'Ağ'a takılmayın
Konya’da düzenlenen İslam Ticaret Hukuku kongresinin başlıca konularından biri Ağ pazarlanması yani network marketing sistemi hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Savaş, halk arasında çok yaygın olarak yapılan bu işin birçok yönden “Caiz” olmadığını söyledi.
‘AĞ PAZARLAMA CAİZ DEĞİL’
Konya’da düzenlenen İslam Ticaret Hukuku kongresinde konuşmacılarından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Savaş, Ağ pazarlanması yani network marketing sisteminin İslam Hukuku açısından caiz olmadığını bu nedenle konunun hassasiyetle durulması gerektiğini söyledi.
İslam Ticaret hukuku Kongresi hakkında neler söylersiniz?
1996 yılında yapılmış olan kongreye katılamamıştım sadece tebliğ kitabını okudum. Uzun bir süre geçti. O sürede internet çok gelişti, iletişim çok gelişti, ticari faaliyetler çok fazla gelişti. İslam Hukukunun içerisinde (hükmü) gibi problemlerin ortaya çıktığı görüldü. Bunun üzerine de yine Konya Ticaret odası ve Karatay Üniversitesi çok önemli konular içeren kongre tertiplendi. Konu başlıkları gerçekten çok dikkat çekici. Ben sadece kendi konumla ilgili olarak çalıştım, diğer konularda dinleyici olarak katıldım ama pek çok noktada dikkatimi çeken öneriler, çözümler, itirazlar gündeme geldi ve çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
KONGRE NASIL DAHA ETKİN HALE GETİRİLEBİLİR?
Sonuçlar itibariyle kongrenin etkili olabilmesi için iki faktöre dikkat edilmeli. İlk olarak sonuç kitapçığı biraz geç geldi ve bütün üniversitelere, kütüphanelere Türkiye’deki bu işle uğraşan bütün kişilere tam olarak dağıtılmadığını düşünüyorum. O yüzden İstanbul’da görüştüğüm pek çok bilim adamının bu kongreden ve kitapçığından haberi olmadı. Çünkü kongre organizasyonu bu günü ilgilendiriyor. Ama tebliğler ve bunların basılmış hali kütüphanelerde kaldığı sürece herkesi ilgilendiriyor. Bu kongrenin sürekliliğini devam ettiren varsa ses kaydı, görüntü kaydı ile kitapların, bildirilerin basılması ve bunları mümkün olduğunca fazla kişiye veya kuruma dağıtılması önemli. İkinci konu da eksikliklerin giderilmesi. Bu eksiklikler giderilirse bu kongrelerin çok çok daha faydalı olacağını düşünüyorum. Belki bazı konulara çözüm getirilemeyecek ama bunların bir sonraki aşamada tartışılıp çözülebilmesi için bugünden gündeme getirilmesi gerekiyor. En azından gündeme getirilmiş olur ama neden gündeme getirildiği, insanların bilmesi takip etmesi açısından, bilgilendirilmesi açısından bunun gerek elektronik ortamda, gerekse basılı ortamda kütüphanelere, kişilere, hocalara, kurumlara olduğunca fazla dağıtılması gerekiyor.
KONGRE HANGİ ARALIKLARLA DEVAM EDECEK?
Kongrenin sürekliliği ile ilgili yapmış olduğum görüşmelerde dört yıl sonra tekrar yapmayı düşündüklerini söylediler. Bu noktada dört yılda bir, belki sarkarsa beş yılda bir yapılması gereken bir kongre. Kanaatimce çok geç kalınmamalı. Birileri bunu dert edinmeli ve çeşitli şekillerde daha fazla katılımcılar daha fazla alanlarla daha fazla çalışma guruplarıyla tartışması sağlanmalı.
NETWORK MARKETİNG SİTEMİ NEDİR, YETERİNCE BİLİNİYOR MU?
Şimdi tabi en büyük karmaşalarda oradan çıkıyor. Network marketing daha internetin, hatta bilgisayar ağlarının ortaya çıkmadığı zamanda da mevcut olan bir sistemdi. Ağ pazarlama yani doğrudan pazarlama. Toptancının alt toptancısı diyelim veya satıcıya satıcı olan kişilerin veya bölge satıcılarının olmadığı, işte üreticiden doğrudan tüketiciye satışının gerçekleştiği sisteme doğrudan pazarlama adı veriliyor. Maliyetleri mümkün olduğunca mimimize edilmesi ve ürünün en ucuz şekilde tüketicinin eline ulaşmasını sağlayan sistemdir. Tabi bunun mümkün olduğunca daha çok kişiye ulaşmasını sağlamak için pazarlama alanının genişletilmesi lazım. Buda kendisi içerisinde pazarlamacının ürün satması yanında sisteme yeni pazarlamacı kazandırması. Onlarında yeni ürün satması yanında, sisteme yeni alt pazarlamacılar kazandırması.
BU SİSTEMİN FARKLI İSİMLERLE DE ANILMASININ SEBEBİ NEDİR?
Evet mevcut olan sistem, isim vermeyelim bazı firma isimleriyle bilinen bir sistem. Tabi bunun çok farklı türleri var. Uygulamaları kendi içerisinde çok çeşitleniyor. Ürünler açısından, sistematik açısından, alt gurupların sponsor olarak denilen kişilerin yapılanması açısından. Üstteki kişilerin alttakinin faaliyetinden pirim alabilmesi için gerekli olan şartlar açısından birbirinden çok farklı uygulamaları var.
BU FARKLI İSİMLER NELER?
Bunların hepsini ayrı ayrı incelemek gerçekten çok zor. Bir tanesini incelerken yeni bir tane daha çıkıyor. Mesela Kenan Şeranoğlu. Onlar saadet zinciri olarak ifade edilen, Türkiye’de TİTAN olarak biliniyordu. Bunlar sadece Türkiye’de değil Avrupa ve Amerika’da da aynı şekilde çalıştı. Çok basit kıymetsiz şeylerin yüksek fiyatlarda satılması ya da hiç ortada satılan bir şey olmadan sadece para ödeyerek sisteme katılma ve başkalarına para ödeterek sisteme katılma şeklinde çalışan bir uygulamaydı. Bu ahlaka, hukuka, dine her şeye aykırı olan bir uygulamaydı ve yasaklandı. Ama bunun dışında bir ürünün olduğu, bu ürünün pazarlandığı, gerçek ürünün olduğu, gerçekten bir pazarlamanın olduğu ve bunun alt pazarlamacılar eliyle, mümkün olduğunca fazla kişiye iletilmeye çalıştığı ve alt pazarlamacıların faaliyetleri sebebi ile üst pazarlamacılara sponsor olarak ifade edilen kimselerin ekstra pirimler aldığı bir uygulama.
BU SİSTEMDE NASIL GELİR ELDE EDİLİYOR?
Tabi sistemde iki tür gelir söz konusu. Bir, sattığınız üründen elde ettiğiniz kar, birde alt distribütörlerinizin yaptığı çalışmalardan size yansıtılacak olan pirimler. Tabi bu uygulama hep alt distribütörlerin yapacağı faaliyetlerden elde edilecek pirimler dikkat çekici oluyor. İnsanlar oradan gelecek pirimi düşünerek sisteme giriyorlar ve ya pek çok kişinin bu noktada ürün almak, ürün satmak, ürünün ticaretini yapmak gibi bir kaygısı yok.
SİSTEMİN SIKINTILARI NELERDİR?
Alt distribütörlerin faaliyetlerinden size pirim yansıması için gereken şartların tahakkuku ne kadar zorlaştıkça ya da girişte sisteme ne kadar yüksek giriş aidatları, başlangıç paketleri vs. alındıkça, satıldıkça, ya da satılan ürün gerçek fiyatının ne kadar üzerinde satılıyorsa sistem o kadar ‘’Ponzi Sistemi’’ne yaklaşıyor. Bu durumun düzenlenebilmesi için yakın tarihte yönetmelik değişikliği yapıldı. Buna göre sistemin ana gelirleri, esas gayesi ürün satmak olmalı. Pirimler üzerinde bina edilmemeli. Kişilerin gelirleri bu karlardan olmalı. Alt distribütörlerin pirimlerinden zengin olmayı hedeflememeli. Yani kısaca yönetmelik diyor ki, Bu sistem kısa yoldan zengin olma yöntemi değildir. Emek harcayacaksınız, ürün alacaksınız, satacaksınız, diğerinden de biraz geliriniz olabilir ama esas geliriniz alım satım arasındaki gelir olacak diyor.
BU SİSTEM İSLAM HUKUKUNA UYGUN MU?
Ben bu çalışmanın İslam hukuku açısından uygun olup olmadığını inceledim. Çünkü Türk Hukuk sisteminin temelde ona göre İslam Hukuk sisteminin ana prensipleri bazı noktaları birbirinden önemli bir farklılıklar gösteriyor. İslam Hukukunda bunun en büyük sıkıntılarından bir tanesi GARA adı verilen, sistemdeki belirsizlik. Yani ne kadar alt distribütör bulacaksınız, bu nerede bitecek. Yani sizin pirim alabilmeniz için kaç kişiyi üye yapmanız gerekecek ve bunu gerçekten yapabilecek misiniz. Bu konuda bir belirsizlik olduğu için çok sıcak bakılmıyor. Yine sisteme üye ettiğiniz kişinin üye olmasından bir pirim almanız makul karşılanıyor ama onların üye ettiği kişilerden ya da onların üye ettiği alt kişilerden pirim almak İslam Hukukunda kaynağı olan bir kazanç türü olarak kabul edilmiyor. Risksiz ve emeksiz bir kazanç. Bunu bağış olarak değerlendirmek mümkün mü bilemiyorum. Bazıları bu şekilde düşünüyor ama sistemin genel işleyişi dikkate alındığında her zaman bunu bağış olarak değerlendirmek doğru değil. Çünkü bunlar ticari kurum. Hiçbir ticari kurum ortaklarına bağışta bulunmaz. Ürünleri İslam Hukuku açısından uygun olan ürünler olup olmadığı, buda önemli konulardan bir tanesi.
BU SİTEMİN SIKINTILI TARAFLARI NELER?
Risksiz ve kolay bir kazanç sağlanıyor. Esasen en büyük sıkıntı da burada. Başlangıç paketi, giriş aidatı ya da başka herhangi bir isim adı altında sisteme girerken ya da çıkarken para alınmaması gerekiyor. Yönetmelikle böyle bir yasakta getirildi. İslam Hukukçularının sisteme getirdiği itirazlardan bir tanesi ve en önemlisi, bu başlangıç paketleri veya gerçek değerinin üzerinde satılan ürünler ya da üyelik aidatlarının alınması, bunların yenilenmesi ve çıkış paraları. Girerken almıyor ama çıkarken alıyorlar. Çalışmamızda buna ilişkin bazı sonuçlara vardık.
FOREX SİTEMİ HAKKINDA NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ PEKİ? İSLAM HUKUKUNA UYGUN MU?
Forex daha çok İslam Finansı ile alakalı bir konu. Forex sistemi bildiğim kadarıyla, mevcut bir paranız var ve paranızla döviz alıyorsunuz, satıyorsunuz, ticaret yapıyorsunuz. Kendi para ticareti belki ama sistem size daha fazla sanal para daha veriyor. Bonuslu bir para. Sizin olmayan, gerçekte olmayan bir para. Ve bununla döviz alıp satıyorsunuz işlemler yapıyorsunuz. İslam Hukuku özellikle paranın parayla alımı olarak ifade edilen sarf akdinde, sözleşmesinde değişim sözleşmesinde, paranın gerçekten var olmasını ve mevcut olan paranın sözleşmenin koyulduğu o mekanda fiziki olarak değiştirilmesini alıyor. Yani sanal kayıtla, elektronik bir ortamda olmayan bir paranın, elektronik talimatlarla ilerideki vadelerde özellikle değiştirilmesi İslam Hukuku genel prensiplerine aykırı.
AĞ PAZARLAMA (NETWORK MARKETİNG) HANGİ ŞARTLARDA CAİZ OLUR?
İslam Ticaret Hukuku Kongresi Heyeti şu şartların oluşması halinde ağ pazarlamasının caiz olacağı konusunda ittifak etmişlerdir:
1.Sitemin, sisteme yeni kişiler kazandırmaktan ziyade mal veya hizmetlerin tüketicilere satışını esas alması gerekir.
2. Ağ pazarlama sistemi ile çalışan firmanın iştigal konusu olan mal ve hizmetler fıkhın genel prensiplerine uygun olmalı, fıkhın mal olarak kabul edilmeyen içki, domuz gibi ürünler ile diğer yasaklanmış mal ve hizmetler olmamalıdır.
3.Sisteme dahil olurken herhangi bir isim altında ücret talep edilmemelidir.
4. Sisteme dahil olan katılımcının üye yaptığı yeni katılımcı sebebiyle bir ücret alması caizdir. Ancak getirilen üyenin daha sonradan yaptığı satışlardan ve onun da getirdiği üyelerden ve onların yaptığı satışlardan prim almak ise caiz değildir.
5. Üyenin firmadan mal alabilmesi için üye bulma zorunluluğu olmamalıdır.
6. Üye istediği zaman sistemden herhangi bir ücret ödemden ayrılabilir.
İSMAİL KOÇ / YENİ HABER GAZETESİ