Sınav kaygısıyla baş etmenin püf noktaları
Özel Denizli Tekden Hastanesi psikologlarından Makbule Tutak Altuntop, kalbin hızla atması, terleme, kızarma ve mide şikayetleri gibi belirtilerle ortaya çıkan sınav kaygısıyla baş etmenin püf noktalarını anlattı.
Özel Denizli Tekden Hastanesi psikologlarından Makbule Tutak Altuntop, kalbin hızla atması, terleme, kızarma ve mide şikayetleri gibi belirtilerle ortaya çıkan sınav kaygısıyla baş etmenin püf noktalarını anlattı.
Özel Denizli Tekden Hastanesi psikologları, 18-19 Haziran'da yapılacak olan üniversite sınavı için hem öğrencilerin hem de ailelerin sınav kaygısını azaltma konusunda uyarılarda bulundu. Hafta sonu yapılacak olan üniversitelere giriş sınavı öncesi öğrencilere sınav kaygısıyla baş edebilmek için çeşitli önerilerde bulunan Psikolog Altuntop, öğrencilere kaygıyla ilgili belirtilerin ortaya çıkması halinde uzmandan yardım almalarını tavsiye etti.
Özellikle üniversite sınavı yaklaşırken sıklıkla gündeme gelen öğrencilerdeki kaygı sorununu hem öğrencinin hem de ailenin stresini arttırdığına dikkat çeken Özel Denizli Tekden Hastanesi psikologlarından Makbule Tutak Altuntop, "Bu hafta sonu yapılacak üniversite sınavı için birçok öğrencinin stresli olduğu gözlenmektedir. Başarılı olma duygusu, sınav sürecinde, öncesinde, sınav anında yaşanılan kaygıya bağlıdır. Kaygı, sınavdan önce fiziksel, psikolojik belirtilerle ortaya çıkan bireyde işlevsellik oluşturan bir duygudur. Yaşanılan yoğun kaygı öğrencinin ileriki yaşamında da olumsuz duyguları geliştirebilir. Sinir sisteminin uyarılması, kaygının fiziksel yönünü oluşturmada önemli rol oynar. Terleme, kalbin hızla atması, kızarma, mide problemleri, gerginlik vb. ile kaygı sırasında karşılaşılabilecek durumlardır. Birey bedenindeki semptomlarla hareket etmeye onları dinlemeye devam ettikçe kaygı seviyesi de artar. Hatalı düşünce kalıplarının gelişmesiyle vücudun verdiği fiziksel tepkiler kaygıyı arttırır. Kaygı arttıkça düşük performans gösterimleri oluşur ve akademik başarı da olumsuz yönde etkilenir. Kaygısı yüksek olan öğrenci, sınavı tehdit edici, tehlikeli ve korkutucu bulur. Kendisine yönelik olumsuz düşünceler geliştirir. Kaygının ilerlemesinde öğrencinin sınava yeterince hazırlanamaması ve hatalı düşünce kalıplarının eşlik etmesi rol oynar. Çalışmalarda genellikle, bireyin başarısız olma korkusunun sebebinin çevresi tarafından olumsuz değerlendirileceği, kıyaslanacağı, ailenin beklentisini karşılayamama gibi faktörlerin etkisi olduğu görülmektedir. Ülkemizde ailenin baskıcı tutumu beklentinin yüksek olması, kaygı seviyesini arttırmaktadır. Baskı yerine destekleyici yaklaşımın bireyin kaygısı üzerinde olumlu olduğu görülmektedir" şeklinde konuştu.
Yapılan araştırmalarda, kızların erkeklere göre daha yüksek oranda kaygılarının olduğunun gözlemlendiğini belirten psikolog Altuntop, "Kızların, çevrenin verdiği olumsuz uyaranlardan daha çok etkilendiği, duygularını kontrol etmede daha fazla zorlandığı görülmektedir. Psikolojik sağlamlığı düşük olanların da yoğun kaygı yaşadıkları, kişilik yapısında aceleci, atılgan, başarı odaklı, kontrolü elinde tutmaya çalışan, mükemmeliyetçi, hoşgörüsü düşük, acımasız yapılı bireylerde bu özelliklerinin stres oluşturucu olduğu görülmüştür. Özellikle başkaları tarafından olumsuz değerlendirilme endişesi yaşayan bireylerin başarısız olma korkuları kaygı üzerinde etkindir. Anne babanın kişilik özellikleri, eğitim seviyeleri, meslekleri, mükemmeliyetçi tutumları, bireyin ders çalışma becerisinde etmendir. Kendilerine güvenen ve inanan öğrenciler kaygılarını kontrol etmekte daha başarılıdır. Geleceğe yönelik hedeflerinde daha ümitlidir" ifadelerini kullandı.
"Geçen zamana değil, sorulara odaklanın"
Sınavın kişiliği ya da zekayı ölçmediğini öğrencinin sınava ne kadar hazırlandığını ölçtüğünden bahseden psikolog Altuntop, şu tavsiyelerde bulundu:
"Aile başarı konusunda baskıcı bir tutumla yaklaşmamalı, anlayışlı ve hoşgörülü olmaya gayret etmeli, Anne-baba tutumundan kaynaklı olmayan kaygılar için destek alınmalıdır. Aile ve çevresiyle kıyaslama, aşağılama, küçük düşürücü ifadelerde bulunmaktan kaçınılmalıdır. Gelecekte daha iyi yerlerde olmalarının sınavlardaki başarısıyla ilgili olduğu inancı yerine alternatif yeni alanlar, okullar hakkında bilgilendirilmelidir. Fiziksel tepkilerin olduğu yerlerde psikiyatri-psikolog desteği alınmalı, bedensel, kültürel, sosyal aktivitelerde bulunulmalıdır. Sınav günü kaygı ve stresi en aza indirmek için, sizden daha stresli aile üyeleri varsa eğer onlarla birlikte sınav yerine gitmemelisiniz. Konular ve sorular üzerine tartışmamalısınız. Sınav yerine erken gitmeli, sınav anında kaygı hissettiğinizde, dikkatiniz dağıldığı zamanlarda burnumuzdan nefes alıp tutup ağzımızdan yavaşça verme şeklinde doğru nefes almalısınız. Zorlandığınız soruda inatlaşmak yerine iyi olduğunuz sorulara odaklanmalısınız. Başkalarının kağıdına göz gezdirmek, kaçıncı sırada olduklarına bakmak yerine, kendi kağıdınıza odaklanmalısınız. Geçen zamana değil, sorulara odaklanın ve süre bitmeden çıkmayın. Unutmayın sınav sizin ne kadar hazırlandığınızı, ne kadar bildiğinizi ölçüyor, kişiliğinizi ve zekanızı değil. Yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalışın. Denizli Tekden Hastanesi olarak tüm sınava girecek öğrencilere başarılar dilerim"