Zaman yazarı Alkan AK Parti seçmenine hakaret etti
Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan AK Parti seçmenine ağır hakaretlerde bulundu.
Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan bugünküseçim yazısında AK Parti seçmenine ve oy veren vatandaşlara hakaret etti. Vatandaşın kararını küçümseyen Alkan, resmen milli iradeyi yok saydı ve AK Parti'nin aldığı oy'un bir önemi olmadığından bahsetti.
İşte Ahmet Turan Alkan'ın o yazısı:
-Benim liderim ve partim güçlü olmalı; gücünü kimseyle bölüşmemeli. Vurduğu yeri göçürtmeli, çöktüğü yerde ise artık ot bitmemeli.
-Hukuk devleti, güçler ayrılığı, yürütme üzerinde parlamento denetimi, ifade hürriyeti vesaire gibi şeyler bir avuç sahte ve naylon aydınının fantezisinden ibaret; benim öyle bir beklentim ve talebim yok.
KENDİ ÇAPINDA İRONİ YAPIYOR
-İktidardan memnunum. Büyüğümüzdür, döver de sever de. Kaldı ki dövdüğü ben değilim, birtakım paralel odaklar. Onlar da dayağı hak etmişlerdir zaten. Ayrıca biz bizzat dayak yesek de önemli değildir. Dayak korkulacak bir şey değildir, bilakis bir fizik tedavi aracıdır. Siyatiğe, romatizmaya, kireçlenmeye, tansiyona birebirdir. Kızını dövmeyen kimi döver? Efendim?
ALKAN HUKUKU YOK SAYDI
-Barış, müzakere, siyasi uzlaşma filan bizi bozar. Kürtlerle muhatap olmanın en yakışıklı biçimi tanktır, toptur, özel birliklerdir, helikopterdir; havadan bombardımandır.
-Yeni anayasa umurumuzda bile değildir; umurumuzda olan anayasal yönetim değil; şanlı medeniyetimizi bütün ihtişamıyla tek başına temsil edecek ve bizi zaferden zafere götürecek bir başkandır, daha doğrusu bir padişah. N'aapayım, benim genetiğimde var otoriteye ve güçlü bir lidere hayranlık! İşte son kararımla Türkiye için başkanlık sistemini tercih ediyorum.
SEÇİMİ KÜÇÜMSEDİ
-Seçim iyidir, güzeldir fakat zırt-pırt seçim yapılırsa işte böyle olur. Seçime harcanacak para, sosyal yardım olarak bize bölüştürülse daha iyi olur.
-Demokrasi demokrasi dediniz; alın size demokrasi. Seçim seçim dediniz, alın size seçim. Yenilen pehlivan doymaz.
-Bugün ve Millet gazetesine, televizyonlarına yandaşlardan kayyum atanması, çalışanların tekme tokat kovulmasına kızacağımızı, alınacağımızı düşünenler yanılıyorlar. Devletimizin mutlaka bir bildiği vardır ve en azından hak etmişlerdir. En kısa zamanda kıyıda köşede kalan öteki gazete ve kanalların da canına okunmalı, birkaç günlük belgesel yayınından sonra “Kahraman Başkan Zorro'ya Karşı”, “Demir Yumruğun Faziletleri”, “Savulun Malkoçoğlu Geliyor” gibi faydalı filmler gösterilmelidir.
-Karşı görüşten nefret ederim çünkü her kafadan bir ses çıktığı için aklımızı karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çoğulculuk yerine yeni bir politik prensip olarak “Tek ses tek nefes”, “Muhalefet ihanettir” gibi faydalı görüşler anayasaya koyulmalıdır.
"AK PARTİ SEÇİME KATILMASIN"
-AKP'nin artık seçimlere katılması gereksizdir; nitekim bu partimiz tenezzül edip bu seçime de katılmış, herkesin haddini bildirmiştir. Bundan sonra seçimler, AKP dışındaki partiler arasında ‘Liselerarası mahalli voleybol birinciliği' ölçeğinde eğlentili ve dinlendirici bir faaliyet olarak sürdürülmelidir. Bu nezih partiyi seçimden seçime koşturup yormak günahtır.
-Artık herkes bilmelidir ki politik başarı veya başarısızlık ile seçim sonuçları arasında hiçbir bağlantı yoktur. Başarısız olanın cezalandırılması gibi bir varsayım artık geçersizdir ve zaten çok saçmaydı.
MİLLİ İRADEYİ YOK SAYIP DALGA GEÇTİ
-Son olarak ifade etmeliyim ki şahsen ve bizzat milli iradenin daima isabetli kararlar verdiği, hiç yanılmadığı ve her davranışında bir hikmet aranması gerektiği yolundaki şehir efsanelerinin aslı bulunmamaktadır. Milli iradenin de ara sıra canı sıkılabilir, esneyebilir; önemli şeyleri unutabilir veya canı şaka yapmak çekebilir. Şekil A'da da açıkça görünüyor zaten!
7 HAZİRAN SONRASI NE YAZMIŞTI?
Ahmet Turan Alkan 7 Haziran sonrası ise yine nefret kusmuş ama o zaman ne hikmetse vatandaşın seçimini yere göğe sığdıramamıştı.
AKP’nin, AK Partililer’in (% 7) desteğini kaybederek ciddi bir prestij ve güç kaybına uğramasıydı. Güç zehirlenmesi AKP’nin dengelerini bozdu ve aşırı derecede yıprattı. Birinci parti çıkmasına rağmen bu seçimin kaybedeni AKP ve onun gerilim politikalarıdır. Frenleri patlamış kamyonun paldır-küldür yokuş aşağı savrulmakta olduğunu biraz firaset sahibi herkes görebiliyordu. AKP, kendi seçmeninin demokratik ve barışçı yoldan yaptığı bu ‘darbe’den daha ağırını hak etmişti aslında; bu kadar kayıpla sandıktan çıkabilmiş olması bile yöneticileri için nimetten sayılır. AKP’yi, gelecekte de bundan daha iyi günler beklemiyor. Daha önce belirttiğim gibi AKP, günün birinde muhalefet sıralarında demokrasi nöbetini sürdürme şansını sorumsuzca harcadı. Muhalefet sıraları, AKP grubunu yağmurda kalmış kesme şeker gibi dağıtır.
Ve dört: Türkiye’nin, anayasal düzenin, Türk hukukunun ve fanatik derecede partizanlıktan zihni uyuşmuş herkesin hızla fabrika ayarlarına dönmesi lâzım. Hepimiz çok yorulduk; AKP, Türkiye’nin sırtına tahammülfersâ bir ağırlık yükledi. Şimdi normalleşme zamanı.
Ha, bu arada; ‘Başkanlık sistemi’ tartışmaları da sizlere ömür!