Yusuf Kaplan benim şahsen çok değer verdiğim, önemsediğim bir mütefekkirdir.
Bugün Müslümanlar arasında yetişmiş en değerli isimlerdendir. (Dikkat edin Müslümanların yetiştirdiği demiyorum, zira hala Müslümanlar çağın gereklerine uygun insan yetiştirmeyi başaramamaktadırlar).
Sanat, kültür, sinema, gazetecilik konularında dünyaca kabul görmüş makalelerin yazarıdır. Ve bütün bu konularla birlikte birçok İstanbul Aydın’ı gibi hareket etmez, Anadolu’yu bilir, gelir, gezer, konferanslar verir ve buradaki insan kaynakları ile ilgili önemli yazılar kaleme alır.
Her okuyuşumda kendimi biraz daha zenginleşmiş hissederim ve bilirim ki, Yusuf Kaplan gibi mütefekkirlerin soyu tükenmek üzeredir ve eğer Türkiye bu seviyede mütefekkir üretemezse önümüzdeki süreçte belki zengin bile olabilir ama yenilmeye mahkûmdur.
Bunları yazdım ve arkasından Yusuf Kaplan’ın nerede yanıldığını izah etmeye çalışacağım.
Dün ki yazısında Yusuf Kaplan şöyle diyor:
“Meselâ TOKİ, çok yanlış bir proje. Anadolu'nun şehir kültürünü, medeniyet kimliğini ve ruhunu yok ediyor TOKİ. Kimliksiz ve kişiliksiz, ruhsuz ve insansız, dünyada benzeri olmayan nevzuhûr kentler icat ediyor.
TOKİ, derhal durdurulmalı; dünyanın en güzel şehirlerini, şiir-şehirlerini inşa eden medeniyetimizin şehirleri yeniden canlandırılmalı.”
Anadolu’da hangi şehir öyle bilmiyorum, benim bildiğim Anadolu’da son 300 yıldır şehircilik adına hiçbir faaliyetin yapılmadığıdır. Cumhuriyet sonrası insani yaşam alanları oluşturulmaya başlandı, Anadolu Şehirleri tam anlamıyla köydü, toprak, kerpiç evler vardı, cadde kültürü yoktu (Alev Alatlı’nın “Viva La Muerte! Yaşasın Ölüm!” isimli kitabında bu çok güzel bir şekilde izah edilir).
Biz Konyalıyız ve Yusuf Kaplan’ın en iyi şehir diye ifade ettiği Konya’dan diyoruz ki, hayır TOKİ durdurulmamalıdır, TOKİ daha güçlü bir şekilde, hatta garip gurabanın, fakir fukaranın nitelikli ev sahibi olabilmesi için çalışmalı, bina üretmelidir.
Kon TV’de çalışıyordum, 2000’li yıllardı, Eski Garaj denilen mevkiden yürüyerek Kon TV’ye giderdim.
Orada küçük evler görürdüm, hala kanalizasyonları yoktu, evlerin tuvaletleri dışarıdaydı ve o tuvaletlerin pislikleri bir çukura doluyordu. Konya’da hala böyle binlerce ev var. Meram Belediyesi, Karatay Belediyesi, Selçuklu Belediyesi yıllarca böyle bölgelerle mücadele ediyor ama yok işte geçmişte şehircilik, onun için takılıp kalıyor.
Orayı bırakalım, eğer Konya’da toplu konut açılımları olmasaydı inanın, Şeker Murat Mahallesinden Takkeli Dağa kadar olan bölgedeki evlerin halini izah etmeye bu köşe yetmezdi. Bu noktada belediyeler iyi ki toplu konutu devreye sokabildi ve biraz Konya nefes aldı.
Köylere gidin, hala evlerin çoğunun tuvaletleri dışarıdadır, normal bir ev nerede ise köylerde yok, o kadar kötü binalar ki, “şu köy çok güzel bir örnek” diyebileceğimiz, bir köy nerede ise yok. Köyler öyle, kasabalar, çevre ilçeler farklı mı?
Konya’da bugün birçok mahallede park sorunu, yol sorunu, çocuk parkı sorunu var ve hiçbir Avrupa ülkesinde olmayacak kadar evler tıkış tıkış yapılmış ve insanlar buralarda yaşıyorlar.
Türkiye nitelikli insan yetiştirmekte aciz kaldı. Belediyeler bazı mücadeleler yapıyor ama ne yazık ki yetersiz kalıyor, genel insan profilimiz değişmiyor, medya ve Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda sorumluluk almadığı takdirde bu yapı da pek değişecek gibi görünmüyor.
Laiklik, anti laiklik, Kemalizm gibi safsatalarla uğraşırken insan yetiştirmeyi ıskaladık. Bütün Türkiye’de böyle, elbette Konya’da da böyle…
Konya’da Kültür Sanat faaliyeti var mı?
Bir Yazarlar Birliği samimi bir şekilde kültürel faaliyet yapıyor, sorun bakalım onlarda bu programları kaç kişiye yapıyor?
Konya’da var gibi görünen faaliyetlerinde içinin boşluğunu, birilerini zengin yapmak için oluşturulmuş hoşluğunu görüp adeta yıkılıyoruz.
Medyaya bakın, kültür, sanat, edebiyat bitmiş durumda.
Sinema eğlence oldu, kızlarla takılabilecekleri afilli bir iş olduğu için gençler sinemaya gidiyor.
Devlet Tiyatrosu bizim değil, oynanan oyunların nerede ise tamamı yapancı. Böyle bizim tiyatromuz mu olur?
Oyun yazacak adamımız yok.
İngiliz’in, Fransız’ın Kültürünü anlatıyor, Rus’un Kültürünü anlatıyor da Türkün Kültürünü anlatamıyor Devlet Tiyatrolarımız…
Trafikte saygı duymayan, çöpü çöp kutusuna atamayan, apartmana sigara izmariti atan, yerlere tüküren, hayatında bir tane bile kitap okumamış, gazete bile okumamış insanları keşke yok sayabilseydik…
Ve bütün bunlara baktığımızda, belki bütün dertlere derman değil ama en azından evlerimiz güzel olur diyerek, diyoruz ki:
TOKİ durmamalıdır, lütfen bir sözü geçen varsa Konya’da daha çok inşaat yapması için TOKİ’yi ikna etsin ve hatta TOKİ bir de köylere el atsın. TOKİ gelmezse belediyelerimiz TOKİ gibi yapılar kursun ve inşa faaliyetlerine başlasın.
Köylerimiz, kentlerimiz kendi kendisini inşa edecek insan kaynağına sahip değil, belki TOKİ ya da Büyükşehir Belediyesi bir proje geliştirirde, insanlarımız normal evlerde yaşamaya başlar…
Konya en iyi ise bilmiş olun yandı gülüm keten helva…