Van Gölü Havzası'nın yerel buğday çeşitleri koruma altına alındı
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde görevli akademisyenler, Bitlis, Muş, Van ve Ağrı'da 127 lokasyondan topladıkları 12 çeşit yerel buğdayın ıslahı ve geliştirilmesi için çalışma yürütüyor. Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk: "Amacımız, bölgenin iklimine ve ekolojik yapısına en verimli popülasyonları belirleyip sonra da üretim aşamasına geçmek. Çalışma sonunda kalite ve verimde öne çıkan belirli popülasyonlar var"
Van'da tahıl üretiminin geliştirilmesi amacıyla yürütülen çalışmada, Van Gölü Havzası'nda yetiştirilen ve bölgenin iklim koşullarına uygun yerel buğday çeşitleri koruma altına alındı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü'nde görevli akademisyenler, bölgede kışa, kuraklığa, hastalıklara dayanıklı, zararlılardan az etkilenen, daha yüksek verim sağlayan, üretici ve tüketicilerin iç ve dış pazar isteklerine uygun kalite ve nitelikteki buğday türlerinin ıslahı ve geliştirilmesi için proje başlattı.
Rektörlük tarafından desteklenen proje kapsamında Bitlis, Muş, Van ve Ağrı'da 127 lokasyonda yetiştirilen kırmızı hevidik, beyaz hevidik, geverik, beyaz tir, kırmızı tir, kırmızı kırik, beyaz kırik, karakılçık, toptopik, köse, nanesor ve bahare buğdaylarının tohumlarını toplayan akademisyenler, analiz çalışmalarının ardından kampüsteki 5 dekar arazide ekim yaptı.
Çevresel faktörlerden etkilenmemeleri için etrafı fileyle kapatılan alanda yetiştirilen ve kışlık yetiştirme sezonu boyunca özenle bakılan buğdaylar hasat edildi.
Doğu Anadolu'nun zorlu iklim koşullarına dayanan ve en fazla verim sağlayan türlerin tespiti amacıyla yürütülen çalışmada, karakılçık, kırik ve hevidik adlı yerel buğday çeşitlerinin yüksek kalite ve verim sağladığı belirlendi.
Çalışma sonucu öne çıkan yerli tohumların çiftçilere önerilmesiyle hem verimin hem de buğday ekim alanlarının artırılması hedefleniyor.
"Dünyada en stratejik ürünlerden biri buğday"
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk, AA muhabirine, dört yıldır yerli buğdayı korumak ve geliştirmek için çalışma yürüttüklerini söyledi.
Dünyada buğdayın en stratejik ürünlerden biri haline geldiğine işaret eden Tunçtürk, "127 noktada 400 farklı popülasyondan buğdayları topladık. Ülkemizde ve dünyada son yıllarda küresel ısınma, pandemi ve Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaştan sonra gıda tedariki çok önemli bir duruma geldi." diye konuştu.
1500-1900 rakımda yetişen bütün yerel türlerin popülasyonlarını topladıklarını anlatan Tunçtürk, çalışmayı geleceğin gıda güvencesi olarak gördüklerini ifade etti.
Farklı boylarda, farklı kardeşlenme özelliğine sahip, farklı başak özelliği olan, her başaktaki tane sayısı, tane ağırlığı değişik tohumlar bulunduğunu dile getiren Tunçtürk, şu bilgileri verdi:
"1,5 yıl boyunca bu tohumlar toplandı. Amacımız, bölgenin iklimine ve ekolojik yapısına en verimli popülasyonları belirleyip sonra da üretim aşamasına geçmek. Çalışma sonunda kalite ve verimde öne çıkan belirli popülasyonlar var. Parsel bazında yetiştiriciliğini yaptık ama bundan sonra tarla bazında üretimini gerçekleştireceğiz. Tarla günleri kapsamında çiftçileri bilinçlendirerek, verim ve kalitesi ispatlanmış olan çeşitlerin dağıtımını yapacağız. Bölgenin iklim şartlarına, ekolojik yapısına, hastalıklarına dayanıklı çeşitlerin yaygınlaşmasını sağlayacağız."
"Yerel buğday haritasını çıkardık"
Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Oral da sertifikalı tohumluk kullanımının yaygınlaşmasıyla kaybolmaya yüz tutmuş yerel buğday çeşitlerini koruma altına aldıklarını belirtti.
Prof. Dr. Mehmet Ülker, Doktor Öğretim Üyesi Fevzi Altuner ve araştırma görevlisi Burak Özdemir'in de aralarında olduğu 8 kişilik ekip tarafından çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü belirten Oral, Van Gölü Havzası'ndan topladıkları buğday tohumlarının bir kısmını gen bankasına transfer ettiklerini bildirdi.
Farklı genetik tipten 12 yerel buğday çeşidini bir araya getirdiklerini ifade eden Oral, "Meşakkatli bir çalışma sonunda bunların belli özelliklere göre tasnifi sonucunda önemli veriler elde ettik. Dane sayısı, ağırlığı, rengi, kılçığın boyu, kılçık rengi gibi uluslararası karakterizasyon özelliklerinden 30 civarında parametre esas alınarak değerlendirildi. Bu çalışmaya Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve çiftçilerimiz destek sundu. Amacımız, bölgede buğday tarımını belli bir seviyeye getirmek." dedi.
Çalışmada "tir" buğdayının kuraklığa dayanaklı olduğunu tespit ettiklerini söyleyen Oral, şunları kaydetti:
"Küresel ısınma artık dünyanın gündemi. Yerel çeşitler kuraklığa dayanma ve su istekleri bakımından daha kanaatkar çeşitler. Tir buğdayı çok derine ekiliyor. Bu nedenle çim kını dediğimiz organelin, diğer buğday çeşitlerine göre daha uzun olduğunu tespit ettik. Kurak geçen yıllarda birçok buğday tabla altı kalıp yok denecek kadar ürün elde edilirken, tir buğdayından çok güzel verim elde edilebileceğini belirledik. Derine ekimler kurak yıllarda bitkilerin nemden faydalanarak daha az zarar görmesine neden oluyor. Bu çalışma kuraklık, soğuk gibi ekstrem iklim koşullarına dayanıklı hatları belirlemede bize çok önemli ipuçları verdi."
Kuraklıktan dolayı meydana gelen ürün kayıplarını en aza indirecek yerel buğday çeşitlerini belirleyerek gelecekte yapılacak çalışmalara öncülük etmek istediklerini dile getiren Oral, "Bunun yanında Van Gölü Havzası'nda yerel buğday çeşitlerinin nerede yoğun olduğunu koordinatlarıyla belirledik, Van Gölü havzasının yerel buğday çeşit ve genotiplerin bir haritası meydana geldi." diye konuştu.
Kaynak: