AK Partililer, MHP’liler, CHP’liler kardeştir…
Amerika’nın bölgemizdeki ilk yenilgisi aslında Türkiye’nin Kıbrıs çıkarması ile başlamıştır. Ondan sonra İran’ın büyük devrimi var.
Elbette İran Irak savaşı da geniş perspektiften baktığımızda Amerika’nın yenilgisiyle sonuçlanmıştır.
Zaten bu savaş sonra 1990 yılına geldiğimizde Amerika’nın kendi çocuğunu yemeye karar verdiğini görüyoruz. İran’ı yenemeyen Amerika'nın özenle büyüttüğü yiğidi, aslanı Saddam Hüseyin’i yeme süreci başladı.
Tabi yemek biraz uzun sürdü ama Saddam Hüseyin 5 Kasım 2006'da idam cezasına çarptırıldı ve 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.
Neticede Amerika’nın kıymetlisi, çocuğu, Saddam’ı yeme töreni böylece son bulmuştur.
Yemek töreni son buldu bulmasına ama ne yazık ki bölgede Amerika’nın müdahilliği ile oluşan yapı, 1. Dünya Savaşının oluşturduğu bütün planları da altüst edecek bir yapıya dönüştü.
Şimdi Libya, Mısır, Filistin, Suriye, Irak, İran, Yemen, Afganistan tamamen bir karmaşa alanına dönüştü.
İstikrarsız her ülke, her coğrafya, her ölüm Amerika’nın yenilgisini haykırıyor dünyaya…
Ama tabi sadece Amerika’nın yenilgisini değil, kirli oyunlarını, kan imparatorluğunu, menfaat bataklıklarını anlatıyor.
Bölge şimdi tam anlamıyla Rusya’nın arzu ettiği bir tabloya dönüşmüştür, Rusya istediği gibi bu bölgede her kesime silah satmakta, kârına kar katmaktadır.
Hatta birçok ABD’li silah tüccarı da rahat hareket etmek için Ruslarla ortaklıklara girişiyormuş ki, bu durum tam anlamıyla devasa bir köhneleşmenin göstergesi olarak karşımızda durmaktadır.
Tabi Amerika sadece burada kaybetmemiştir, önce Gürcistan, sonra Ukrayna gerçekliğinde Kafkaslarda da bir daha hiçbir zaman kazanamayacağı cepheler kaybetmiştir.
Bu bölgede de Amerika’nın keskin yenilgisini görmekteyiz.
Bu süreçte Amerika’nın tek sürdürebildiği rutini Filistin’de hala İsrail’in rahat insan katlediyor olmasıdır.
Bunun dışında Amerika tam anlamıyla bitmiştir, yenilmiştir.
ABD İran ile işbirliği yapmaktadır, Şii’ler ile işbirliği yapmaktadır ama İran, Amerika ile hiçbir zaman birlikte hareket etmeyeceğini bilir. İran Rusya’nın malıdır, Amerika’ya bırakmaz. Sadece İran’ı Türkiye’ye karşı kullanmasına Rusya ses çıkarmamaktadır hepsi bu.
Ve bugün Amerika görünüşte Türkiye’nin dostu gibi bir tablo çizmektedir ama perdeyi kaldırdığımızda ise gerçeklik net bir şekilde ortadadır, Amerika Türkiye’ye düşmanlık yapmaktadır.
Türkiye’ye ihanet eden paralel ihanet çetesinin arkasında Amerika vardır.
Gezi eşkıyalığının arkasında Amerika vardır.
Türkiye’de yüksek faiz sarmalının sürmesinin müsebbibi Amerika’dır.
Mısır’daki darbeci Firavun Sisi’nin arkasında Amerika vardır.
Şu anda barış sürecini bitirme merkezli Kobani eşkıyalığının, 40 Müslüman Kürt Kardeşimizi katleden hainliğin arkasında Amerika vardır.
PYD’ye, PKK’ya kim yardım ediyor? Tabi ki Amerika…
Irak’taki Şii milislerinin Sünni Katliamının arkasında kim vardır, tabi ki Amerika.
IŞİD’in arkasında kim vardır, Suudi Arabistan öyle mi?
Suudi Arabistan’ın arkasında peki kim var? Tabi ki Amerika…
Amerika Esed’in arkasında ki güçtür aynı zamanda…
Ve böylece burada ne yaptığını bilmeyen, kendinden başka güç olmasın derken aslında kendini de bitiren acayip bir politika izliyor Amerika…
Sanki Neoconlar hala iktidarda ve kıyamet senaryoları üretiyorlar.
Amerika derin ve kesin yenilgiler alıyor ve bu yenilgilerini ne yazık ki Hollywood filmleri de bastırmaya yetmiyor.
Ve Amerika bu yenilgilerinin bedelini Türkiye’nin istikrarını, güçlenmesini önleyerek bastırmak istiyor.
Türkiye’ye müttefik mi Amerika?
Gerçekten Türkiye’ye Amerika’nın müttefik olduğuna artık aramızda inanan kaldı mı?
Rusya mesela Türkiye ile Amerika’nın müttefik olduğuna inanıyor mu?
İnanmıyor, çünkü herkes biliyor ki, Amerika şu anda siyonizmin tamamen kontrolündedir ve asıl düşmanı “İslam Dini” olarak belirlemiş enteresan hastalıklı bir topluluk Amerika’nın politikasını belirlemektedir.
Böyle olunca da asıl düşman Türkiye haline gelmektedir, zira Türkiye Ehli Sünnet çizgisinde İslam’ın tahrif olmamış halini temsil etmektedir.
Tabi bu insanı üzüyor, bu kadar hatayı yapabilen bir ülkenin Dünya’nın en büyük ve güçlü ülkesi olması insanlık için de bir tehdit anlamına gelmektedir.
Peki, biz ne yapacağız?
Bugün biliyorsunuz Cumhuriyetin ilanının 91 yılı. Ve biz Cumhuriyetin 91. Yılında inadına kardeşliği geliştireceğiz, inadına Barış Sürecini sürdüreceğiz, inadına Kürt Türk kardeşliğini savunacağız.
Ve güçlü olacağız, Amarika’nın çizgisinde olmadan, kendi özgün dünyamızı kurabilecek bir güce inadına ulaşacağız ve sürdüreceğiz.
İnadına demokrasi, inadına insan hak ve hürriyetleri, inadına hukukun üstünlüğü, diyeceğiz.
Kürt Türk kardeştir ama bizim bugünlerde bir şeyi daha ilan etmemiz gerekiyor; AK Partililer ile CHP’liler de kardeştir, CHP’liler ile MHP’liler de kardeştir, MHP’lilerle AK Partililer de kardeştir.
Bu çevrede rica ediyoruz, partilerimizin liderleri, temsilcileri birbirlerine karşı biraz daha nezaketli, ölçülü olsunlar. Bu gemide hepimizin olduğunu, bu gemi su alırsa AK Partilinin de, CHP’linin de, MHP’linin de batacağını rica ediyoruz liderler de, parti temsilcileri de unutmasın. Sayın Ahmet Davutoğlu’ndan da, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da, Sayın Devlet Bahçeli’den de rica ediyoruz hep birlikte “Kardeşlik seferberliği” ilan etsinler. Bugünlerde en fazla ihtiyacımızın olduğu şey budur.
Bugün kaybetmiş Amerika’ya, İngiltere’ye, Almanya’ya, akbaba Rusya’ya karşı haykırmalıyız; sizin kininiz, nefretiniz, katliamlarınız, pis oyunlarınız, adi işbirlikçileriniz bu ülkedeki kardeşliği bozamayacak…
İşte bu kardeşliği başarırsak, kaybeden Amerika ile birlikte bizim hiçbir zaman kaybetmeyeceğimizi de ilan etmiş oluruz.
AK Partililer, MHP’liler, CHP’liler kardeştir…