alındığını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık, bu hafta kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Önce batılı ülkelerde Türkiye’yi karalama çalışmalarının gezi olaylarından sonra artarak devam ettiğini ve özellikle de Avrupa ve Amerika’daki bazı medya kurumlarınca bu karalamaların yalan haberlerle desteklendiğini belirtmek isterim. Temmuz darbesinin hemen sonrasında Guardian gazetesi yazarı Simon Tisdall, Sayın Erdoğan’ın neleri yapmaması gerektiğini anlatan bir makale de darbecileri cezalandırmak için halka baskı uygulamamasını, Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemini dayatmamasını ve basın özgürlüğünün kısıtlanmaması gerektiğini anlatan makale temmuz darbesinden sonra, yeni kapı mitinginde heyecanlandığımız birlik mesajları akabinde, ana muhalefet liderine yapılan suikast girişiminden hemen sonra ana muhalefet lideri farklı bir siyasi çizgi ve söylemlerine, Tisdallın makalesi rehberlik eden bir yazı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sadece bu kadarla değil medya ve Amerika istihbaratı Türkiye Daeş’ destek veriyor dediğinde bizim ana muhalefet de aynı cümleleri kurmuştu. Ana muhalefet partisinin tüm söylemlerinde basın özgürlüğü, Anayasa değişikliği ve başkanlık sisteminin Türkiye’yi böleceğini dile getirmesi de batının bir söylemi olarak karşımıza çıkmaktadır ki anayasa değişikliği çalışmalarında meclis komisyonunda yapıcı bir tutum değil, bu değişikliğe tümden karşı çıkarak ve hatta ileri giderek komisyonu çalışamaz hale getirecek girişimlerde bulunduğunu televizyonlarda millet olarak gördük izledik.
Cumhurbaşkanlığı sistem değişikliği için komisyon çalışmalarına katkı sağlamak yerine engel olmak istemesi anlaşılır bir tutum değildi, çünkü bu sistemle en başta yürütme yetkisinin çift başlılıktan kurtarılması için meclis uzlaşısı gerekmekte iken ana muhalefet bu fırsatı değerlendirememiştir. Şimdilerde ana muhalefetin kullandığı eleştiri konularının Tisdall’ın Sayın Erdoğan’a eleştirilerine uygun olması ve benzerlik göstermesi yine üst aklın bir oyunu olduğunu aklımıza getirmektedir. Vaktiyle Türkiye de Cumhuriyet ve Zaman gazetelerinin aynı gün aynı manşetleri kullanmaları da bizlere üst aklın oyunlarını göstermeye yetmişti, bu makalenin de Türkiye üzerine oynanan oyunların tek merkezden yönetildiğini gösteren bir örnek olduğunu hatırlatmak isterim. Batı medyasının son günlerde yaptığı anket ve makalelerle referandum öncesi Türk milletinin kararını hayır lehine etkilemek istediği gün gibi aşikardır.
Geçtiğimiz günlerde yine batıda ve yine Guardian gazetesinde bir anket oylamaya sunuldu ‘’ Erdoğan ve ifade özgürlüğü: Türkiye’de yaşamak nasıl hissettiriyor ’’ başlıklı anket ile yine Türkiye’yi karalama kampanyasına giriştiler.
Diğer taraftan Avusturya parlamentosundan bir vekil yine Türkiye’yi suçlayıcı bir açıklama yaparak Türkiye’yi karalama kampanyasına destek vermektedir. Amerikalı bir general 15 temmuz darbe girişimini yapanları alkışlatan bir konuşma yapması da batının bize biçtiği rolü göstermeye yeter sanırım. Demokrasi kavramlarının sadece kendilerine ait olduğunu düşünen batı müslümanların demokrasi ile yönetilmesini istememektedir.
Bunu da darbenin başarılı olacağını sanan bir Amerikalı generalin Türkiye’deki darbecilerle görüştüğünü söyleyip alkışlatması batının bize bakışını çok net bir biçimde göstermektedir. Bunu neden yapıyorlar veya olayı Türkiye’ye indirgersek, batının veya üst aklın istemediği ve indirmeye, güçsüzleştirmeye çalıştığı Erdoğan ve Türkiye neden hedef olmaktadır sorusunun cevabı ise; Tarihi hafızalarında bulunan, batının korkulu rüyası haline gelen Türk ve Müslüman düşmanlığı Erdoğan kimliği ile tekrar hafızalarında yer etmiştir, işte sebep de budur. Batının hedefinde tarihte Selçuklu sultanları veya Osmanlı padişahları iken şimdilerde Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak karşımıza çıkmaktadır.
Batının istediği yönetebildikleri bir Türkiye ve müslüman coğrafyasıdır ve uzun bir aradan sonra ilk kez Erdoğan, Akif’in dediği gibi ‘’ Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım’’ diyerek karşı çıkmıştır.
SAYGILARIMLA