Ünlü gazeteciden Mısır ve Suriye değerlendirmesi

İngiliz Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Mısır halkının yakın tarihinde hiç bu kadar bölünmediğini söyledi.

Ünlü gazeteciden Mısır ve Suriye değerlendirmesi

İngiliz Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Mısır halkının yakın tarihinde hiç bu kadar bölünmediğini söyledi.

Yıllardır dünyanın çeşitli bölgelerinde savaş muhabirliği yapan ve eski El Kaide lideri Usame bin Ladin'le röportaj yapan bir kaç gazetecilerden biri olan Fisk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, askeri darbenin yaşandığı Mısır'daki gelişmeler ve Suriye'deki iç savaşa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Mısır'da 25 Ocak devriminin ardından yaşananlara değinen Fisk, "Hüsnü Mübarek'in görevini bırakmasının ardından ülkede yaşananlar, turizm ve petrol gibi ülke gelirlerinin düşmesine sebep olarak, Mısır halkını daha da yoksullaştırdı. Bu yüzden halk kendilerine bakabilecek, 'yiyecek ekmek sağlayacak' bir baba figürü aramaya girişti. Bu elbette Mısır’da devrimden önceki günlere geri dönüşün bir resmidir. Ancak gittikçe yoksullaşan halkın elinde Abdulfettah es-Sisi’den başka seçenek de görünmüyor."

Mısır'da en büyük trajedi bölünmüşlük

30 yılı aşkın süredir Mısır’ı sık sık ziyaret ettiğini ifade eden Fisk, ülkede yaşanan darbenin ardından halkın arasındaki bölünmüşlüğe ise daha önce bu derece şahit olmadığını söyledi.

Mısır'da şuan en büyük trajedinin halkın arasındaki bölünmüşlük olduğunu vurgulayan Fisk, bu durumu şu örnekle anlattı:

"Darbenin ardından Kahire’de bir camide polis tarafından öldürülen Müslüman Kardeşler taraftarlarının cesetlerini toplama esnasında ölülerle yakından ilgilendiğimi gören bir polis bana yaklaşarak, bu insanları neden bu kadar umursadığımı sordu. Ben de 'insanlar sizin insanlarınız, Mısır halkı' dedim, o ise onların gerçek Mısırlı olmadığını söyledi. Bugüne kadar Mısır halkının bu kadar bölünmüş ve birbirlerine karşı bu kadar düşmanca davrandıklarını görmedim."

Mısır konusunda Amerika'nın sessiz kalmasını, bu ülkenin askeri yönetimleri tercih etmesine bağlayan Fisk, "Amerika için askerler ve generallerle anlaşmak ve silah satışı gibi konularda iş yapmak daha kolay, bunun yanı sıra gidip ülkeyi kendilerini işgal etmelerine de gerek kalmıyor, bunu askeri yönetimler kendisi yapıyor zaten" dedi. 

Bölgede, İsrail'in çıkarlarına ters düşmeden, Gazze sınır kapısını koruduğu sürece, Amerika açısından Sisi'nin cumhurbaşkanı adaylığının bir sakıncasının olmadığını söyleyen Fisk, "Amerika bu yüzden Mısır'ı yalnız bırakarak, kendi kaderine terk etti" diye konuştu.

Suriye'de savaş 3-4 yıl sürer

Yerinde takip ettiği Suriye'deki iç savaşın 3-4 yıl daha süreceğini ifade eden Fisk, bu ülkede en önemli kurumun "ordu" olduğunu söyledi.

Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinde ordunun büyük bir role sahip olduğunu dile getiren Fisk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Savaşın ilk başlarında Obama başta olmak üzere, Fransa ve İngiltere dışişleri bakanları gibi birçok lider, Esed'in gitmesinin gerektiğini söylüyordu, ancak uzun bir süredir bu sözleri aynı liderlerden duyamıyoruz. Çünkü Esed'e alternatif olarak gördükleri kimse yok. Şuan Suriye'deki en iyi propaganda muhalif grupların 'radikal olarak İslamlaştığıdır'. Bu durumu bilen Esed ise ülkede baş gösteren radikal İslamcı muhalif grupları öne sürüyor. Çünkü batının İslamcı grupları desteklemeyeceğini çok iyi biliyor."         

Suriye’nin gelecekte bir "İslam devleti olacağı" şeklindeki yorumları yersiz bulduğunu ifade eden Fisk, şunları kaydetti:

"Suriye’nin bir İslam devleti olacağını sanmıyorum. Bu Batılı bir bakış açısıdır. İslam bu toprakların insanının ayrılmaz bir parçasıdır. Batının aksine Müslüman toplumlarda din hayatın bir parçası. Batı ile Doğu arasında asıl sorun da tam burada başlıyor. Batılılar Müslümanların kendileri gibi laik olmalarını istiyor, ancak batı ise kendisine İnsan Hakları İzleme Örgütü, Af Örgütü, BM Güvenlik Konseyi gibi yeni tanrılar edindi. Müslümanlar, 'inançlarını' hayatlarının ve her şeyin merkezine koyarken benim anlamadığım, Batı, Müslüman toplumlar üzerinde nasıl olur da bu kadar hakimiyet kuruyor."

Sosyal medya gençleri kitaplardan uzaklaştırıyor

Başta Arap devriminde olmak üzere son yıllarda dünyanın çeşitli yerlerinde sokak hareketlerinde etkin olarak kullanılan "sosyal medya"nın gençlerin üzerinde olumsuz etkisi olduğunu savunan Fisk, "Sosyal medyada zaman geçiren insanlar, kitaplardan uzaklaşıyor, böylelikle okuma ve muhakeme güçlerini kaybediyorlar" 

Sosyal medyanın oluşturduğu bir diğer sorunun "nefret söylemine zemin hazırlamak" olduğunu dile getiren Fisk, şöyle devam etti:

"İnternette şahıslara yönelik ırkçı söylemleri de içine alan müthiş 'nefret söylemleri' var. Bu çok ciddi bir sorun. Çalıştığım gazetenin internet sayfasında şahsıma ve aileme yönelik sürekli  tehditler alıyorum. Neden bununla yaşamak zorunda olayım ki? Öte yandan internette dolaşan bu tür nefret söylemleri yüzünden Avrupa'da birçok insan intihar ediyor."