Türk edebiyatı ve İslam coğrafyasının ilk kadın romancısı: Fatma Aliye Topuz
Yaşadığı dönemde kadın hakları için savaşan ve eserlerinde bunu işleyerek bugüne ışık tutan yazar Fatma Aliye Topuz'un vefatının ardından 86 yıl geçti.
"Udi", "Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı", "Muhadarat", "Enin" ve "Muhazarat" adlı kitapların da aralarında olduğu çok sayıda esere imza atan ilk Türk kadın roman yazarı Topuz, son devir Osmanlı devlet adamlarından hukukçu ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa ile Rabia Adviye Hanım'ın en büyük kızı olarak, 22 Ekim 1862'de İstanbul'da dünyaya geldi.
Türk edebiyatının ve İslam coğrafyasının ilk kadın romancısı olarak tanınan Fatma Aliye Hanım, küçük yaşlarda başladığı okuma ve yazmayı çok kısa sürede öğrendi.
İlk kadın felsefeci olarak da biliniyor
Topuz, kendisine ilk başlarda özel bir eğitim verilmese de ağabeyi Ali Sedat Bey için dil bilgisi, kozmografya, astronomi öğretmesi adına tutulan Mustafa Efendi'nin derslerini dinleyerek, kendini geliştirdi. Babasının resmi görevleri dolayısıyla Halep, Yanya, Şam ve Beyrut vilayetlerinde bulunan yazar, Fransızca ve Arapçayı iyi derecede öğrendi.
İlk kadın felsefeci olarak da bilinen yazar, sonraları "üstat" dediği, Ahmed Midhat Efendi'nin eserlerinin etkisinde kaldı.
Yazar Topuz, kardeşi Emine Seniye ile yazı hayatına atılarak, İstanbul'da 1895-1906 yılları arasında yayımlanan kadın dergisi "Hanımlara Mahsus"ta ve dönem dergilerinde "Bir Hanım" imzasıyla yazılarını kaleme aldı.
Fransızcadan çevirileri ve tarih alanında araştırmaları bulunan Topuz, 1866'da babasının tayini sebebiyle gittikleri Halep'te yaşamına tanık olduğu udi bir kadının hikayesini "Udi" romanında ele aldı. Eser 1899'da yayımlandı.
Matematik, tarih, felsefe ve edebiyat alanında da farklı hocalardan eğitim alan Fatma Aliye Hanım, abisi için konaklarında hazırlanan laboratuvarda da kimya deneyleri yaptı.
Fatma Aliye Topuz'un babası Ahmed Cevdet Paşa, 1878'de Suriye Valiliğine atanınca, aileyle çocukların öğretmeni İlyas Matar Efendi Şam'a gitti. Fatma Aliye Hanım, Osmanlı haremini görmek isteyen ve bunun için evlerini ziyaret eden gezgin eşlerine refakat ederek, çevirmenlik yaptı.
"Meram" adlı çevirisiyle geniş kitlelerin ilgisini çekti
Türk edebiyatında bir romanı Türkçeye çevirip yayımlayan, hakkında monografi yazılan ilk kadın yazar da olan Topuz, 17 yaşındayken 1877-1878 Osmanlı Rus harbindeki Plevne Savunması ile ünlü Gazi Osman Paşa'nın yeğeni Kolağası Faik Bey ile 1878'de evlendi ve Hatice, Ayşe, İsmet, Nimet adında dört kızı oldu.
Yazar Topuz, evliliğinin ilk 10 yılında eşinden gizli olarak kitap okuduktan sonra eşinin bu konudaki tutumunun değişmesinin ardından tercümeler yapmaya başladı. Topuz, bir taraftan çocuklarını yetiştirirken diğer taraftan yazı hayatına yoğun şekilde devam etti.
İlk olarak "Bir Kadın" takma adıyla George Ohnet'in "Volonte" romanını, "Meram" adıyla Fransızcadan Türkçeye çeviren Topuz, Servet'te ve Tercüman-ı Hakikat gazetesinde bu tercüme hakkında bazı yazıların çıkması sebebiyle edebi çevreler ile okuyucuların büyük ilgisini çekti.
Çevirisiyle babasının da dikkatini çeken yazar, babasından da eğitim alarak, edebiyat müzakereleri yapmaya başladı. Daha sonra Ahmed Midhat Efendi, Tercüman-ı Hakikat gazetesinde Topuz'dan övgüyle bahsederek, kendisini manevi kızı kabul etti. Topuz hakkında, "Bir Muharrire-i Osmaniyye'nin Neş'eti" adlı eseri de kaleme alan Ahmed Midhat, Osmanlı toplumunda bir kadın yazarın hayatını anlatan ilk monografiyi kaleme aldı.
Ahmed Midhat Efendi ile 1891'de "Hayal ve Hakikat" adlı romanı yazdı
Fatma Aliye Topuz, Tercüman-ı Hakikat gazetesinde, "Meram" ismiyle yazılar yazdı. "Sürat: Eiler'in Prensese Yirmi Birinci Mektubu" başlıklı yazısında Fatma Aliye imzasını kullanarak, 8 Ekim 1890'da yayın dünyasında ilk kez gerçek kimliğiyle yer aldı.
Tercüme çalışmaları yanında telif eserlere de imza atan Fatma Aliye Hanım, mektuplaştığı Ahmed Midhat Efendi ile 1891'de "Hayal ve Hakikat" adlı romanı kaleme aldı. Ardından Avrupalı kadınlara, Müslüman Osmanlı aile hayatına dair doğru bilgiler vermek amacıyla, bizzat görüştüğü kişilerle yaptığı konuşmaların hatıralarına dayanan "Nisvan-ı İslam" adlı eseri okurla buluşturdu.
Başarılı yazar, 1892'de "Muhadarat" adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Eserlerinde kadın gözüyle evlilik, eşler arasındaki uyum, aşk ve sevgi kavramı, birbirini tanıyarak evlenmenin önemi gibi konuları işleyen Topuz'un diğer romanları "Ref'et", "Enin" ve "Levayih-i Hayat" adlarını taşıdı.
Romanlarında bireyleşme çabasında olan, çalışan, para kazanan, erkeğe ihtiyaç duymayan kadın kahramanları ele alan Topuz, kadın sorunlarıyla ilgili de makaleler yazdı.
Yardım kampanyaları başattı ve kadın haklarını savundu
Mahasin, Ümmet ve İnkılab adlı gazete ve dergilerde de yazan Topuz, İslamiyet'in aydınlık döneminde olduğu gibi kadınların hak ettiği konuma gelmesini, kadın erkek ayrımı yapılmadan bilimden herkesin yararlanmasını, İslamiyet'te kadının eğitimini engelleyici bir buyruk bulunmadığını savunan yazılar yazdı.
Yazar Topuz, aynı zamanda kadınlara özel konferanslar da verdi. Konferanslarda, eğitimin okullarda düzenli bir biçimde yapılmasının gerekliliğine değinen usta edebiyatçı, kadın-erkek eşitliğini ve kadınların eğitilerek çalışma yaşamına katılıp üretken olmaları hakkında konuşmalar yaptı.
Dönemin çeşitli sosyal faaliyetleri içinde yer alan Fatma Aliye, 1897 Türk-Yunan Savaşı'ndaki şehit ve gazilerin ailelerine yardım amacıyla Cem'iyyet-i İmdadiyye derneğini kurarak, bir yardım kampanyası başlattığı için 2. Abdülhamid tarafından bir beratla takdir edildi.
Topuz, Hilaliahmer Cemiyeti'nin ilk kadın mensubu olarak Trablusgarp ve Balkan Savaşı şehitlerinin aileleriyle savaş malullerine yardım toplanması çalışmalarında gösterdiği başarı dolayısıyla da bir madalyayla ödüllendirildi.
Düz yazının yanı sıra şiirler de kaleme alan Topuz, sevgi, vatan uğruna fedakarlık, vatan sevgisi, terbiye ve Allah sevgisi gibi temaları şiirlerinde işledi. Eserleri ve yazıları, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da ilgi uyandıran yazarın birçok eseri yabancı dile çevrildi.
Tiyatro ve sinema oyuncusu Suna Selen'in anneannesi olan Topuz, sağlığının bozulması sebebiyle 1924'ten itibaren yazmayı bıraktı, hayatının son günlerine kadar sanat ve edebiyat çalışmalarını takip etti. 13 Temmuz 1936'da İstanbul'da vefat eden yazar, Feriköy Mezarlığı'na defnedildi.
Romanları ve diğer çalışmaları ile Avrupa ve Amerika basınında kendisinden söz ettiren Fatma Aliye'nin bazı eserleri Fransızca ve Arapçaya çevrildi. Yazarın biyografisi ve eserleri, 1893'te Chicago'daki Dünya Kadın Kütüphanesi Sergisi ve Kataloğunda yer aldı.
Vefatının ardından Fatma Aliye Hanım'ın adı, Beyoğlu'nda ve Çankaya'da birer sokağa verildi. Ayrıca 2009'da dolaşıma çıkan 50 Türk lirası banknotların arka yüzüne resmi işlendi.
Kaynak: