Adeta beşik gibi sallanıyoruz… Büyük depremlerin ardından 4 ila 5 şiddetinde sarsıntılarla batıdan doğuya bir çok ilimizde depremler devam ediyor. Rabbim yardımcımız olsun.
Televizyon kanallarında deprem uzmanları İstanbul depremi nasıl olur, nerede olur, ne kadar bina yıkılır gibi sorulara cevap bulmaya çalışıyorlar. Ateş düştüğü yeri yakar misali ateşin düştüğü yerler de yanmaya devam ediyor… Yıkılan binaların enkazları kaldırılmaya devam ediyor. Evsiz kalan depremzedeler çadırlarda, konteynırlarda barınmaya çalışıyorlar. Farklı kentlere göç etmek zorunda kalanlarda yeni şehirlerde yaşadıkların şokun etkisinden çıkmaya çalışıyorlar.
Deprem bölgesinde depremden bugüne kadar on binden fazla artçı deprem gerçekleşmiş olması da bölgede tedirginliğin devamına sebep oluyor.
Hepimizin en çok merak ettiği şeylerin başında bu sarsıntıların ne zaman biteceği geliyor?
Türkiye’nin yüzüncü yılı çok büyük bir felaketle başladı. Birlik ve beraberlikle bu büyük zorluğun üstesinden de geleceğiz. Ve inanıyorum ki bu sancılı günler büyük Türkiye’nin yeniden doğumunun başlangıcı olacak.
Depremden etkilenen tüm illerimiz yeniden inşa edilecek. Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay yeniden yenilenen halleriyle Türkiye’nin büyük ve önemli şehirleri olmaya devam edecekler.
Hatay tarihiyle, etnik yapısıyla, stratejik durumuyla büyük Türkiye’nin geleceğe açılan kapısı olacak…
Haritalardaki çizgilerle belirlenmiş olan sınırlar tarihimizin, kardeşliğimizin, dostluğumuzun en önemlisi de ilahi vaadin hududu olamazlar.
Yahudiler ve Hristiyanlar kendi inançları gereği güneydoğu bölgemizle yakından ilgileniyorlar… Kimi armagedon’la başlayacak olan yeni dünyasının hayalinde kimi kendilerine vadedildiğini düşündüğü toprakların ya biz?
Binlerce yıllık tarihimizi inkar edip hala bize ne Suriye’den, bize ne Irak’tan mı diyeceğiz?
Deprem binalarımızı yıktı, canlarımızı aldı yeni binalar inşa ederken zihinlerimizi de yeniden inşa edelim. Tarihimizi, tarihimizin bize yüklediği ulvi sorumluluğu dimağlara işleyelim.
Yıkılan her yapı yeniden inşa edilebilir lakin körelmiş zihinler, vazgeçmiş , inanmayan, geçmişini bilmeden gelecek olmaya çalışan bireylerle medeniyet inşa edilemez…
Bizler büyük bir medeniyetin bakiyesiyiz bunun bilincinde olup geleceğimiz olan çocuklarımıza bu bilinci aşılamamız elzemdir.
Zor günler geçiriyoruz, belki daha da zor günler göreceğiz lakin inanıyorum ki medeniyetin başladığı bu topraklardan yeniden dünyaya medeniyeti bizler yayacağız…