"Türkiye'de bütün gruplar geriye gidiyor"

Yeni Şafak yazarlarından Fatma Barbarosoğlu bugünkü yazısında eğitim sistemi ve Mustafa Altıoklar'ın "dandik" paylaşımıyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

"Türkiye'de bütün gruplar geriye gidiyor"

Barbarasoğlu yazısında gençliğin eğitim sistemde 'at gibi' koşturulduğuna dikkat çekerek konuyla ilgili olarak yazısında şu ifadeleri kullandı:

Bütün bu çokluğun içinde bendeniz hiç de mühim olmayan bir meseleye değineceğim. Daha doğrusu sizin için pek mühim görülmeyen, ama benim için bütün sorunları ortak bir paydada toplamamamızı sağlayan bir derdin, bir yarışma programı vesilesiyle karşımıza çıkan bir karesine odaklanacağım.

Yarışma programından haber sitelerinde karşıma çıkan vidyoları (bakın gene video yazmadım sözlük vatandaşları) sebebiyle haberdar oluyorum.

Paylaşılan son görüntü ODTÜ öğrencisi Batuhan Demiröz'e ait.

Soru şu:

Hadi çocuklar 78 milyon tek yürek olduk seyrediyoruz denilen program aşağıdakilerden hangisidir?

a-Evlilik
b-Spor
c-Çizgi film
d-Belgesel


Yarışmayı sunan Selçuk Yöntem, Batuhan'ı acele etmemesi konusunda uyarıyor. Uyarısı öylesine yapılmış bir uyarıdan ziyade, sık karşılaşmakta olduğu bir durumun tecrübesiyle yapılmış bir uyarı.

Zira gençler çok acele ediyor.

Neden? Çünkü bizim gençlere temrin ettirdiğimiz tek şey acele etmeleri .

Üniversite sınavında rakiplerini geçmeleri için acele etmeleri gerekiyor. Soruları hızlı okumaları, akıllarına gelen ilk cevabı işaretlemeleri tavsiye ediliyor.

Sınav koçlarının ısrarla üzerinde durduğu husus, eğer durup düşünürsen yanlış cevap verirsin. Fazla derin düşünmeden hemen cevapları ele.

Cevapları eliyor ODTÜ öğrencisi Batuhan. Çocuklar kelimesi ile seyir kelimesini birlikte düşünüyor/eşleştiriyor ve hiç tereddütsüz çizgi film seçeneğine gidiyor.

Çoktan seçmeli ve zamana karşı yarışılan eğitim sistemi ile idrak, muhakeme ve tahayyül gücü zayıflıyor.

Muhakeme ve tahayyül gücü zayıfladığı için yaratıcı işler çıkmıyor ortaya.

Yaratıcı işler çıkmayınca, yaptığı işten heyecan duymayan başkalarının kazandığı parada gözü olan mutsuz/huzursuz/kibirli/öfkeli bir gençlik geliyor.

...

Fatma Barbarosoğlu yine yazısında son günlerde attığı tweet'lerle gündeme gelen ve hakkında soruşturma açılan Mustafa Altıoklar'a yönelik de eleştirilerde bulundu. Barbarosoğlu yazısına "Tarihi film çekmiş yönetmenin kes-yapıştır tarih anlayışı" başlığınu kullandı.

Barbaraoğlu'nun Altıoklar'la ilgili ifadeleri şöyle:
Tahayyül gücü, heyecan, bilgi, birikim ile gelişir.

Türkiye'de bilimin gelişmediğinden şikayet eder fakat ne yazık ki sanat konusundaki sığlık pek derdimiz olmaz. Oysa sanat ve siyaset, sanat ve bilim, sanat ve ahlak birbirinden ayrılmayacak konulardır.

Sözün gelip duracağı yer Mustafa Altıoklar. Tahayyül gücü giderek zayıfladığı için her geçen gün kendisinin gerisine düştü.

İnsanı anlamaktan, çağın gidişini sorgulamaktan vazgeçen herkes gibi ideolojik kırılganlığa demir attı. Atsın bize ne diyemiyorum. Hayat tecrübesini imha eden çocukça cümlelere sığınmasını çok trajik buluyorum.

Hükümetin 29 Mayıs kutlamalarını eleştirmek için 29 Mayıs 1453'ü eleştirmeye kalkıyor.

Eleştirmek ifadesi yanlış oldu. Bir çağı kapatıp bir çağı açan tarihi olayı kendi kıt kelimeleri ile indirgemeye kalkıyor.

Muhakeme gücünü kaybettiğini ifşa eden cümleleri şöyle:

“İki Dandik Taka”

“İki dandik takayı Haliç'in uysal sularından geçirip, topu topu Avcılar kadar bir üvey kasabayı gasp etmeyi fetih diye kutlayan aptal; elbette bilmezsin; senin Ecdad-ı Osman'ın yalvararak haçlıya teslim ettiği İstanbul'u, Mustafa Kemal'in ölümüne kavgasıyla kurtardığını ve elbette bilemezsin, sana hayatın estetiğini yaşamayı önerdiğini.”

Yukarıdaki cümleler eleştiri cümlesi değil, cehalet ve öfke cümlesi.

Tarihi film yapmış bir yönetmenin tarih konusundaki cehaletine mi üzülelim, sanat adamı olarak muhakeme gücünün bu kadar sığ oluşuna mı kahırlanalım bilemedim.

Bazılarınız hiç derdim değil ahmaklığını gördüğüm için mutlu bile oldum diyebilir.

Ben mutlu olmuyorum. Çünkü Kemalistinden sosyalistine, milliyetçisinden İslamcısına, muhafazakarından liberaline her kesimin kendi inandığı düşünce içinde liyakat ehli olmasını, düşüncenin ıstırabını taşımasını, muhakeme gücüne sahip olmasını, kes yapıştır bir tarih anlayışına değil, zamanın ruhunu kavrayan bir tarih anlayışına sahip olmasını canı gönülden istiyorum.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN