Aydın Doğan hesap verecek mi?

Yeni Şafak yazarı Cem Küçük bugün medya dünyasını karıştıracak bomba bir yazı daha kaleme aldı. Aydın Doğan ve medyasının polis cuntasının emrine girdiğini iddia eden Cem Küçük, Aydın Doğan'ın "polis cuntası eliyle sivil hükümeti devirme işi"nden hesap ve

Aydın Doğan hesap verecek mi?

Cem Küçük, cuntacı olduğunu iddia ettiği bir bürokratla Nazlı Ilıcak'ı tanıştıran kişinin adını da ilk kez açıkladı: Candaş Tolga Işık. Posta yazarı olan Işık'ın yargı-emniyet cuntası ile ilişkisine dair önemli iddiaları dile getiren Küçük, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun cunta emrinde çalışan gazetecileri tespit ettiğini belirtti.

İşte Cem Küçük'ün o yazısı:


AYDIN DOĞAN İLE EMNİYET-YARGI CUNTASI İŞBİRLİĞİ
Emniyet-Yargı cuntasının medya uzantıları sadece cemaat medyası ile sınırlı değil. Zaman-Samanyolu grubu, İpek Medya grubu ve Taraf gazetesi şu an doğrudan polis şeflerinin kontrolünde medya organları. Ankara'daki Batılı diplomatlar da dahil herkes bunu biliyor. Bunu daha önce yazmıştım. Şu an Aydın Doğan medyası ise Emniyet-Yargı cuntası ile ittifak içinde. Çıkarları ortak...

Aydın Doğan medyasında Eyüp Can'ın Radikal'i Erdoğan'ın yasadışı yollardan devrilmesinin baş tetikçi yayın organı. Eyüp Can ile ilgili gerçekleri ilk yazdığımda çoğu kişi itiraz etti. Şimdi herkes haklı çıktığımı gördü. 17 Aralık darbe girişiminden sonra görüldü ki, Aydın Doğan'ın sahip olduğu Radikal, Emniyet-Yargı cuntasının merkez üslerinden biri. Aydın Doğan da Akın İpek gibi olmayı mı istiyor acaba? Zaman gösterecek...

Bürokratik vesayet amaçlı bütün operasyonel haberler, abileri olan polis şeflerinin dediğini yapmak zorunda kalan Eyüp Can'ın gazetesinde çıkıyor. Sonra tüm cemaat televizyonları bunu Radikal'den alıntılıyor. Böylece Eyüp Can da görevini yerine getiriyor. Fakat bu yapılan açıkça hukuka ve demokrasiye aykırı. Oral Çalışlar, Ahmet İnsel, Cengiz Çandar, Orhan Kemal Cengiz gibi demokrat olduğunu söyleyen Radikal yazarlarının da bu kirli tezgâha tepki gösterip istifa etmesi gerekir. Birinci sayfası hukuksuz polisler tarafından yapılan bir gazetede yazmayı içlerine sindiriyorlarsa da ileride bunun utancını yaşarlar. Fakat darbeci polis şeflerinin talimatıyla atılan yasadışı manşetlerin hesabı en nihayet sorulacak. Aydın Doğan da bunu iyi bilmeli. Demokrasinin gereği yapılacak...

Hürriyet gazetesinin durumu da pek farklı değil.17 Aralık'tan beri Hürriyet'in, cemaatin üç gazetesi olan Zaman, Bugün ve Taraf'tan hiç farkı yok. Emniyet-Yargı cuntasının her dediğini kanun kabul eden Arda Akın adlı Hürriyet muhabirinin çok tuhaf ilişkileri var. Bu muhabire de darbeci polis şefleri emrediyor ve bu kişi hizaya geçiyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu sivil hükümeti devirmeyi amaçlayan polis cuntasının emrinde çalışan bütün gazetecileri kanıtlarıyla tespit etmiş durumda. Yeniden söylüyorum, darbecilerin emriyle kara propaganda haberleri yapmak da suçtur. Hürriyet Gazetesi bu muhabir aracılığıyla gelen bütün cuntacı haberleri hiç filtrelemeden aynen yayınlıyor. Enis Berberoğlu'nun bu cunta bağlantılarını bilmemesi imkansız. Berberoğlu bu bağlantıları bildiği halde göz yumuyor. Berberoğlu'nun bildiği bir konuyu Aydın Doğan'ın bilmemesi beklenir mi?

Aydın Doğan medyasıyla cunta arasındaki bağlantılar burada da bitmiyor... CNN Türk ekranlarından sürekli cuntacıların istediği yönde kara propaganda yapan Nazlı Ilıcak gerçeğini kamuoyuna ben deşifre etmiştim. Sivil hükümeti devirmeyi amaçlayan bir güvenlik bürokratıyla sürekli görüştüğünü ve o polis şefinin söylediklerini tekrarladığını söylemiştim. Nazlı Ilıcak'ı bu cuntacı bürokrat ile tanıştıran kişiyi de ilk kez burdan açıklıyorum. Bu kişi cemaatten biri değil, Aydın Doğan'ın adamlarından biri. Posta Gazetesi'nin ikinci adamı Candaş Tolga Işık...

Evet bu cuntacı polis şefi ile ve son olaydaki şüpheli hareketleri sebebiyle görevden alınan Hüseyin Çapkın'la da eskiden beri çok yakın olan kişi Candaş Tolga. Bu kişi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile de çok iyi. Sayın Valimiz bence dikkatli olmalı. Tuhaf bağlantılar burada da bitmiyor. Aydın Doğan'ın adamı Candaş Tolga Işık bir yandan Nazlı Ilıcak'ı bu güvenlik bürokratıyla yakınlaştırıyor. Bir yandan Candaş Tolga cemaat medyası Kanaltürk'te konuşlanıyor. Ağaoğlu, Işık'ı gazeteci olarak görmediğini Enver Aysever'in programında itiraf etmişti zaten.

Şimdi işin daha beter tarafına geliyoruz. Bir yandan 17 Aralık operasyonunun da perde arkasında yer alan polis şeflerine, bir yandan cemaatçi savcılara, bir yandan da operasyon kapsamında içeri alınan Ali Ağaoğlu ve Erdoğan Bayraktar'ın oğluna yakın bir isim Candaş Tolga Işık... Ama bu ismin en büyük patron saydığı kişi Aydın Doğan. Bütün bu tuhaf trafiği aktardığı kişi Aydın Doğan. Öte yandan Doğan'ın ticari anlamda Ali Ağaoğlu ile papaz olduğu ise iş dünyasında herkesin bildiği bir olay...

Size soruyorum: Bir insan nasıl hem bu operasyonu yapanlara hem de bu operasyonda mağdur olanlara yakın olabilir. Yukarıda yaptığım bütün bağlantıları alt alta yazdığınız zaman bile mideniz bulanıyor. Aydın Doğan hem siyasi hem ticari anlamda sivil hükümete yönelik operasyonlara devam ediyor kısacası. İşte manzara ortada... Aydın Doğan ile Emniyet-Yargı cuntası ilişkileri çok açık ve net. Demokrasi kazanacak ve maalesef yine kaybedeceksin Aydın Doğan. Eğer gerçekleri görür demokrasinin gereğini yapabilirsen ayrı tabii. Ama sanmıyorum.