Türk siyasetinin "Erbakan Hoca"sı vefatının 13. yılında anılıyor

Milli Görüş hareketinin kurucu lideri ve Türk siyasetinin "Erbakan Hoca"sı merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın vefatının üzerinden 13 yıl geçti.

Türk siyasetinin "Erbakan Hoca"sı vefatının 13. yılında anılıyor

Siyasi hayatı boyunca, dünya Müslümanlarını bir araya getirmek için yoğun bir çaba ortaya koyan Erbakan, İslam aleminin siyasi, teknolojik, kültürel ve para birliği idealini savundu.

Fikir babası olduğu D-8 oluşumuyla Türk ve Müslüman alemine "kurtuluş reçetesi" sunan Erbakan, dünya üzerindeki yaklaşık 1,5 milyar Müslümanı tek çatı altında toplamayı hedefledi.

Derlenen bilgilere göre, Necmettin Erbakan, 29 Ekim 1926'da Sinop'ta doğdu. Babasının ağır ceza reisi olması dolayısıyla çocukluğu farklı şehirlerde geçen Erbakan, Kayseri Cumhuriyet İlkokulunda başladığı ilkokul eğitimini Trabzon'da tamamladı.

Erbakan, İstanbul Erkek Lisesini 1943'te birincilikle tamamlamasının ardından, sınavsız geçiş hakkına rağmen İstanbul Teknik Üniversitesine sınavla girdi. Sınav sonucuna göre doğrudan ikinci sınıftan başlatılan Erbakan, 1948'de mezun olduğu üniversitenin Makine Fakültesi Motorlar Kürsüsünde asistanlık görevine başladı.

1951'de İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından Almanya'daki Aachen Teknik Üniversitesine ilmi araştırmalar yapmak üzere gönderilmesi, Erbakan'ın hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu.

Alman ordusu için araştırma yapan DVL Araştırma Merkezinde, biri doktora olmak üzere 3 tez hazırlayan Erbakan, bu tezleriyle Alman Ekonomi Bakanlığının dikkatini çekti.

Motorların daha az yakıt harcaması konusunda kendisinden istenilen raporu hazırlayan Erbakan, doçentlik tezini de "Dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunun matematiksel izahı" üzerine hazırladı.

Erbakan, çalışmalarıyla Leopard tanklarının üretiminin yapıldığı Almanya'nın en büyük motor fabrikasına davet edildi, daha sonra burada başmühendis olarak tank motorları üzerine çalışmalar yaptı.

Ağır sanayi hamlesinin ardından ilk yerli motor üretildi

Türkiye'de başlattığı ağır sanayi hamlelerini Almanya'da kaldığı sürede tecrübe eden Erbakan, bunu aynı zamanda Milli Görüş'ün önemli hedeflerinden birisi olarak da belirledi.

Necmettin Erbakan, o yıllarda düzenlenen otomobil kongresinde, "Şeftaliden başka bir şey üretemeyiz" görüşünü savunanlara karşı, bir araya geldiği arkadaşlarıyla 1956'da Türkiye'nin ilk yerli motorunu üretmek için Gümüş Motor Fabrikası'nı kurdu.

Burada, Avrupa'daki benzerlerinden düşük saatte 5,5 litre motorin harcayan bir ve iki silindirli motorların üretimi yapılmaya başlandı.

Fabrika hisselerinin çoğunluğu pancar kooperatifi ve şeker fabrikasına geçince Gümüş Motor'un adı "Pancar Motor" olarak değiştirildi. Pancar Motor, Mart 1960'ta seri üretime başladı.

Odalar birliğinden siyasete

Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığına 1966'da getirilmesinin ardından Genel Sekreter olan Erbakan, önce Odalar Birliği İdare Heyeti üyeliğine, bir yıl sonra da Odalar Birliği Başkanlığına seçildi.

Erbakan, o dönem tanıştığı Nermin Saatçioğlu ile evlendi. Nermin ve Necmettin Erbakan çiftinin evliliğinden çocukları Zeynep, Elif ve Muhammed Fatih dünyaya geldi.

Odalar Birliğinde de aktif dönem geçiren Erbakan, Anadolu sermayesini desteklemek için çalıştı. Geçersiz sayılan Odalar Birliği Başkanlığı seçimi Danıştaya taşınınca Erbakan, bu görevinden Ankara Valiliğinin emriyle uzaklaştırıldı. Bu karar, Erbakan'ın siyaset yolculuğunu başlattı.

"Her bahar bir çiçekle başlar"

Erbakan, milletvekili seçiminin yapıldığı 12 Ekim 1969'a giden süreçte, güçlü bir siyasi parti olan Adalet Partisinden (AP) milletvekili olmak istedi ancak kabul edilmedi.

Bunun üzerine Konya'dan bağımsız aday olan Erbakan, üç milletvekili seçilebilecek kadar oy alarak milletvekili oldu.

Erbakan, Konya'daki milletvekilliği çalışmaları sırasında kendisine yönelik, "Bir çiçekle bahar olmaz" değerlendirmeleri üzerine, "Evet, bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar" ifadesini kullandı.

Milli Nizam Partisini kurdu

Konya Milletvekili Erbakan, 26 Ocak 1970'te 17 arkadaşıyla Milli Nizam Partisini kurdu. Genel Başkan Erbakan, partisinin kuruluşundan sonra kapitalizm ve Batıcılık karşıtı siyaset yürüttü.

Erbakan'ın siyasetinde "Siyonizm" ile mücadele ön planda yer aldı. Erbakan, Türk siyaseti ve kamuoyunda "Filistin davası"nın gündeme gelmesini sağladı.

Milli Görüş hareketi lideri Erbakan, "önce ahlak ve maneviyat" vurgusunu da Milli Nizam Partisinin çalışmalarıyla gençlere ve partililere aktardı.

Ayasofya'da namaz daveti parti kapatma gerekçesi oldu

Erbakan ve arkadaşlarının izlediği siyaset tarzı, pek çok çevrenin dikkatini çekti. 12 Mart 1971 muhtırasının ardından mayıs ayında "laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü" iddiasıyla Milli Nizam Partisi kapatıldı. Partinin kapatılmasına ilişkin mahkeme kararının gerekçesinde, Erbakan'ın konuşmalarında halkı Ayasofya'da namaz kılmaya davet etmesi de yer aldı.

Partisinin kapatılmasının ardından Erbakan, arkadaşlarıyla 11 Ekim 1972'de Milli Selamet Partisini (MSP) kurdu. Parti, 1973'teki seçimde 48 milletvekilliği ve 3 senatörlük kazanarak 51 parlamenterle Meclise girdi.

Seçimlerden hemen sonra CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ile yapılan görüşmelerin ardından CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu. Erbakan, bu hükümette başbakan yardımcısı olarak görev aldı.

"Mücahit Erbakan"

Bu dönemde Kıbrıs sorunu gündeme gelirken, siyasilerce ülkedeki sorunlardan daha fazla Ada'daki gelişmeler üzerine stratejiler üretildi.

Kıbrıs'a 20 Temmuz 1974'te düzenlenen Barış Harekatı'nı güçlü şekilde savunan Necmettin Erbakan'ın ismi bu dönemde "Mücahit" sıfatıyla kullanılmaya başlandı.

Bülent Ecevit ile Erbakan'ın Kıbrıs meselesi üzerindeki görüş ayrılıkları nedeniyle CHP-MSP hükümeti, 17 Eylül 1974'te dağıldı. Erbakan'ın liderliğindeki MSP, o yıllarda kurulan yeni hükümetlerde ortak oldu.

"11'ler hükümeti", "Milletvekili pazarlığı" ve "Güneş Motel" şaibeleri 1978'de siyasette gündemi belirlerken, 12 Eylül 1980 askeri darbesinde Erbakan ve siyasi hareketi de hedef alındı.

Cezaevi süreci

Milli Selamet Partisince 6 Eylül 1980'de Konya'da düzenlenen Kudüs Mitingi, partinin kapatılma sebeplerinden birisi olarak gösterildi.

Erbakan'ın bu sürede verdiği mücadele "dava" olarak adlandırıldı. Erbakan'ın "dava" için yetiştirdiği nesil, yeni Türkiye inşasında bunu temel aldı.

Darbeden sonra İzmir'de uzun süre gözaltında kalan Erbakan, daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve 9 ay cezaevinde kaldı.

Erbakan, cezaevinden çıktıktan sonra yeni parti kurma çalışmalarını başlattı.

Refah Partisi kuruldu

Siyasi yasaklı Necmettin Erbakan, kapatılan MSP'nin yerine Refah Partisinin (RP) 19 Temmuz 1983'te kurulmasını sağladı.

Partinin genel başkanlığı koltuğuna Ahmet Tekdal oturdu. Siyaset yasağının kalkmasının ardından Erbakan, Refah Partisinin 11 Ekim 1987'de yapılan kongresinde oy birliğiyle genel başkan oldu.

Bu tarihten sonra yapılan yerel seçimlerde Refah Partisinin kazandığı belediyelerdeki hizmetler, Erbakan ve siyasetine olan ilgiyi artırdı.

Milli Görüş fikri, Türkiye'de bu dönemde yeni bir model oldu. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Milli Görüş, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri dahil birçok kentin yerel yönetimlerinde iş başına geldi.

Refah Partisi birinci parti oldu

Necmettin Erbakan, 20 Ekim 1991 seçimlerinde Konya'dan yeniden milletvekili seçildi.

Parti, 1995'teki genel seçimlerde yüzde 21,7 oy oranıyla sandıktan birinci çıktı. Erbakan, Meclise Konya milletvekili olarak girdi. Cumhurbaşkanlığı koltuğundaki Süleyman Demirel, hükümeti kurma yetkisini Refah Partisine vermedi. Daha sonra kurulan DYP-ANAP hükümeti 3 ay sürdü.

54. Hükümet'te başbakanlık yaptı

Hükümet kurma görevini Cumhurbaşkanı Demirel'den alan Erbakan, Tansu Çiller'in genel başkanlığındaki Doğru Yol Partisi ile 54. Hükümeti kurarak 28 Haziran 1996'da başbakanlık koltuğuna oturdu.

Başbakan Erbakan, dış politikada G-7'lere karşı gelişmekte olan Müslüman ülkeleri bir araya getirmek için D-8'leri kurdu.

28 Şubat ve "postmodern darbe" süreci

Necmettin Erbakan'ın Başbakan, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in ise Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldığı hükümet, "rejimi tehdit ettiği" iddiasıyla tartışmaların odağı oldu.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan'ın, 24 Ocak 1997'de Kayseri'ye yaptığı gezi sırasında, tek tip elbise giyip bere takan il örgütü görevlileriyle ilgili partiye uyarıda bulundu.

Günlerce kamuoyunda oluşturulan propagandalar sonrası, 28 Şubat 1997'de "postmodern darbe" olarak anılacak müdahale gerçekleşti.

Başbakan Erbakan'ın o gece ulusa seslenmek için hazırlık yaptırdığı, Milli Güvenlik Kurulu toplantısından geç saatte "gergin ve üzgün" geldiği için bu yayının iptal edildiği sonradan ortaya çıktı.

Başbakanlıktan istifa etti

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş tarafından 27 Mayıs 1997'de Anayasa Mahkemesine iktidar partisi Refah Partisinin temelli kapatılması istemiyle dava açıldı.

Koalisyon ortağı Doğru Yol Partisinin protokol gereği başbakanlık koltuğunu alması için Necmettin Erbakan, 30 Haziran 1997'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e istifasını sundu.

Demirel, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller yerine 55. Hükümet'i kurma görevini Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.

Anayasa Mahkemesinde görülen Refah Partisinin kapatılması davası 16 Ocak 1998'de sonuçlandı. Refah Partisinin kapatılmasına ve aralarında Necmettin Erbakan'ın da bulunduğu 6 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesine karar verildi.

Erbakan, partisinin kapatılması kararının ardından yaptığı konuşmada, "Bu alınmış karar, tarihin akışı içerisinde basit bir noktadır. Böyle bir kararın yürürlüğe girmesiyle Türkiye'de halkımızın muazzam bir bölümünün partisi olan Refah Partisi ve onun davası, bu kararlardan zerre kadar etkilenmez. Bu kararlardan bir tek sonuç çıkar, o da refah inancının tek başına iktidarı. Bu olayın arkasından Refah Partisi davasının, camiasının çok daha büyüyüp gelişeceği kesinlikle açıktır." ifadesini kullandı.

Refah Partisi kapanmadan Fazilet Partisi kuruldu

Refah Partisinin kapatılması sürecini beklemeyen partililer, 17 Aralık 1997'de Milli Görüş hareketinin dördüncü partisi olan Fazilet Partisini kurdu. Partinin genel başkanlık görevini de Recai Kutan üstlendi. Fazilet Partisinin 14 Mayıs 2000'deki kongresi, gelenekçi ve yenilikçi kanat şeklinde isimlendirilen parti içi grupların yarışmasına sahne oldu. Abdullah Gül yenilikçi kanadın, Recai Kutan ise gelenekçi kanadın oylarını aldı.

Bu arada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Fazilet Partisinin de kapatılması için dava açtı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının ardından Vural Savaş'ın yerine atanan Sabih Kanadoğlu'nun hazırladığı delillerle Fazilet Partisi 22 Haziran 2001'de kapatıldı.

Erbakan, Refah ve Fazilet partilerinin kapatılması üzerine, "Atımızı alan yolumuzu da almadı ya." ifadesini kullanmıştı. Bir ay sonra partililer, Milli Görüş'ün beşinci partisi olan Saadet Partisini kurdu.

Milli Görüş'ten ayrılan isimlerin kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002'deki erken seçimde tek başına iktidar oldu. Saadet Partisi ise seçim barajını geçemeyerek TBMM dışında kaldı.

Erbakan, 5 yıllık siyaset yasağının kaldırılmasının ardından Mayıs 2003'te Saadet Partisi Genel Başkanı oldu.

Kayıp trilyon davası

Kamuoyunda "kayıp trilyon davası" olarak bilinen Refah Partisinin mali hesaplarına ilişkin davada kendisine verilen hapis cezasından dolayı Erbakan, 30 Ocak 2004'te Saadet Partisi Genel Başkanlığı ve üyeliğinden ayrılmak zorunda kaldı.

Erbakan'ın, sağlık sorunları sebebiyle başvurusundan dolayı cezanın infazı ertelendi.

Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Erbakan'ın 2 yıl 4 aylık hapis cezasını, yeniden yargılama sonunda değiştirmedi ancak cezasını konutunda çekmesine karar verdi. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan'ın "sürekli hastalık" nedeniyle aldığı ev hapsi cezası 19 Ağustos 2008'de kaldırıldı.

Saadet Partisi Olağanüstü Büyük Kongresi'nde 17 Ekim 2010'de yeniden genel başkan olan Erbakan, 28 Şubat postmodern darbenin 14. yılı arifesinde solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle 27 Şubat 2011'de hayatını kaybetti.

Erbakan, 1 Mart 2011'de, vasiyeti üzerine devlet merasimi yerine İstanbul Fatih Camisi'nde düzenlenen cenaze töreninin ardından son yolculuğuna uğurlandı.

Kaynak:AA