‘WhatsApp sözleşmesi kabul edilemez bir dayatmadır’
Geçtiğimiz günlerde WhatsApp’ın yayınladığı gizlilik sözleşmesi dünyanın ve Türkiye’nin gündeminde yoğun bir yer teşkil etti.
Geçtiğimiz günlerde WhatsApp’ın yayınladığı gizlilik sözleşmesi dünyanın ve Türkiye’nin gündeminde yoğun bir yer teşkil etti. Yerli mesajlaşma uygulamalarının güçlendirilmesi gerektiğine değinen Prof. Dr. İsmail Sarıtaş, “WhatsApp çifte standart uyguluyor. Bu sözleşmeyi Amerika ve Avrupa’da zorunlu kılmazken; Türkiye dahil birkaç ülkede zorunlu kılması ciddi bir çifte standardı önümüze koymaktadır” dedi.
WhatsApp’ın yayınladığı zorunlu gizlilik sözleşmesiyle birlikte insanlar ikiye ayrıldı. Bazı kişiler WhatsApp uygulamasını silip yerli ve milli yazılımlı uygulamaları tercih ederken bazıları ise silip silmeme konusunda kararsızlık yaşıyor. WhatsApp’ın yayınladığı sözleşmenin kişilik haklarını kısıtladığını dile getiren Teknoloji Fakültesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Devreler ve Sistemler ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Sarıtaş, “Günümüz teknolojisinde özellikle kullanıcıların da bilinçsiz olması nedeniyle çok ciddi problemler oluşabilir. WhatsApp’ta ya da Facebook’ta paylaştıklarınız, telefonla çektiğiniz fotoğraflar, indirdiğiniz belgeler yani telefonda ne varsa tamamını aldığı için özeliniz kalmıyor. Aynı zamanda güvenliğiniz de kalmıyor. Bu nedenle WhatsApp sözleşmesi kabul edilemez bir dayatmadır” ifadelerini kullandı.
‘YERLİ VE MİLLİ YAZILIM BİR İHTİYAÇTIR’
Sözleşmeyi onaylamanın çok büyük problem yaratmayacağını ifade eden İsmail Sarıtaş, “Zaten bugüne kadar bütün verileri topluyorlardı, bunları bünyelerinde bulunduruyorlardı. Bunlarla birlikte yapay zeka çalışmasıyla çok farklı yazılımlar geliştiriyorlardı. Fakat WhatsApp artık bunu açık bir şekilde yapmaya karar verdi. Onun için yerli ve milli yazılımlara ihtiyacın ve bunun gerekliliğinin bir kez daha görüldüğü kanaatindeyim. Yerli ve milli yazılımlara baktığımız zaman bunların da tüm yazılımları yerli ve milli midir, yoksa alt yapısı yine yurt dışına ait olan bir yazılım mıdır? Öncelikle bunlara bakmak gerekiyor. Bu bağlamda BİP, DEDİ gibi programlar var. Bu programların da ne kadarı yerli ve ne kadarı milli? Bu kısmı biraz düşündürücüdür. DEDİ uygulamasının tamamının alt yapısının ve yazılımının yerli ve milli olduğunu biliyoruz ama BİP’in alt yapısının yine yurt dışında olduğuna dair bilgiler var. Ancak WhatsApp ve Facebook’tan çok daha güvenilir olacağı kanaatindeyim. En azından sunucuları insanlarımızın kontrolünde olacaktır. Bu nedenle tüm vatandaşlarımızın da bu yerli ve milli yazılımlara yönelmesini şiddetle tavsiye ediyorum” diye aktardı.
‘YERLİ VE MİLLİ YAZILIM TEŞVİK EDİLİYOR’
Bundan sonraki süreçte yerli ve milli yazılım uygulamaları için yatırım yapılması gerektiğinin altını çizen Sarıtaş, “Cumhurbaşkanımızın önerileri ve görüşleri doğrultusunda yazılımcı yetiştirme ve yapay zekâ alanında çalışmak için bilgisayar mühendisleri yetiştirme noktasında bir seferberliği var. Bu bağlamda bilgisayar mühendisliği olan üniversiteler fakültelerin kontenjanları arttırıldı. Yapay zeka alanında çalışacak yazılımcılara çok sayıda destek ve iş garantisi veriliyor. Ciddi bir teşvik olduğunu görmekteyiz. Bu hedef doğrultusunda çok kısa sürede bu açığın da kapanacağını ve giderileceğini düşünmekteyiz. Savunma Sanayisinden tutun da şu anda pek çok alanda yerli ve milli teknoloji hamlesi bağlamında bir seferberlik var. Bu bağlamda benim de içerisinde bulunduğum TEKNOFEST grubunun katkılarının büyük olduğunu düşünüyorum. Burada ciddi bir teşvik olması açısından kategorize edilmiş yarışmalarla binlerce genç beyinlerimiz yetiştirilmektedir. Yeteri kadar destek verilirse telefonların, tabletlerin, bilgisayarların yerli ve milli olacağı yazılımları görebileceğimizi de umut ediyorum” şeklinde konuştu.
‘DİJİTAL ORTAMDAKİ BİR BİLGİ SİLİNEMEZ’
Dijital ortamdaki herhangi bir bilgiyi silmenin ihtimalinin olmadığını söyleyen Sarıtaş, “Dijital dünyaya giren bir bilgi asla kaybolmaz, çok hızlı bir şekilde her yere dağılır. Küçücük çocuklarımız bile fotoğraflarını, bilgilerini paylaşıyor, bilinçli ya da bilinçsiz bunları kullanıyor. Bu durumun ileride çok büyük problemler oluşturacağını düşünüyorum. Çocukların güvenliği ve ileriye dönük kariyeri açısından da engel teşkil edilebilecek bir yapı ön plana çıkacaktır. Pandemi sürecinde sanal alışverişlerimiz arttı. Burada kişisel bilgilerimiz paylaşılıyor. Özellikle kimlik fotoğrafları paylaşılmışsa adınıza şirketler açılabiliyor, vergi yüküyle karşılaşabiliyorsunuz, adınıza araçlar alınıp satılabiliyor. Her türlü sahtekarlıklar yapılabiliyor. Banka ve hesaplar boşaltılabiliyor. Aile facialarına sebep olacak pek çok paylaşımlar söz konusu olabiliyor. O nedenle sosyal medyada ne paylaştığımızı ne yazdığımızı çok iyi bilmemiz gerekmektedir. İnsanların, ne paylaşıyorlarsa bunların kendilerine bir şekilde döneceğini düşünerek hareket etmeleri gerekiyor” diyerek sözlerine son verdi.
SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ