28 Şubat İslama karşı bir darbeydi!

28 Şubat İslama karşı bir darbeydi!

28 Şubat darbesini amacı, arka planı, hesaplarıyla Türkiye’nin önde gelen isimlerine sorduk. O ağır günleri bire bir yaşamış 3 gazeteci yazar ve bir STK temsilcisi isim 28 Şubat’ın siyasi, sosyal, toplumsal  sonuçlarını değerlendirdiler. Yapılan açıklamaların ortak noktası ise zihinlerde büyük oranda silinmiş olmasına rağmen 28 Şubat darbesinin halen toplumda, hukukta ve siyasette etkilerini sürmesiydi.

DARBE, TOPLUMDA KARŞILIK BULAMADIĞI İÇİN SAMAN ALEVİ GİBİ SÖNDÜ”

28 ŞUBAT’TAN HAKKIYLA HESAP SORULSUN

Türkiye’nin en önemli dönüm noktalarından biriydi 28 Şubat. Çok şey yaşandı ve hatta bu çok şey çok hızlı yaşandı. Post modern darbeyi ve sonrasında yaşananları kısa bir şekilde değerlendirebilir misiniz?    

Memur Sen Genel Koordinatörü Halit Ortaköy
Memur-Sen Genel Koordinatörü Halit Ortaköy


‘’28 Şubat 1000 yıl sürecek  denen bir süreç olmasına rağmen toplumsal karşılık bulamadığı için çabucak sönen bir saman aleviydi. Bu süreçte Kamu görevlilerinden, öğrencilere, sivillere sert bir dayatma sürecine girişildi. Sol Kemalist ideolojinin tetikçisi yapılar ellerine geçirdikleri iktidarı paylaşmama arzusu ve tek tipçilik hevesiyle önüne gelen herkese ciddi manada zarar verdiler. Öğretmenler, Din Görevlileri, Memurlar görevlerinden alındılar. Bugüne değin yüzlerce uygulaması temizlenmesine rağmen birçok alanda mağduriyetler mayınlı araziler gibi ortada duruyor. Deyim yerindeyse temizle temizle bitmiyor. En önemli sorun ise o dönemde temel kodlarıyla oynanan eğitim sistemi hala dikiş tutmuyor. Birçok insan için 28 Şubat bitmedi, bitecek gibi de değil henüz. Düşünün İnsanlar iftiralarla ekmeğinizi, hayatınızı, ailenizi elinizden alıyorlar. 28 Şubat bitse de 28 Şubat nedeniyle ekmeği elinden alınan, bunalıma girip intihar eden Binbaşı Muttalip Yıldırım’ın ailesine O’nu geri verebilir misiniz? Ve yahut başörtüsü nedeniyle okuyamayan kızlarımıza okullarını ve ya gelecekte eğitecekleri öğrencilerini verebilir misiniz? Adaletin yerine gelmesi ve 28 Şubatçıların hak ettiği cezayı alması gerekiyor. Buna verilecek cevap koca bir hayır. O zaman bu insanlar için 28 Şubat bitmemiştir, bitmeyecektir. Bunu telafi etmenin tek yolu bu insanların mağduriyetlerini gidermek, 28 Şubatçıları cezalandırmaktır. Adalet bunu emreder.’’

28-subat--(3).jpg

Asıl amaç neydi, asıl hedef, asıl yapılmak istenen neydi o gün?

‘’28 Şubatta toplumun kodlarıyla oynandı, dindar bir nesilden korkulduğu için insanların dinleriyle aralarına setler çekilmek istendi, İmam Hatiplerin kapatılması, başörtüsünün yasaklanması, bu süreçte Diyanet’e ayar verilmesi bunun tezahürüydü. Bu gün yaşadığımız toplumsal sorunların temelinde de zaten bu vardır. Kemalist ideoloji toplumu kendi korkularına kurban etmiştir. Neyse ki insanlar uyandı, 28 Şubatın aktörlerini ve onun kuklalarını tarihe gömdü, inşallah uygulamalarından zarar görenleri de memnun ederse artık toplum rahatlayacaktır. 28 Şubat sadece günü gelince hatırlanmamalı, topluma her zaman ayar verme heveslileri olacağı için bu hatırlanma diri tutulmalıdır. Allah bu halka böylesi günleri bir daha göstermesin, darbeler kötüdür, darbeciler zalim… 28 Şubat’ı yapanları hatırlayan yok ama zulme uğrayıp dük duran Erbakan hoca ve yiğitleri bu ülkenin kaderine yürek koyuyorlar, Elhamdulillah…’’

ahmet-zeki-gayberi-004.jpg

Gazeteci Yazar Ahmet Zeki Gayberi

28 ŞUBAT BİR AKIL TUTULMASIYDI!

28 Şubat günlerinin kısa değerlendirmesini bir de sizden alabilir miyiz? Siz yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

“28 Şubat’ın debdebeli günlerinde Türkiye bir akıl tutulması yaşıyordu. Çok değil hem de yakın tarihte yaşanan 28 Şubat’ta, sarı sendikacıların, medya patronlarının, yargı mensuplarının ve bilumum iş çevrelerinin ordugahlarda ‘hazırol’a geçerek içtima düzeninde tekmil verdiği, brifing-emir aldığı günleri unutmadık! Fadimelerin, Kalkancı’ların, Sisi’nin başını çektiği sözde strateji merkezlerinde dindarlar aleyhine kurgulanan oyunlardaki figüranlıklarını unutmadık. Halkın oylarıyla seçilmiş Merve Kavakçı’nın, “dışarı” ünlemeleriyle Meclis’ten atıldığı, savcılar tarafından evinin basıldığı, çocuklarının gittiği okulda bile yollarının medya tetikçilerince kesilip taciz edildiği günlerdi. Fatih’te sarıklı avına çıkılır, namaz kılan esnaf “irticacı” diye fişlenirdi. MGK, “bölücülük” yerine birinci tehdit sırasına “irtica”yı çekmişti. 28 Şubat post-modern darbesinin yargılanmasında gazetemiz Milat’ın yayınladığı belgeler de döneme dair önemli bilgiler verdi. Üniversitelerden atılan on binlerce başörtülü kızın yaşadığı dramı hiç unutamadık. Kebapçıdan, mahalle bakkalına kadar herkesin fişlendiği dönemde kamuda çalışanların bile saçma sapan bahanelerle fişlendiğini gördük. Gazetede yayınladığımız fişleme belgelerinde pantolonuna bakarak namaz kıldığı tespit edilen, eşi başörtülü diye sürgüne gönderilen kamu çalışanların haberini yaptık.  Askerden, medyaya, sivil toplum kuruluşlarından yargıya ve TÜSİAD’a kadar hepsi tek yumruk olmuş dindar insanların tepesine iniyordu. Bu saydığım kesimler akın akın Ankara’ya gidip Genelkurmay’dan brifing alıyor ondan sonra da “gerici”, “irticacı”, “kan emici vampir”, “habis ur” dedikleri dindar insanlara saldırıyordu. Bırakın dindar siyasetçileri ve kamu çalışanlarını, sokaktaki insanlar bile başörtülerinden veya takkelerinden dolayı hapse takılıyordu. İmam Hatipliler ve Kur’an kursu talebeleri bile her gün medyanın ve askerin hedefindeydi. O kadar saçma sapan bir dönemdi ki hala unutamadığım bir haber var o günlerden. Ankara’da “Şiribom Kebapçısı” bile fişlenmişti. Sebep ne peki? Sebep şu; çünkü sahibi Cuma’ya gitmiş!.’’

mustafa-yurekli.jpg

Gazeteci-Yazar Mustafa Yürekli

TOPLUM 28 ŞUBAT’TA DARBECİLERE TOKAT ATTI

Bu darbenin arka planı ve siz bu vakıayı nasıl özetlersiniz?

“Her darbe, devletin bütün kademelerinde temizliktir, cuntayı oluşturan bir kliğin kadrolaşmasıdır. Halk, 15 yıl önce 12 eylülü gördüğünden 28 şubatın ne olduğunu kolay kavradı.. artık cahiil, yoksul ve teşkilatsız değildi: bu son olsun dedi. Olay bundan ibaret.  28 Şubat, büyük bir soygundur aynı zamanda.. Hazineyi tam takır ettiler. 20 bankanın içini boşalttılar, gölgelemek için finans kuruluşlarına saldırdılar, "yeşil sermaye" edebiyatıyla.’’ 

28 ŞUBAT İSLAMA KARŞI YAPILAN BİR DARBEYDİ

Darbede amaçlanan neydi? Aslında kime karşı yapıldı. Niye yapıldı. Nasıl yapıldı herkesin malumu. Ama bir de bunu sizden duymak isterim?

nevzat-sipleme.jpg
Yazar Nevzat Şipleme 

‘’Özetle söyleyecek olursak:  Sekülerleşmiş bir din anlayışının oluşması ve yaygınlaşmasının temel sonuçlardan birisi olduğunu düşünüyorum. Açmaya çalışırsak Kemalist Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana ibadet odaklı cemaat vakıf dernek gibi yapılara zımnen göz yumma siyaseti gütmüş ama siyasi arenaya İslamî taleplerle çıkan çevreleri derece derece olmak üzere şiddetle cezalandırma yoluna gitmiştir. Tabii bu siyasi arenada İslâmi taleplerle ortaya çıkmak kavramının kendi içerisinde ayrıca tahlile ihtiyacı olsa da mevzu muz o değil…  İbadeti önceleyen çevrelerin nasıl olup ta siyasi talepleri olanlara nispetle varlıklarını koruyabildikleri hususu hep tartışma konusu olmuşsa da bizler meselenin daha büyük bir hesabın parçası olduğunu kavrayamadık zannediyorum… Bu günden geldiğimiz nokta itibariyle geriye bakıldığında iyi bir sınav verilemediğini ifade eden birçok aklı başında yazar çizer olduğunu görüyoruz… Dindar camiada ortaya çıkmış olan liberal tutumların muamelatı es geçen ve daha çok ibadeti önceleyen anlayışın iyice kök salmasına vesile olduğunu düşünüyorum. Bu gün dindar çevrelerde görülen ve eleştirilebilen  çok davranışın kaynağını buralarda aramak gerekir diye düşünüyorum.  Oysa bizler ibadetin, muamelatın ve bu çerçevede siyasi otorite talebinin de birbirinden ayrılamaz bir bütünlük arz etmesi gerektiğini göz ardı ettik… Bu üç ayrı husus birbirinden ayrı düştüğünde hepsinde ayrı ayrı hastalıklı durumların ortaya çıktığını bir  kez daha 28 Şubat vesilesi ile görmüş olduk…  Bu üç ayrı hususun bir arada değerlendirilmesi yani “Dünya Görüşü”nün gerekliliğini… Dünya görüşü; temel imani değerler üzerinden bu üçüne de birbiriyle tutarlı bakış açıları-anlayışlar getiren “Fikir Sistemi” demektir. Dolayısı ile 28 Şubat’ın en büyük zaafımızın “Dünya Görüşü-Fikir Sistemi” eksikliğimiz olduğunun bir kez daha ortaya çıkmasına vesile olduğunu düşünüyorum…  Dolayısı ile 28 Şubat darbesinden her kesim direndiği kadarıyla zulüm görmüştür elbet lakin Büyük Doğu-İBDA çevresinin mücadelesini verdiği temel meselenin bu “Fikir Sistemi” olduğu göz önüne alınacak olursa dönemin hakim güçleri tarafından niçin en büyük işkencelere, takibatlara, cezalara maruz bırakıldığı da bir kez daha anlaşılmış olacaktır. Bu vesile ile bir daha ifade etmek gerekir ki o günden bu günlere cezaevlerinde yatmakta ve 28 Şubat zulmünü hala yaşamakta olan kardeşlerimizin büyük çoğunluğunu İBDA davasından yatan Müslümanlar oluşturmaktadır.  O günlerde küfre karşı en büyük mücadeleyi vermiş olan ve hala cezaevlerinde yatmakta olan altı yüz civarında yiğit kardeşimizin olduğu ilgililer tarafından söylenmektedir.  Onlar içinde bu zulme dur demek ve bir an önce tahliyelerinin önünü açmak vakti çoktan geçmiştir.”  

SAİD BULUT / YENİ HABER GAZETESİ