Yeni Haber'de Ramazan | Film ve Kitap Önerileri - 9 Nisan
Ramazan ayı, oruç ile geçirdiğimiz manevi yönden zengin en önemli aylardandır. İbadetle ve dualarla geçirilen Ramazan ayında iftar ve sahur arasında uyumayıp sahuru bekleyenler için izlenebilecek filmleri ve okunabilecek kitapları derledik.
Yayınlanma:
Filmler
TOKYO HİKAYESİ
Tokyo Hikayesi 1953 Japonya yapımı film. Filmin yönetmenliğini Yasujirō Ozu yapmıştır. Filmde yaşlı bir çiftin çocuklarını görmek amacıyla Tokyo'ya seyahatleri anlatılmaktadır. Ozu'nun başyapıtı sayılan film Britanya Film Enstitüsü tarafından yapılmış en iyi filmler arasında gösterilmiştir. Film 1937 ABD yapımı Make Way for Tomorrow'dan esinlenilmiştir. Dönüşmekte ve batılılaşma yolundaki Japonya'nın taşra kentlerinden birinde yaşayan yaşlı karı-koca, uzun zamandır kendilerinden ayrı yaşamakta olan çocuklarını ziyaret etmek için başkent Tokyo'ya doğru uzun bir yolculuğa çıkarlar. Çeşitli beklentilerle ve umutlarla çıkılan bu yolculuk, Tokyo'ya vardıklarında çocukları tarafından ilgisizce karşılanmalarıyla son bulur. Başkentte geçirdikleri zaman boyunca yaşlı çiftin çocukları kendi aileleri ve iş hayatları gibi nedenlerle sürekli meşguldürler ve bu yoğunluklar nedeniyle anne-babalarına gereken ilgiyi gösterememektedirler. Bu süreçte yaşlı çiftle ilgilenen tek kişi savaşta ölen oğullarının dul karısı olur. Kırgın olarak evlerine geri dönen anne-baba, acı bir haberle tüm çocuklarını tekrardan toparlayacaktır.
Yönetmen: Yasujirô Ozu
Senarist: Yasujirô Ozu, Kôgo Noda
Orijinal adı: Tôkyô monogatari
12 YILLIK ESARET
1841'de New York'ta yaşayan Solomon Northup, kendisini müziğe adamış siyahi bir adamdır. Ailesiyle birlikte yaşayan Solomon, özgür yaşayan ve istediği şeyleri yapabildiği için mutlu bir adamdır. Fakat bir gün bir müzik işi için 2 adam ile tanışır ve çalışmak için Washington'a gider. İnandığı medeni dünya alt üst olur çünkü kendisini kaçırıp Güney'de bir çiftlikte köle olarak çalışması için satarlar. Özgürlüğünü korumak için verdiği tüm emekler ve mücadele yerle bir olmuş, hayatı kabusa dönmüştür. Bu cehennemde Solomon acıyı, şiddeti, küçük düşürülmeyi yeniden öğrenecek ve isyan etmeye cesareti olmayan bir grup insanın umutsuzluğuna şahit olacaktır. Sevdiklerini ve hayatını geri almak için ne yapması gerektiğini kesinlikle bulmuştur.
Yönetmen: Steve McQueen (II)
Senarist: John Ridley, Solomon Northup
Orijinal adı: 12 Years a Slave
Tür: Dram, Tarihi
YILDIZLARARASI
Teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan Cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. Onlarla yaşayan Büyükbaba Donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı Murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. Geçmişte bıraktığı bilim insanı kariyerini özleyen Cooper'un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir.
Yönetmen: Christopher Nolan
Senarist: Jonathan Nolan, Christopher Nolan
Orijinal adı: Interstellar
Tür: Bilim Kurgu, Dram
ÇÖL İŞARETÇİLERİ
Tunus sinemasını dünyaya tanıtan yönetmen Nacer Khemir’in bu ilk filmi, bir arayışın öyküsünü anlatıyor. Eski bir otobüs uçsuz bucaksız bir gökyüzünün altında, neredeyse görünmez hale gelmiş bir yolda savrulmaktadır. Yolcular arasında, bu garip çölün en ücra kasabasına tayin edilmiş genç bir öğretmen bulunmaktadır. Çöl sessizliğinin ortasında birden bir şarkının derinden ve monoton yankısı çınlar. Bu kumdan gelen çağrıyı andıran bir Endülüs şarkısıdır. Ardından bir rüyadaymışcasına, tuzdan yapılmış heykellere benzeyen figürler ortaya çıkar. Bunlar çöl gezginleridir.
Yönetmen: Nacer Khemir
Senarist: Nacer Khemir
Orijinal adı: Wanderers of the Desert
Tür: Dram
Kitaplar
SONSUZ MUCİZE KUR'AN-İSMAİL KARAÇAM
Kur'an'ı Kerim, onun hangi toplumsal koşullarda nâzil olduğu, sûrelerinin ne tür bir yöntemle yeryüzüne indirildiği, sonradan inananlarca nasıl bir mantıkla düzene konulduğu ve en önemlisi de insanoğluna ne anlattığı gibi konular ayrıntılı olarak bilinmeden asla lâyıkıyla anlaşılamaz. Bu yüzdendir ki, ellerinde bir Kur'an'ı doğru okuma ve anlama rehberi olmaksızın bu işedoğrudan girişenler arasından az da olsa kuşkuculuk batağına saplananlar çıkabilmekte. Çünkü kişi, ancak gönlünün ve aklının tam olarak onay verdiği bir mesaja imân edebilir. Başkalarının itelemesi ya da zoruyla kalbe yüklenilen bir imânın er ya da geç o kişinin kalbinden tekrar kopup gitmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu muhteşem kaynak eserde, İslâm ve onun kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'in yanısıra, diğer semâvî dinler hakkında da şimdiye dek aklınıza takılan ne kadar soru varsa, bunların en azından büyük bir bölümüne mantıklı ve gerçekçi yanıtlar bulacaksınız.
ZAMANIN BEHRİNDE RAMAZAN HİKAYELERİ-NECDET SUBAŞI
“80’lere daha varmamıştık. Henüz yeni yetme bir üniversiteliydim ve iftarı o zamanlara has bir şekilde herkes gibi ben de kendi evimde, ailemle birlikte yapardım. Aile içi yakınlıklar haricinde dikkat çekici davetler olmazdı. İftarlar evde yapılırdı, iftara gitmekten çok iftara çağırmak akılda kalırdı. Aileler arasında protokol yoktu, sadece özel misafirlere açılan göstermelik havalı yemek masalarının, porselen takımlarının evlerde bir yerlere tıkılması için epeyce bir zamanın geçmesi gerekecekti. Yer sofrasında olurduk, kapıyı çalan lafı uzatmazdı, gelir sofraya otururdu. Yemekte herkese bir kaşık bulunurdu. ‘Tanrı misafiri’ diye bir şey vardı ve iftar yemeğinin varsa bir lezzeti, biraz da o, gelenin dualarıyla teşrif ederdi.”
MEKKE’YE GİDEN YOL-MUHAMMED ESED
Muhammed Esed, İslâm’a kavuşma macerasını anlattığı Mekke’ye Giden Yol adlı eserinde, sadece kendi kişisel serüveninden söz etmez. Kitap aynı zamanda iki dünyanın ve dünya görüşünün de karşılaşmasıdır. Yaptığı kıyaslamalar, tasvirler, yorumlar ve değerlendirmeler, Esed’in sadece keskin bakışlı bir gözlemci değil, aynı zamanda derin bir mütefekkir olduğunu da ortaya koyar. Eğitimli bir Yahudi ailenin oğluyken başladığı gazetecilik mesleği, onu Ortadoğu’ya sürüklemişti. Kudüs başta olmak üzere coğrafyanın kadim şehirlerine yaptığı seyahatler, bizzat tanıştığı Müslüman ve Yahudilerle uzun sohbetler, zihninde yaptığı karşılaştırmalar ve nihayet derinlemesine okumalar sonucunda İslâm’ı seçtiğinde, yepyeni bir dünyaya adım atmıştı. İsmi artık Leopold Weiss değil, Muhammed Esed’di. Yeri ise, Müslüman kardeşlerinin yanıydı.
SATRANÇ- STEFAN ZWEIG
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı bir göçmen, Dr. B., oyun sırasında kendini tutamayıp onlara karışınca şampiyonla karşılaşması önerilir kendisine. Gestapo tarafından bir otel odasına kapatılan ve uzunca bir süreyi bu odada, tek başına ve oyalanacak hiçbir şeyi olmadan geçiren, yalnızca sorgulama için odadan çıkarılan Dr. B., bir gün rastlantıyla eline geçirdiği bir satranç kitabı sayesinde bu oyunun inceliklerini öğrenmiştir. Satranç tahtası ve taşları olmamasına rağmen, önce ekmekten yaptığı satranç taşlarıyla sonra da tümüyle zihninden oynayarak kuramsal bir satranç ustası olup çıkar. Ancak bu tutkusu yüzünden sinir krizine, beyin ateşine yakalanır. Tedavi olur, arkasından da serbest bırakılır. Yirmi yıldır eline satranç taşı almamış olsa da, Dr. B., gemide satranç şampiyonuyla oynadığı oyunu inanılmaz bir biçimde kazanır. Kendini olayın heyecanına kaptırarak maçın rövanşını oynamayı isteyince şaşırtıcı bir son bekler onu. Stefan Zweig'ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı kısa, ama yoğun romanı Satranç, gerilimli kurgusu, kahramanının ruhsal gelgitlerinin incelikle işlendiği dokusuyla bir solukta okunuyor.
İslam