‘Türkiye sağlıkta destan yazıyor!’

Selçuklu Sosyal Ekran programı,Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri, Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Nail Güner ve Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğrt. Üyesi Özge Metin Akcan’ı ağırladı.

‘Türkiye sağlıkta destan yazıyor!’

Selçuklu Belediyesinin sosyal medya hesaplarında yayınlanan ve Sami Bayrakçı’nın hazırlayıp sunduğu Selçuklu Sosyal Ekran programının konukları, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı, Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Nail Güner ve Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğrt. Üyesi Özge Metin Akcan oldu. Programda Covid-19 ve Bağışıklık konusu ile ilgili merak edilenler soruldu. Dünyada acil hizmetinde düşüş yaşayan tek ülkenin Türkiye olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Şükrü Nail Güner, “Acile başvuru yüzde 70 oranında azaldı. Türkiye’de acil hizmeti poliklinik hizmeti gibi veriliyor. Maalesef bundan dolayı işler biraz yoğunlaşıyor. Şuanda gerçekten acil hastalar geliyor. Biz hasta konusunda rahatladık. Belki ilk defa mesleğimizi hakkıyla yapmaya başladık. Bundan dolayı da hastaları daha iyi değerlendirmeye başladık ve sonuç olarak çok daha iyi hizmet ortaya çıkmaya başladı. Bence destan yazılıyor” dedi.

selcuklu-sosyal-ekran-1.JPG

‘BİZ KENDİMİZİ ÖNCEDEN HAZIRLADIK’

Hastane olarak Türkiye’de ilk vaka çıkmadan önce bütün önlemleri aldıklarını dile getiren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Şükrü Nail Güner, ”Ülkemizinaldığı ciddi tedbirler sayesinde korona virüs oldukça geç geldi. Bu büyük bir şans çünkü biz bununla ilgili kendimizi hazırladık. İlk vaka görüldüğü günün öncesinde komisyonlar oluşturuldu. Yoğun bakım ünitelerimizin durumları değerlendirildi ve bunlarla beraber vaka görülmeye başlandığında neler yapacağımız planlandı. Vaka ortada yokken planlamalarımız yapıldı. Biz hastane olarak iki parçayız. Çocuk ve Onkoloji bölümü farklı bir yerleşkede diğer kısımlar farklı bir yerleşkede. Bu da aslında bizim için bir şans oldu. Hasta geldiğinde ilk karşılandığı yerden yatacağı yere kadar planlandı. Örnek olarak ilk gelen hastalar son kattan başlayarak alt katlara kadar yerleştirilmeye başlandı. Bir blok tamamen kapandı. Giriş ve çıkışlar tamamen ayrı olmaya başlandı. Aslında mevcut hastada şüphe duyulduğu takdirde sürekli bakanlığımızın belirlediği güncel sorular sorularak tespit edildiği anda polikliniklere yönlendirilerek orada şüpheli hastaların yatışları yaptırıldı. Ona göre yoğun bakımlar tanzim edildi. Allah’a şükürler olsun sadece bizim nezdimizde değil ülke olarak bu sürecin iyi yönetildiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

‘İLK DEFA BİR SALGIN ÇOCUKLARI AZ ETKİLEDİ’

Çocuk hastalardan hiç sıkıntılı bir hastanın olmadığına dikkat çeken Güner, “Şüpheli hastalarımız oldu ama tanı almış hasta sayımız çok fazla değil. Bundan dolayı biz çocuk hekimler ilk defa bir salgında rahat ettik. İlk defa bir salgın çocuk hastalıklarını az etkiledi. Genelde bu tür hastalıkların hepsi çocuklarda daha yoğun ve hassas geçer. Bu dönemde biz biraz daha geri planda kaldık. Esas yükü yüklenenler yetişkin hastalar ve özellikle yaşlı hastalar oldu. Buradan yoğun bakımda bütün canını ortaya koyan, özveriyle çalışan bütün bölümdeki arkadaşlara sağlık emekçilerine canı gönülden teşekkür etmek lazım. Üniversitemiz Türkiye’nin en büyük üniversite hastanelerinden birisidir. Bin 350 yataklı dev gibi bin hastaneye sahibiz. Günlük yaklaşık 6 bin poliklinik kapasitesi var. Bir ara polikliniklere müracaat eden hasta sayısı 700’e kadar düştü. Biz bütün özel kliniklerimizi kapattık. Çocuk kendi alanında 8-10 bilim dalına ayrılır. Bunların tamamını kapattık. Mümkün olduğu kadar belli bir grup dışında temasın olmamasını istedik. Gelen hastaları iki poliklinikte değerlendirdik. Bizim günlük 700-800 civarında poliklinik hastamız vardı. Bunun peyderpey 25’e kadar düştüğü günler oldu” ifadelerini kullandı.

selcuklu-sosyal-ekran-2.jpg

 ‘ALERJİ RİSKİ KENDİ BAŞINA HASTALIĞI ARTIRMIYOR’           

Alerji riski olanlar için yeterli önlemler alınıyorsa covid-19 riskinin artırmayacağının altını çizen Güner, “Hastanın astımı kontrol altındaysa, ilaçlarını düzgün kullanıyorsa ve bu ilaçları düzgün kullandığında herhangi bir sorun yaşamıyorsa bilindiği kadarıyla Covid hastalığının bu hastalarda daha kötü olma riskini arttırmıyor. Bu iyi bilinen bir şeydir. Takviye besinler sadece Covid için değil, bağışıklık için de oldukça fazla takviye besin çok gündemde ve popüler olan konulardır. Çünkü büyük bir piyasa ve bu noktada üretilen güzel ürünler mevcut. Biz bilim insanları olduğumuz için bunları önerebilmemiz için mutlaka bilimsem bir alt yapısı olması gerekmektedir. Bugüne kadar saygın dergilerde yayınlanmış bunların etkinliğini gösteren bir gruba tatmin edici vitaminlerin verildiği, bir gruba verilmediği dediğimiz karşılaştırmalı çalışmalar sonucunda bugüne kadar böyle muteber sonuçlar elde edilmemiştir. Hep birbirine yakın çıkmıştır. Onun için biz bunları kullanın demiyoruz. C vitaminiyle ilgili çok fazla soru gündeme geliyor. C vitamini antioksidan vitaminlerden bir tanesidir. Bunu zaten biz belli bir miktarlarda alıyoruz. Abartılı vücutta tutulan vitaminlerdir. Siz bir kamyon portakal yeseniz ertesi gün ihtiyacından fazlası idrarla atılmış olur. Bundan dolayı bu tür şeyleri çok fazla önermiyoruz” dedi.

‘VİRÜS İKİ TÜRLÜ SORUN YARATIR’

Güner, Korona virüsün iki türlü sorun yaratacağını söyleyerek bunu şöyle açıkladı: “Bağışıklık hastalığı sorunu olanlar hastalıkla ilgili şanslı oldular. Virüsler genelde iki türlü vücutta sorun yaratır. Ya bağışıklığınızı bozar ya da bağışıklığınızı kullanarak vücudunuzu bozar. Örneğin HIV virüsü sizin bağışıklığınızı çökertir. Yanınızdan dost mu yoksa düşman mı geçiyor anlamazsınız ve size gelen ilk mikrop sizi hastalandırır. Influenza dediğimiz grip türü de bağışıklığınızı nispeten zayıflatarak vücudunuza zarar verir. Infuluenza vücudu zayıflatır, akciğere gelir, sizi normalde kendisi öldüremez ama akciğerin üstünden farklı bir mikrop biner o mikrobun akciğerinizde yaptığı iltihap sizi öldürür. Covid farklı, Covid sizin bağışıklığınızı kullanarak size zarar veriyor. Bağışıklığınız zayıfsa bağışıklığınızı yeteri kadar kullanamıyor. Bağışıklığı düşük olan çocuklar avantajlı oldu. Çünkü yeteri kadar bağışıklık cevabı veremiyor. Bunu kullanamadığı için de zarar veremiyor. Virüsün kendisi zarar vermiyor. Virüsün vücutta ortaya çıkardığı reaksiyon zarar veriyor. Yani normalde vücut fıskiye ile halledeceği bir işi topla tüfekle halletmeye kalkınca etrafa ve kendine zarar veriyor. Bağışıklık sorunu çok olan çocukların aileleri bu tür hastalıklarla mücadele etmeyi bilirler”

‘BİZ VİRÜSÜ DAHA ÖNCEDEN BİLİYORDUK’

Geçmişten günümüze kadar çeşitli virüs türlerinin ortaya çıktığına değinen Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Özge Metin Akcan, “Biz korona virüsleri daha önceden biliyorduk. Hatta korona virüsler bizlerde, çocuklarda, erişkinlerde üst solunum yolu enfeksiyonu, nezle grip şeklinde seyrediyor. Bunun dışında alt solunum yolu enfeksiyonu, zatürre gibi bulgularla karşımıza geliyordu. Hatta daha önceden dünya iki tane korona virüsün alt tipiyle ilgili çok ciddi bir sorun oldu. 2003 yılında sars, 2011 yılında Mers oldu. İkisini de aslında hepimiz televizyonlardan duymuştuk çok daha ağır seyrediyordu. Ölüm oranları çok yüksekti ama şükür ki sınırlı sayıda kaldı. Covid dediğimiz yeni korona virüs alt tipi ise ilk defa tanımlandı. Aralık ayının sonunda Çin’in Wuhan eyaletinde bir grup hastada art arda gelen ateş, öksürük ve solunum yolu enfeksiyonları, akciğerlerde ciddi ilerleyen bir zatürre tablosu arka arkaya görülmeye başlandı. Bunun için de uzmanlar araştırmaya başlayınca yeni bir korona virüs alt tipi ortaya çıkıyor. İlk tanımlanması Ocak ayının başında oldu. Türkiye’de de ilk vakamız 3 ay sonra 11 Mart’ta görüldü” ifadelerine yer verdi.

selcuklu-sosyal-ekran-3.jpg

‘EN ÖNEMLİ FAKTÖR YAŞTIR’

Hastalık riskini artıran en önemli faktörün yaş olduğunu kaydeden Özge Akcan, “Yaş arttıkça altta yatan hastalık riskimiz de artıyor. Beraberinde olan hipertansiyon, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, akciğer hastalıkları arttığı için her zaman üstünde durduğumuz sigara da riski yaklaşık 10-15 kat arttırıyor. Sigara akciğerimize zarar veriyor. Zaten virüste akciğeri tutuyor. Böylece sigarının zarar vereceği apaçık ortadadır. Zatürre dediğimiz zaman devam eden bir süreçten bahsetmiyoruz. Bir çocuk hayatı boyunca iki defa normal bağışıklık sistemine sahip bir çocuk da geçirebilir. Ve bir çocuk da hasar bırakmaz. O yüzden bir covid enfeksiyonuna maruz kalırsa herhangi bir sıkıntı bulamayacaktır ve diğer çocuklar nasıl geçiriyorsa o şekilde geçirecektir. Covid damlacık yoluyla yayılıyor. Hapşurduğumuz ve öksürdüğümüz zaman damlacıklar yoluyla oluyor. Ya birebir yakın temas yoluyla oluyor ya da öksürdüğümüz zaman etrafa saçılan damlacıkların temas yoluyla oluyor. O yüzden korunmada en ekili iki yol: bir el yıkama ikincisi de sekrasyonlardan korunmak için maske takmak oluyor” diye konuştu.

‘SADECE TESTLERE GÜVENİLMEZ’

Şüpheli hastalara yapılan Covid-19 testinde yanlışlıklar çıkabildiğini, şüphelendikleri hastaya tekrar test yapabildiklerini belirten Akcan, “İlk günden beri vaka tanımları güncel bilgiler literatürler eşliğinde bilim kurulu tarafından güncellenerek bize iletiliyor. Biz de onlara uyarak o bilgiler doğrultusunda test yaptırıyoruz. Ateş, öksürük şikayetleriyle başvuran ya da alt solunum yolu enfeksiyonu dediğimiz zatürre olan kişiler ve özellikle yakın zamanda yurt dışından temas ya da etrafta bilinen covid bireyle bir öyküsü varsa bu kişilere test yapılmalı. Bunlar dışında yeni güncellenen literatürler eşliğinde yeni güncellenen bilgiler oluyor. Testlerde yanlış negatif sonuçlar olabiliyor. Ya virüsün o dönemde az alındığından ya da alınma tekniğinden testler yüzde yüz sonuç vermiyor. Biz eğer ki şüpheleniyorsak tekrar test yaptırıyoruz. Biz o hastada Covid-19’dan şüpheleniyorsak ilk test negatifse ikinciyi, üçüncüyü yaptığımızda sonuçlarda pozitif gelen olgularımız oluyor. O yüzden hasta bazında değil de kişi bazında düşünmek gerekmektedir” diye aktardı.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ