Dün itibari ile İsrail parlamentosunda, Filistin Devletinin işgal altındaki topraklarını “Yahudilere özel” olarak yeniden tanımlayan “Yahudi milletinin devleti” yasası kabul edildi.
Kabul edilen yasa ile İsrail Kudüs’ün tamamını “birleşik ve bütün” olarak İsrailin başkenti olarak tanımladı. Yani Filistin Devletini yok sayarak resmen işgali tamamlamış oldu.
Aynı Yasa ile Arapça, ülkenin iki resmi dilinden biri olmaktan çıkarıldı ve yeni Yahudi yerleşim yerlerinin inşasına devam edilmesi “ulusal bir çıkar” olarak tanımlandı.
Bu olayı İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, “tarihi bir an” olarak değerlendirerek, Yahudilerin uluslarının kaderini tayin ederek tarihi anayurtlarını resmen elde ettiklerini ifade etti.
Dünyaya demokrasi dersi veren ABD ve AB’nin bu kararı nasıl karşılayacağını az çok hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Yasa aynı zamanda tüm Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı olduğunu vurgulayarak bunu teşvik edecek diğer yasalarında ardından geleceğinin habercisi niteliğinde.
İsrail'in Yahudi ırkçılığını kanunlaştırma süreci olan bu yasa tasarısı aynı zamanda kafalarında her daim var olan Arz-ı Mev’ud yani “VaadEdilmiş Topraklar” projesinin en önemli parçası niteliğindedir.
Hepimizce malum olan bu plana göre; Nil’den Fırat’a kadar olan bölge Yahudiler tarafından, vaat edilmiş topraklar olarak nitelendiriliyor ve kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlar.
Hata Yahudilerin hayatta kalmasının ve varlıklarını devam ettirmesinin yegâne sebebinin bu olduğu Yahudilerin “İman Esası” olarak kabul edilir.
Yahudiler İman Esaslarının gereğini yerine getirirken biz ne âlemdeyiz ona bakmamız lazım.
Bu olay gelecekte bizim kendi topraklarımızın da bu hain planın içerisinde olması nedeni ile tehlikede olduğunun habercisi niteliğindedir.
15 Temmuz, Irak İşgali ve Suriye iç Savaşı ile Ortadoğu’daki akıtılan kanların hepsinin nedeni bu büyük plan iken bizim hala bunu tam olarak kavrayamamış olmamız çok kötü bir durum.
Bizim ülke içerisinde birlik ve beraberliğimizi artırmak zorunda olduğumuzun en önemli göstergelerinden biridir bu olay.
Siyasi parti tercihlerinin ikinci plana itilmesi gerektiğinin ve “Cumhur İttifakının” neden önemli olduğunun bir daha teyit edilmesidir.
Yeni Başkanlık sistemimizin ülkemizdeki aklı başında muhalefet partileri tarafından desteklenmesinin daha iyi anlaşılmasının bir göstergesidir bu.
Henüz zaman varken tüm aklı başında olan Siyasi Partilerin ve onlara gönül vermiş vatandaşlarımızın bu süreci iyi kavramaları gerekir.
Birlikte olmanın güçlü olmanın zamanıdır. Tüm Dünyada her ülke kendi çıkarları doğrultusunda hareket
“Bir musibet bin nasihatten iyidir" demiş atalarımız.
Bu İsrail’in kabul ettiği yasa olabilecek en büyük “Musibetlerdendir.”
Onun için öncelikle tüm İslam Âlemine sonrada tüm dünya ya bu ırkçı yasa tasarısına karşı duracağımızı ve Filistin halkının, topraklarında haksahibi ve hakiki mülk sahibi olarak kalmalarına devam etmeleri için ne gerekirse yapacağımızı deklere etmemiz gerekir.
Bugün bu yasaya ses çıkarmamak demek yarın ülkemizin işgaline vesile olmak demektir.