Önce şunu ifade edeyim, TRT Yusuf Masalı isimli bir dizi yayınladı. 21 Bölüm yayınlandı. Sezon Finali diye değil, Final Bölüm diye 21. Bölüm yayınlandı. Tabi çok kötü bir final ile bitirildi. Ya da doğrusu bitirildi mi bitirilmedi mi bilemiyorum?
Bitmişse üzülürüm, çünkü şu anda televizyonların tamamındaki en nitelikli dizinin bitmesini doğrusu istemem…
Bizim insanımız televizyonu çok izliyor, televizyon izlemek kolay, kitap okumak gibi bir emek sarf etmiyorsunuz, geliyorsunuz, oturuyorsunuz, açıyorsunuz ve izliyorsunuz…
ABD’den sonra dünya üzerindeki en çağdaş insan bizimkidir ve öyle olunca da doğal olarak televizyonu da en çok bizim insanımız izliyor…
Ne yapalım, milletle kavga mı edelim, niye televizyon izliyorsunuz diye bağırıp çağıralım mı? Elbette hayır.
Yapılması gereken insanımıza onları eğitecek, yanlışa değil doğruya yönlendirecek yapımları sunmak.
Bugün bir çok televizyonda yayınlanan dizide Türkiye insanı kaba saba gösteriliyor.
Bu dizilerdeki Türkiye erkekleri ayı, kadınları çıngarcı, hastanede ütünün arkasında cızbız köfte yapan maganda insan tipleri…
Böyle bir millet miyiz? Elbette kabalığımız var, kurallara uyarak araç kullanmayı hala öğrenemedik, sokaklarda çekirdek yenmeyeceğini, eğer yiyorsan da pisliğinin sokağa atılmayacağını öğrenemeyen çok önemli bir kitli var aramızda, biliyorum hala yere tüküren insanlarla birlikte yaşıyoruz ama her halde hastanede ütü ile cızbız köfte yapanda yoktur, değil mi?
Varsayalım var, bizim görevimiz bu yanlış örneği insan tipimiz olarak sunmak mı?
Yoksa insanımızı daha güzeli için yönlendirmek mi?
Köyden şehre çok fazla göç oldu, zaten şehirleşememiş illerimiz vardı ve onlar şimdi oldu koskocaman köy.
Ama yinede medyanın yapması gereken nezaketli, medeni, çelebi insan yetiştirmek için mücadele etmektir…
İşte bu anlamda Yusuf Masalı gerçekten önemli bir örnek.
Bu dizi bitmemeli ve bu tür diziler kesinlikle artmalıdır.
Neyse tabi işin bir de başka bir yönü var, Yusuf ile Züleyha…
Hz Yusuf ne zaman yaşamış diye küçük bir araştırma yaptım, elbette bu konu ile ilgili net bir tarih yok, onu belirteyim, ama anlaşılıyor ki, Peygamber Efendimiz Hz Muhammet Mustafa (S.A.V)’dan yaklaşık 2000 bin yol önce yaşamış.
Hz Yusuf’un babası, Hz Yakup, Hz Yakup’un Babası Hz. İshak, Hz. İshak’ın babası ise Hz İbrahim (A.S.)’dır.
İşte böyle bir nesil gelmiş bu dünyaya. Baba Peygamber, ata Peygamber.
Tabi o nesilden, Hz Musa, Hz, Süleyman, Hz. Davut, Hz. Harun Peygamberler de gelmiş.
Ali İmran Suresinde Rabbizülcelalimizin övdüğü İmran Ailesi işte o ailedir.
Hz. İsa, Hz. Yakup, Hz Zekeriya yine bu soyun peygamberlerindendir.
Ve Rabbimizin Kuran’ı Kerimde övdüğü Hz Meryem annemizde yine bu soydan gelmiştir…
Ben bu neslin hala devam ettiğine inanırım ama nerede, kim acaba bu kutlu ataların evlatları?
İşte bu kutlu soyun önemli bir Peygamberi Hz Yusuf… Ve ona aşık Mısır Kralının Eşi Züleyha…
Elbette birçok şiire konu olmuş, üzerinde kitaplar yazılmış büyük bir aşk bu…
Bu aşka Kuran’ı Kerim de tanıklık eder, Yusuf Suresinde anlatılır Hz Yusuf’a aşık olan Züleyha…
Fakat Hz Yusuf kesinlikle Allah’ın emrinden çıkmaz… Zira Hz Yusuf Allah’a aşık olmayı başarmış bir insandır.
Hz Yusuf zindana atılır, rüya tabirlerindeki yeteneğinden dolayı zindandan kurtulur, önce Mısır’ın maliye bakanı, sonrada hükümdarı olur…
Bizim bildiğimiz bu ama elbette olaylar bunlarla sınırlı değil…
Kenan illerinde kuyuya atılan, kuyudan çıkarılıp köle diye satılan…
Ve Mısır’a sultan olan bir Peygamber Hz. Yusuf…
Ve Peygamber Efendimizin doğumundan 1443 yıl sonra biz bugün hala o kutsal Peygamberin hayatını okuyor ve hala Hz Yusuf’a tutulmuş bir Züleyha’yı, Hz Yakup’un bir peygamber olan oğluna karşı duyduğu muhabbeti, ihaneti, aşkı anlamaya çalışıyoruz.
Ne denir buna?
Bence Elhamdülillah…