Yüce Rabbimiz, zulmün her türlüsünü haram kılmıştır. Bununla ilgili birçok ayet ve hadis vardır:
"Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur. Onları, yaklaşan müthiş güne karşı uyar! " ayeti, zalimlerin dehşetli sonlarını bize bildirmektedir.
Zulmün yüzlerce çeşiti var demiştik. Zulmün olduğu yerde bir de zalim ve mazlumun varlığı söz konusudur elbet.
Günümüzde insanlığa dair kirli emelleri olan eller aracılığıyla savaşlar yapılıyor ve mazlumlar zulüm görüyor. Dünya, hiç olmadığı kadar yurdundan edilmiş mültecilere ev sahipliği yaptığı bir dönemi yaşıyor. Dünya üzerindeki savaşların ve çatışmaların çok büyük bir kısmı ise Müslümanların yoğun olarak yaşadığı ülkelerde gerçekleşiyor.
Peki dünya üzerinde milyonlarca Müslüman varken, zalimler bu fırsatı nasıl buluyor sorusunun cevabı hepimizce malum olsa gerek; zalime sessiz kalmak!
Zulme rıza da zulümdür. Bir zalimin zulmüne engel olmak için çalışmamak, susmak, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek, onun zulmüne fırsat vermek ve ortak olmak demektir. Zaten zalimlerin çarkı, zulmünü hoş görenler ve tepkisiz kalanlar sayesindedir dönüyor. Zalim tek başına kalsa bu kadar cüretkâr olamaz elbet.
Bu yüzden zulme sessiz kalmanın vebali vardır ve zulme ortaklık etmek demektir.
Zulmün bahis olduğu yerde, ülkesindeki zulümden kaçıp ülkemize sığınan mültecilere olan yaklaşımlara da bir dokunmak gerekir. Zulmün yalnızca el ile yapılan olmadığını, zalime dur dememenin de zulüm olduğunu biliyoruz. Bunların yanında son yıllarda sığınmacılara olan olumsuz yaklaşımın giderek şiddetlenmesi, mültecilere alenen yapılan sözlü saldırıların artması da zulmün başka bir boyutudur ve haramdır. Çünkü zulmün her çeşidini İslamiyet yasaklamıştır.
Peygamber Efendimiz (sav):
"Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez." buyurmaktadır.
"İnsanlar zalimi görürler de duyarsız kalır onun zulmüne mâni olmazlarsa, hiç şüphe yok ki Allah’ın azabı herkesi kuşatır."
buyurarak üzerimizde mesuliyet olduğunu bize bildirmişti.
Öyleyse mazlumun yanında olmak, onlara yardım etmek bir lütuf değil görevdir.
Hz. Ali efendimizin şu tavsiyesine kulak verelim: "Haksızlığa karşı susarsanız, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz."