Yeni Haber'de Ramazan

Yeni Haber Gazetesi'nin 02.06.2017 tarihli Ramazan sayfalarında bugün...

Yeni Haber'de Ramazan

RAHMET İNCİLERİ:


 Günün Ayeti: Bu (Kur’an) önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. Onu Allah’tan başka ortaya çıkaracak yoktur. Yoksa bu haberi tuhaf mı buluyorsunuz ? Ağlayacağım uzak gülüyorsunuz ! Ve gaflet içinde oyalanıp duruyorsunuz .Haydi artık Allah için secdeye kapanıp kulluk ediniz.(Necm 56.62)

Günün Hadisi: "Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve  ilim, ( farklı yapılardaki ) topraklara düşen bol yağmura benzer. Bunlardan bazıları iyidir, suyu alır , bol bitki ve ot yetiştirir . Bazıları kuraktır , suyu (yüzeyinde ) tutar. Allah bulunla insanları faydalandırır. Hem kendileri içerler hemde ( hayvanlarını ) sularlar ve ziraat yaparlar. Yağmur başka bir çeşit toprağa da düşer. O ne su tutar nede bitki yetiştirir. Allah’ın dinini inceden inceye kavrayan, Allah’ın beni kendisiyle gönderdiği hususlardan faydalanan, öğrenen ve öğreten kimse ile ( bunları duyduğu vakit kibrinden) başını bile kaldırmayan ve kendisiyle gönderildiğim Allah’ın hidayetini kabul etmeyen kimsenin misali işte böyledir." (Buhari)

Günün Sözü: "Kur’an... İnsan ona yaklaştıkça hakikate yaklaşmanın büyük mutluluğunu, huzurunu ve heyecanını aşk ve coşkusunu bulur içinde .Ondan uzaklaştıkça, zanların, vehimlerin, erdemsizliklerin ve büyüklenmenin bataklığına saplanır". Sezai Karakoç
 
BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ?


Hangisi Doğru ?


Tâbiînden  Ebû Atıyye ile Mesrûk, müminlerin annesi Hz.Âişe’nin  yanına gelerek sahâbeden bir kişinin iftar yapmada ve akşam namazını kılmada acele ettiğini , diğer bir kimsenin ise bunları geciktirdiğini söylemiş, hangisinin daha doğru olduğunu öğrenmek istemişlerdi. Hz. Âişe iftarda ve namazda acele edenin kim olduğunu merak etmiş ve onun Abdullah b. Mes’ûd olduğunu öğrendikten sonra şöyle demişti : "Allah  Resûlü de böyle yapardı."(Müslim ,Sıyâm,49)
 

SAHABE:  Hz.Ali
Hz. Ali, (r.a)bir gün,mescide geldi. Mescidin kapısında bir adam duruyordu. Hz. Ali (r.a), bu adamdan, kendisini mescidden çıkana kadar bineğine sahip çıkmasını istedi. Hz. Ali, (r.a) mescide girdikten sonra , adam hayvanın yularını alıp kaçtı. Hayvanı ortada başıboş bırakıverdi. Hz. Ali (r.anh)mescitten çıkarken elinde iki dirhem para vardı; adamı yaptığı yardımdan dolayı ödüllendirmek istiyordu. Fakat bir de ne görsün: Hayvan cağız tek başına, hemde yuları da çalınmış olarak kapıda bekliyor. Yapacak bir şey yoktu. Hz. Ali (r.a) evine döndü.

Daha sonra, yanında çalışan çocuğa yeni bir yular alması için çarşıya gönderdî. Çocuk, 2 dirheme bir yular aldı. Hz. Ali (r.a)yuları görünce şaşırdı. Bu yular, çalınan yular değil miydi? Hırsız, onu çocuğa 2dirheme satmıştı. Bunu gören Hz. Ali (r.a), şöyle dedi:

“ İnsan , sabretmemekle sadece, helâl olan rızkını harama çevirir. Asla , kendisine taktir edilen rızkı artıramaz.”
 

Alim: ÖMER B. ABDÜLAZİZ
Ömer bin Abdulaziz hazretleri; İslamın adalet ve takvası ile meşhur valilerinden. Emevî halifelerinin sekizincisi. Mısır valisi Abdulaziz bin Mervan’ını oğludur. Annesi Hazret-i Ömer’in oğlu Asımın kızıdır. 679 (H. 60) senesinde Medine’de doğdu.
İlk tahsilini Mısır’da yaptı. Tahsilde tekâmül etmesi için Medine’ye gönderildi. Enes bin Mâlik, Abdullah bin Cafer Tayyar, Said bin Müseyyib ve başka değerli âlimlerden ilim öğrendi. Amcası halife Abdülmelik’in kızı Fatıma İle evlendi. Ömer bin Abdulaziz çok nimet ve servete sahipti. Devrin en büyük zenginlerinin arasında bulunuyordu. Cömertliğinden bütün servetini ilim talebesi, âlim ve fakirlere dağıtıyordu.
Halife onu 706 senesinde Hara meyin(Mekke ve Medine) valiliğine tayin etti. Adaletle valilik yaptı. Şöhreti etrafa yayıldı. Pek çok kimse memleketini  terkedip, Hicaz’a yerleşti. Mescid-i Nebevi`yi genişletti.  Süleyman bin Abdülmelik’in iki oğlu olmasına rağmen, yerine yeğeni Ömer bin Abdülaziz’i halife tayin etti. Kendisi kabul etmek istemedi. Kaçındı. Ama Emirler onun halifeliğine biat ettiler. Halife olduğu zaman eşi Fatima’yı yanına çağırdı ona; “Eğer benimle birlikte olmak istiyorsan ziynet ve mücevherlerini beytül-mâle (hazineye) bırak. Zira onlar senin yanında iken ben seninle beraber olamam” dedi. Eşi bütün ziynetini dağıttığı gibi, kendisi de elli bin altını vardı hepsini dağıttı.
Dört büyük halifenin yolundan ayrılmadı. Müslim ve gayri müslim bütün vatandaşlarına iyi ve âdil davrandı. Hasan Basrî hazretleri gibi devrin âlimlerine mektuplar gönderip, idarede kendisine yardımcı olmalarını ve idare hakkında istişarede bulunmak istediğini yazdı. “Ehl-i Beyte” dil uzatmalara son verdi. Ömer bin Abdülazîz’İn döneminde toplumda sevgi ve saygı hakim olduğu gibi halkın kültür seviyesi de yükseldi. Halk ibâdet ve tâat yoluna girdi. Meclislerde; “Bu gece ne okudun? Kur’ân-ı Kerim’den kaç ayet ezberledin? Bu ay kaç gün nafile oruç tuttun? İlim’de hangi meseleleri öğrendin? Bu ay Resûlüllah’ı kaç kere rüyanda gördün?” gibi sözler söylenmeye başlandı. Malatya rumlardan yüzbin esir karşılığında satın alındı. Afrikada bütün Berberîler onun zamanında müslüman oldu. İslam ordusu Fransaya girdi, Narbonne ele geçirildi. Kendisini çekemeyenler tarafından, 720 (H. 101) senesinde zehirlenerek şehid edildi. Ölümüne Müslümanlar kadar gayri müslimler de üzüldü. Cenazesinin arkasından ağlayan bir rahibe sordular:
Halife senin dininden değildi. Neden ağlıyorsun?” Rahip: -“Ben şunun için ağlıyorum. Yeryüzünde bir güneş vardı. Şimdi battı.” Ömer bin Abdulaziz hazretlerinin iki buçuk sene bile sürmeyen hükümeti, idare ve halifeliği   sonunda   Müslümanlar   tam   25   sene   zekât   verebilecekleri   fakir bulamadılar

SORU-CEVAP

SORU-)Her gün hap kullanmak zorunda olan hastaların oruç tutmaları gerekir mi?

CEVAP -)Hastalık, Ramazan’da oruç tutmamayı mubah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacaksa oruç tutmayabilir. Ömrü boyunca bu durumda hasta olan kişiler ise, her gün için bir fidye verirler. Yoksul ve muhtaç kişilerin fidye vermeleri de gerekmez. Zira dinimizde hiç kimse, gücünün üstünde bir sorumlulukla yükümlü tutulmamıştır.
(DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU),

15-008.jpg16-005.jpg