Etrafımızda olup bitenlere bakınca yuvarlanıp gidecek kadar bile takatimiz kalmayacak sanki. Ağzına mikrofon uzatılmış çarşı esnafı gibi “yuvarlanıp gidiyoruz” demek artık cevap olmaktan çıktı belki de.
Hal hatır sorana cevap sadedinde olsun diye verdiğimiz bu cevabın, yüzeysel ve geçiştirici bir tarafı olduğu muhakkak. Neden böyle bir yolu tercih ediyoruz? Yani neden, böyle basit bir cümleyle cevap verip geçiyoruz? Soruyu sorana önem vermemiş olmak, sorunun sıradanlığı, ağız alışkanlığı… Hangi sebeple olursa aslında “yuvarlanıp gitmek” bir teslimiyet hissi de barındırıyor içinde. Yenilmiş ve yenilgiyi kabullenmiş bir zihnin yansıması gibi…
Yuvarlanıp gitmek, aynı zamanda durmamayı da barındırıyor içinde. İmkânların kısıtlı ve zorlu olduğu bir durumda hareket etmek gerekiyor ama koşamıyoruz da bari yaşamaya devam edelim hevesiyle, düşe kalka da olsa yaşamaya devam etmek niyetini de taşıyor olmalı bu sözün sahibi.
Hal hatır sorusu olsa da vermiş olduğumuz bu cevap ne yaşananı ne yaşanılacak olanı bihakkın karşılıyor değil… Eğer bu cevabı mütevazılık olsun diye veriyor, böbürlenmeye vesile olmasın için kullanıyorsak bu defa da karşımızdakini acındırmak ve kandırmak ihtimali doğabilecektir.
Yuvarlanıp gitmek deyiminin kökünü, evvelini, dil yönünden tahlilini yapıyor değiliz. Lakin deyimlerin bile başkalaştığı ve mecrasından çıkarıldığı ve hızla tüketildiği bir zaman yaşadığımızdan sebep, yuvarlanarak gitmeye artık niyetimiz de çabamız da olmamalı.
Yaşadığımız dünyanın bizi bize bırakmayan bir yüzü var. Yuvarlanıp gitmemize bile izin vermiyor. Kaldı ki bizi yutup sıradanlaştırmaya ahdetmiş bu çağın karşısında yuvarlanıp gitmek en zayıf tepki olacaktır. Bilakis modern adını kendine layık gören bu çağ, yuvarlanıp gitmeyi kendine yakıştıran ve bunu makul gören insanların varlığından daha memnun. Önüne kattığı insanların yuvarlanmaktan mutlu ve razı olduğunu görmek teknolojinin, güdük medeniyetin pek hoşuna gider nitekim.
Yuvarlanıp gittiğini söyleyen kişinin niyetine bakmaksızın son çağın hedefi, insanoğlunun olan bitene, ne tam teslim olup dumura uğraması ne başını kaldırıp soru sorması… Her türlü alım satım ve pazarlama üzerinden harcama ve harcatmaya teşne olan piyasa zihniyeti, insanın tam da yuvarlanıp gidiyor kıvamında olmasından yana.
Yuvarlanıp gitme kıvamı, insanın isteklerine ihtiyaç duyması ve ihtiyaç duyduğunun da fakiri olmasına zemin hazırlıyor. Bu zemin, dişlilerin gıcırdamadan dönmesine yardımcı olan yuvarlanma kıvamındaki insanlara ihtiyaç duyuyor. Bu durumun devamından yana olanlar işin fena boyutunu görmek yerine kabul etmeyi, razı olmayı tercih ediyor. Karşı gelenler kimi zaman tatlı sert, kimi zaman bizatihi sert tedbirlerle çizgiye getiriliyor. Harcamaya daim hazır, yuvarlanıp gidenler, direnebilmenin adını bile anmak istemeyenler haline geliyor.
Çağa yeniden bir şeyler söylemek isteyen ve sözün namusundan haberdar olanlar, hakikatin peşinde koşmak için yuvarlanıp gitmeyi bir kenara bırakmalı…