Zor bir zamandan geçiyoruz

Osman Uzunkaya

             Maske ve mesafenin olmadığı eski normal yaşantımızdan arda kalan izler, belleğimizin bir köşesinde öylece duruyor. O günleri hatırladıkça; “Ne güzel günlerdi.” Diye sızlanmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor maalesef. Oysa dünde kalan şeyler sadece anılar yumağına sarılmış yaşam kırıntılarından ibaret bir yanılsama. Ama bugün öyle mi? Bugün, Hz. Mevlâna’nın; “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.” sözüne kulak kabartıp, bu söze farklı eylemler ve anlamlar yükleme zamanıdır. Başka bir ifadeyle; dünü yaşama ve dünle avunma yerine, bugünkü yaşantımızı şartların gerektirdiği biçimde idame ettirme gereği vardır. Bu gerçeklik hepimizi zor bir sınavın içine sokmuş olsa da, sınavı başarıyla vermek kendi elimizdedir. Sahip olduğumuz en güçlü iki silahtan biri tedbir, bir diğeri ise sevgi, iman ve sabır silahıdır. Adına; ”korona virüs” dediğimiz, “karabasan” gibi üzerimize çullanan bu lanet hastalığı bu silahları en etkili bir biçimde kullanarak yenmemiz mümkündür.

            Bir yılı aşkın süredir virüs belasıyla yüz yüze yaşamaktayız. Ülkemizde ilk defa geçen yılın mart ayında görülen virüs belası, zamanla bütün Dünya’da tahmin edilemez boyutlara ulaştı. Devletimiz bu kriz sürecini başta A.B.D olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinden çok daha iyi yönetti. Bir biri ardına alınan tedbirlerle sonuca ulaşmaya ramak kalmışken, bu kez mutanda uğrayan virüs çeşidi kapımızı çaldı. Bu durum ne yazık ki vaka ve ölüm sayılarını yeniden artırdı.

             Bu süreci; hastasını sağlığına kavuşturmak için zaman mefhumu gözetmeden çalışan, hizmet aşkı ve ideali uğruna kocaman yüreğini ortaya koyarak canını feda etmekten çekinmeyen sağlık çalışanlarımız sayesinde, en az bir can kaybıyla atlatılacağımız anlaşılıyor. Virüs ile savaşın en ön cephesinde çarpışan ve aralarında doktor ve hemşirelerimizin bulunduğu onlarca sağlık çalışanı, bu mücadele esnasında ne yazık ki bizlere veda ederek aramızdan ayrıldı. Verdikleri destansı mücadele onları her fırsatta hatırlamamıza, hayır ve saygıyla anmamıza vesile olacaktır kuşkusuz.

            Her gün, görsel ve yazılı medya organları ile sosyal paylaşım platformlarında onlarca vefat haberiyle karşılaşır olduk.  Bunun yanı sıra, eş-dost ve yakın çevremizde şahit olduğumuz vefat olayları içimizi yakıyor, yüreğimizi sızlatıyor. Aramızda; birinci derece yakınını, eşini ve akrabasını, dost ve arkadaşını kaybedenlerin sayısı azımsanamayacak kadar fazla.Bu hastalık nedeniyle aile bireylerinin çoğunu, hatta tamamını kaybedenlere rastlamakta mümkün maalesef.

            Elimizde olmadan gelişen bazı şartlar; kimimizin korona virüs sebebiyle kaybettiği kendi anne-babasını, eşini, evladını ve yakınını defnetmesine dahi izin vermeye biliyor. Böyle katmerli bir acıyı yaşayan kimse için, yakınını kaybetmek ayrı bir hüzün, onun cenazesine katılamayıp son görevini yapamamak başka bir hüzün. Dayanılması güç olan bu tür trajik durumlarla karşılaşmamak adına, tedbirlere sıkıca sarılmak ve kurallara uygun hareket etmek tek kurtuluş reçetemiz olsa gerek. Tedbirlere ve kurallara uyarak bu virüsü yenecek, kısa zamanda eski normal günlerimize döneceğiz Allah’ın izniyle.

            Alacağımız tedbir sadece kendi hayatımızı değil, sevdiklerimizin hayatını da kurtaracaktır.