ULUSLARARASI KÖPRÜ KURAN TÜRK DİZİLERİ - "Türk dizileri, hayata, insana dair birçok şey öğretiyor, bizi eğitiyor"

Türk kültürünün tanınması, turizm, halkların yakınlaşması, döviz geliri gibi birçok katkısı olan diziler, Sudanlıları günün hemen her saatinde ekrana kilitliyor- Hartum Yunus Emre Enstitüsü kursiyerlerinden Abbas Tahir Abbas:- Kültür ve toplumsal konulard

ULUSLARARASI KÖPRÜ KURAN TÜRK DİZİLERİ - "Türk dizileri, hayata, insana dair birçok şey öğretiyor, bizi eğitiyor"

HARTUM (AA) - ÖMER ERDEM - Sudanlı Abbas Tahir Abbas, Türk dizilerinin hayata, insana dair birçok şey öğrettiğini ve insanı eğittiğini belirterek, bu dizilere başlayanların bir daha bırakamadığını söyledi.

Ortadoğu ve Afrika'da yaklaşık 10 yıldır ilgiyle izlenen Türk yapımı dizi ve filmler, Sudan'da da 7'den 70'e tutkuyla takip ediliyor.

Mısır dizilerinin gerçekçi bulunmaması ve iç savaşın ardından Suriye dramasının sekteye uğraması nedeniyle oluşan boşluğu, Türk yapımları doldurdu.

Sudan'da uydu kanalları üzerinden yayımlanan Türk dizileri Türkçe dublajlı veya alt yazılı izlenebiliyor.

Türk kültürünün tanınması, turizm, halkların yakınlaşması, döviz geliri gibi birçok katkısı olan diziler, Sudanlıları günün hemen her saatinde ekrana kilitliyor.

- "Türk dizileri Mısır, Suriye ve ABD yapımlarının yerini aldı"

Hartum Yunus Emre Enstitüsü (YEE) kursiyerlerinden Abbas Tahir Abbas, YEE'ye gelmeden önce Türk kültürüne dair hiçbir fikri bulunmadığını, temel seviyede Türkçe öğrenmeye başladıktan sonra Türk kültürünün Sudan kültürüne oldukça yakın olduğunu fark ettiğini söyledi.

Türk dizileri ve filmlerinin ilgisini çektiğini belirten Abbas, "Bu yapımlarda çok kıymetli mesajlar veriliyor. Ayrıca Türkçe öğrenmemize de katkı sağlıyor. Bazı yemekler, tatlılar, kültür ve toplumsal konularda iki halk arasında büyük, tarihi ilişkiler ve bağlar var. Türk dizilerine başlayan bir daha bırakamıyor çünkü hayata, insana dair birçok şey öğretiyor, bizi eğitiyor." ifadelerini kullandı.

Abbas, Türk dizilerinin Mısır, Suriye ve ABD yapımlarının yerini aldığını vurgulayarak, Türk kültürünün daha yakından tanındıkça dizilere ilginin arttığını belirtti.

- "Diziler sayesinde gitmeden Türkiye'yi tanıdım"

Yeni bir yaşam tarzı sunmasının dizilerinin rağbet görmesini sağladığını dile getiren Abbas, polisiye, mafya, komedi, duygusallık, tarih, kültür gibi her konuda dizilerin olduğunu söyledi.

Abbas, böylece herkesin kendisinden bir şeyler bulduğu için bu dizilere yöneldiğine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"Daha önce izlediğimiz dizilerde bulamadığımız kültür, manevi değerler ve pek çok güzellikleri barındırması kabul ve beğeni görmesine neden oldu. Diziler sayesinde gitmeden Türkiye'yi tanıdım. İstanbul, Topkapı, Kız Kulesi, Sultanahmet, Ayasofya... İstanbul'u ziyaret ettiğimde çok rahattım çünkü nereleri gezmem gerektiğini biliyordum. İlk olarak Ayasofya, Sultanahmet ve Süleymaniye camilerini, Galata, Kız Kulesi ve Boğazı gezdim. Adana'da kebap, Gaziantep'te baklava yemek için tekrar Türkiye'ye gideceğim."

- "Dizilerdeki kibarlık ve saygı ifadeleri özellikle dikkatimi çekti"

Türk dizilerine ilgisinin Muhteşem Yüzyıl ile başladığını vurgulayan Ruva Rıfat da "Televizyonda dublajlı izlediğim dizi çok hoşuma gitti. Birkaç bölüm izledikten sonra Türkçeye merak sardım, orijinal dilinde izlemek istedim. Aslında dizileri ilk yayımlandığında izlemek istiyor, geç kalmak istemiyordum. Bu nedenle internetten Arapça altyazılı takip etmeye başladım." diye konuştu.

Dizilerdeki kibarlık ifadelerinin dikkatini çektiğini ve oldukça hoşuna gittiğini anlatan Rıfat, "Türkçedeki 'canım benim, kuzum, babacığım, anneciğim' gibi kibarlık ve saygı ifadeleri özellikle dikkatimi çekti. Bizde de benzer ifadeler var ancak utandığımızdan ve alışık olmadığımızdan kullanmıyoruz. Türkçedeki kibarlık ifadeleri çok hoşuma gitti." değerlendirmesinde bulundu.

Rıfat, dizilerin yapım kalitesiyle izlenmeyi hak ettiğini belirterek şöyle devam etti:

"Dizilere büyük emek harcanıyor. Oyuncular çok profesyonel, hikaye ve sahnelerin çekildiği yerler çok etkileyici. İnternetten Türkiye'yi araştırdığımda İstanbul, boğaz, yemekler, rengarenk ve canlı bir ülke karşıma çıktı. Arapça ve Türkçede birçok ortak kelime bulunuyor. Haliyle Türkçe ilgimi çekmeye başlayınca öğrenmeye karar verdim ve YEE'de eğitimim devam ediyor. Çok fazla ortak noktamız var, Sudan halkı, yemek yemeyi çok seven bir millet. Sudan yemeklerine baktığımızda bazılarının Türklerden miras kaldığını gördüm."

Dizilerin gerçeğe çok yakın olduğunu belirten Rıfat, Türk dizilerinin hikayesi ve kurgusunun ilginçliği ve eğlenceli olmasının kendine bağımlı hale getirdiğini ifade etti.

Rıfat, Türklerin diğer milletlere ve dinlere saygı göstermesinin de dizilerde dikkatini çeken önemli bir unsur olduğunu kaydetti.

- Diziler, kültür ve dilin öğrenilmesinde köprü görevinde

Mühendis Rayyan Abdulgaffar da 8 yıldır sıkı bir Türk dizisi takipçisi olduğunu belirterek, "Diziler, kültür ve dilin öğrenilmesinde köprü vazifesi görüyor. Dizileri izlediğimde kültürlerimiz benziyor, ortak değerlerimiz, kelimelerimiz var. 'Türkçeyi çabucak öğrenebilirim' dedim kendi kendime. Dizilerden izlediğim rüyalar şehri İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Antalya'yı görmek istiyorum." diye konuştu.

Sudan'da çok sayıda Tük vatandaşı bulunduğunu, Türkleri kardeş ve dost olarak gördüklerini belirten Abdulgaffar, şunları kaydetti:

"Son dönemlerde Sudan'da farklı sektörlerdeki Türk yatırımlarında önemli bir artış söz konusu. İnşaat, mobilya, giyim, gıda sektörü. Türkler, insani ilişkilerinde oldukça kibar ve müşterileriyle çok güzel ilgileniyor. Bu özellikler, Türklerin kabul görmesini ve tercih edilmesini sağlıyor. Türklerin birçok sektörde büyük tecrübeleri var. Sudan'daki Türk yatırımlarının ülkeye ve halkına önemli katkıları olduğundan bunların artmasını temenni ediyoruz. Türkleri kendimize çok yakın hissediyoruz."

Kaynak: