Yeni Haber'de Ramazan | Film ve Kitap Önerileri - 15 Nisan

Ramazan ayı, oruç ile geçirdiğimiz manevi yönden zengin en önemli aylardandır. İbadetle ve dualarla geçirilen Ramazan ayında iftar ve sahur arasında uyumayıp sahuru bekleyenler için izlenebilecek filmleri ve okunabilecek kitapları derledik.
Yeni Haber'de Ramazan | Film ve Kitap Önerileri - 15 Nisan
FİMLER
 
KERTENKELE
 
İşlemediği bir suç yüzünden hapishaneye düşen hırsız Rıza (Kertenkele Rıza), onu ve diğer mahkumları “adam” etmeye kararlı hapishane müdüründen molla kılığında hapisten kaçarak kurtulur. Yıllardır imamı olmayan bir sınır kasabasına varır ve sahte pasaportunu beklerken molla rolüne iyiden iyiye bürünür. Bir komedi filmi olmasına rağmen sizi birçok yerde kritik sorularla başbaşa bırakıyor: bir hırsızla bir mollayı ayıran çizgi iyi ve kötüyü, dönemin İran’ını, değişen yargıları size sorgulatıyor. Tanrı’nın iyi insanların tekelinde olmadığını gözümüze sokarken, mollaların İran toplumunda değişen yerinin de altını çiziyor. Vaazında Pulp Fiction’dan bahseden mollaların karşısında “Uzayda namaz nasıl olur?” diye soran bir cemaat var.
 
Yönetmen: Kemal Tebrizi
Senarist: Peyman Ghassemkhani
Orijinal İsmi: Marmoulak
Tür: Aile, Komedi
 
kertenkele-1.jpg
 
HAYAT GÜZELDİR
 
1930'ların İtalya'sında Guido adındaki tasasız, kaygısız bir Yahudi kitapçı yakın bir şehirdeki güzel kadına kur yapıp onunla evlenerek bir peri masalı başlatır. Guido ve karısının bir oğulları olur ve İtalya'yı Alman güçleri istila edene kadar birlikte mutluluk içinde yaşarlar. Ailesini bir arada tutabilmek ve oğlunun Yahudi toplama kamplarının dehşetinden elinden geldiğince uzak tutmak çabası ile Guida bu yıkımı bir oyun gibi gösterir. Bu oyunun kazanma ödülü ise bir tanktır.
 
Senarist: Vincenzo Cerami, Roberto Benigni
Yönetmen: Roberto Benigni
Orijinal İsmi: La vita è bella
Tür: Dram, Komedi, Romantik
 
hayat-guzeldir-1.jpg
 
PİYANİST
 
Wladyslaw Szpilman, savaş patlak verdiğinde 27 yaşındaydı ve Polonya'nın geleceği en parlak konser piyanistlerinden biriydi. Luftwaffe'de radyo istasyonu bombalandığında Chopin'in C minor Nocturne'nü çalıyordu.Tüm Yahudiler gibi o ve ailesi de evlerinden çıkartılarak Varşova gettolarına sürülmüştü. Bu çok yetenekli genç adam yeni yaşamında karaborsacıların ve işbirlikçilerin eğlendiği barlarda çalmaya başlamıştır.İşte bu işbirlikçilerden biri onu ve ailesini ölüme götüren esir kampı trenlerinden birinden kurtarmıştır. Savaş fısıltıları, direnişçiler ve sürpriz bir Alman subayı sayesinde Szpilman savaşta hayatta kalmayı başarır.
 
Senarist: Ronald Harwood
Yönetmen: Roman Polanski
Orijinal İsmi: The Pianist
Tür: Biyografi, Dram, Savaş
 
piyanist-1.jpg
 
MALCOLM X
 
Babası Ku Klux Klan tarafından öldürülen Malcolm, çağdaşı bir çok zenci gibi umutsuz ve zor bir çocukluk geçirir. Neticesinde hayatı günlük yaşayan hedonist bir hırsıza dönüşür. Sonunda hapise girdiğinde İslam öğretisi kendisini yeniden tanımlamasına yardımcı olur. Burada dahil olduğu toplulukta kendini bulur ve yükselmeye başlar. Hapisten çıkınca Malcolm, adeta bir mesih işlevi yüklenir ve kendilerini birer suçlu yapan toplumsal adaletsizliğe başkaldırır.
 
Yönetmen: Spike Lee
Senarist: Alex Haley
Tür: Biyografi, Dram, Tarih
 
malcolm-x-1.jpg
 
KİTAPLAR
 
KUDÜS... EY KUDÜS-LARRY COLLINS, DOMINIQUE LAPIERRE
 
"14 Mart 1948 günüydü. O gün İngilizlerin Filistin’den ayrıldıklarını, Yahudilerin İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan ettiklerini, Arapların savaşa girdiklerini gördü. Bir ihtilaf Kutsal Toprağı alevlere boğacak ve alevler bir daha da sönmeyecekti. Bu kitap ihtilafın doğuşunu anlatıyor." Şehir tarihi, dinler tarihi, kültür tarihi... Hiç şüphe yok ki dünyada Kudüs'ten başka, tüm bu konulara tek başına cevap verebilecek bir şehir yok. Kudüs bir şehirden çok daha ötesi olduğu gibi çağlar öncesini ve sonrasını kendinde buluşturan başlı başına bir medeniyet. Kudüs… Ey Kudüs, 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında iki kesim tarafından parçalanan Kutsal Kent'in, Kudüs'ün dramatik ve olağanüstü öyküsünü anlatıyor. Larry Collins ve Dominique Lapierre, titiz ve sıkı bir araştırma süreci elde ettiği bilgileri etkileyici bir üslupla okuyucuya aktarıyorlar. Filistin'i bölmek için Birleşmiş Milletler’deki oylama ve oylamanın Yahudiler arasında yarattığı sevinç ve Araplar arasında yaşanan keder, Tel-Aviv - Kudüs karayolu boyunca yaşanan savaşlar, 1948 yılı Mart ayı sonlarında Kudüs'ün neredeyse aç bırakılması, Hurva’nın tahrip edilmesi ve Eski Şehir’in yıkılmasına neden olan saldırılar, İsrail Devleti’nin ilan edilişi, Arap Lejyonu’nun Kudüs’e girişi, Deir Yassin ve Hadassah Hastanesi katliamları gibi dramatik, önemli ve günümüze dek yankıları devam eden olayları Arap ve Yahudi aktörler üzerinden tüm ayrıntılarıyla anlatıyorlar. Elinizdeki kitapta Kudüs'e dair her şeyi, bir arada bulabileceksiniz. Bazen siyaset ve politika, bazen tarih ve coğrafya, benzersiz fotoğraflar, önemli tarihler, yeni okumalara yönlendirebilecek devasa bir kaynakça... Kudüs... Ey Kudüs, sizi hem bir roman gibi peşinden sürükleyecek hem de bir belgesel gibi sarsacak.
 
kudus-ey-kudus-larry-collins-dominique-lapierre.jpg
 
BAĞIMSIZLIKTAN ARAP BAHARI’NA SURİYE: İÇ VE DIŞ POLİTİKA-MEHMET AKİF OKUR
 
İnsanlık tarihinin önemli dönüm noktalarıyla büyük çatışmalar arasındaki ilişkinin tekerrür etmemesi temennisi, geçen yüzyıl boyunca dünyanın dört bir yanında sürekli dile getirildi. Ancak yine de, her felaketten sonra içilen *bir daha asla* yeminleriyle yeşeren umutların savaş meydanlarından yükselen alevler tarafından kül edilişi engellenemedi. Bu hazin hakikate dair hafızamız, yeni kritik eşiklere yaklaştığını gördüğümüz dünya sistemindeki dönüşümü kaygıyla izlememize yol açıyor. Suriye savaşı, yerel ve bölgesel bağlamlarının yanı sıra, bu küresel dinamiklerle etkileşimi sebebiyle de bir çağ yangını/yangınla çağ değişimi sürecinin önemli sahneleri arasına girmiş vaziyette. Suriye devletinin iç ve dış politikasını değişik yönleriyle ele aldığımız bu çalışma, işaret ettiğimiz özel tarihsel bağlam sebebiyle yeni anlamlar kazanıyor. Kendisini, *dün*le bağlantı içinde kuran ve *yarın*ı anlamak isteyenlerin sayfaları karıştırdıkça önlerinde açılan pencereleri fark edeceklerini ümit ediyoruz.
 
bagimsizliktan-arap-baharina-suriye-ic-ve-dis-politika.jpg
 
YOLDAKİ İŞARETLER-PROF. DR. SEYYİD KUTUB
 
Seyyid Kutub ve Yoldaki İşaretler için pek çok şey söylenebilir. Her şeyden evvel Yoldaki İşaretler, Kutub’u tanımak için tek başına yeterli bir kaynaktır. Genellikle kabul edildiği üzere de, Kutub’un en önemli eseridir. Ayrıca okuyucu, sadece bu kitabını okumakla, müellifin düşünce yapısı hakkında genel-geçer bir değerlendirme yapabilecek malumata da sahip olabilir. Eser, sadece, bu yönüyle değil, çağdaş İslâm düşüncesine hatırı sayılır katkısı olması açısından da önemlidir. Yoldaki İşaretler’in dikkate değer bir yönü ‘örnek Kur’an nesli’ kavramsallaştırmasıdır. Zira düşünür, kitabını gelmesi sabırsızlıkla beklenen bu “öncü topluluk” için kaleme aldığını özellikle belirtmektedir. Kutub’a göre, sahabe nesli ilk örnek Kur’an neslidir ve bu nesli inşa eden de Kur’an’dır. Mushaf tahrif olmadığına göre, tecdidin gerekli olduğu dönemlerde ya da tarihin herhangi bir döneminde, sahabe toplumunun benzerini inşa etmek mümkündür. Çağdaş dönemde bunu yapmak için ise öze, yani içine hiçbir yabancı unsurun karışmadığı Kur’an’a dönmek öncelenmelidir. Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki, öze dönüş kavramının kilit bir önem kazanmasına vesile olan Seyyid Kutub’u daha iyi tanımak için, öncelikle, Yoldaki İşaretler’i başka bir gözle okumak gerekir.
 
yoldaki-isaretler-001.jpg
 
SEMERKANT-AMİN MAALOUF
 
Dünyaca ünlü Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un 1988 yılında yayımlanan çarpıcı eseri Semerkant, okurlarıyla ilk buluşmasının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen “Çok Satanlar” listelerindeki önceliğini koruyor. Çok boyutlu ve etkileyici hikayesiyle yüreklere dokunan Semerkant’ın 11’inci ve 20’nci yüzyıllarda geçen olay örgüsü, “Tarihi Roman” kategorisine iki farklı zamandan göz kırpıyor. Semerkant, birinci bölümünde büyük şair Ömer Hayyam’ın gezgin yaşamını ve sevgilisi Cihan ile arasında geçen büyük aşkı anlatıyor. Romanın diğer önemli şahsiyetlerini ise Ortadoğu tarihine yön veren Hasan Sabbah ve Nizamülmülk oluşturuyor. Hikayenin ikinci kısmında Rubaiyyat’ı bulmak için yollara düşen Benjamin Omar, romanın gerçek zamanlı karakteri olarak kendini okura gösteriyor. Maalouf’un Semerkant’ta yakaladığı başarı ise bu noktada ortaya çıkıyor. Romanın son bölümünde el yazmasını bulma ve gün yüzüne çıkarma niyetiyle İran’a giden Benjamin, kendini hiç ummadığı bir maceranın tam ortasında buluyor. Burada 1912 tarihli İran Devrimi’nde önemli rol oynayan şahıslarla bir araya gelmesinin yanı sıra hayatının aşkını da buluyor. 1912, aynı zamanda Titanic gemisinin battığı yıl olması ile de romandaki en önemli dönüm noktasını oluşturuyor.
 
semerkant-002.jpg